Diyarbakır’da 2017 Newroz’unda polis kurşunuyla katledilen üniversite öğrencisi Kemal Kurkut’un ölümüne ilişkin polis memuru Y.Ş.’nin yargılandığı dava, karar aşamasına geldi. Polis Y.Ş. hakkında, “Kasten öldürmek” suçuyla müebbet hapis istemiyle açılan davanın 16 Haziran’da görülen duruşmasında, Cumhuriyet Savcısı hazırlanan bilirkişi raporları doğrultusunda suç vasfını değiştirdi. Savcı, “kasten öldürmek” suç vasfını, “bilinçli taksirle öldürmek” olarak değiştirerek, sanık hakkında 2 ile 6 yıl arasında değişen hapis cezası istemiyle mütalaa verdi.

Mahkeme, esas hakkındaki mütalaaya karşı savunma için sanık avukatlarına süre vererek, duruşmayı 22 Eylül’e erteledi. Ancak 22 Eylül’de görülen duruşmada, heyet değişikliği nedeniyle karar verilmeyen duruşma, 17 Kasım’a ertelendi.

Karar verilmesi beklenen Salı günü görülecek duruşmaya 4 gün kala, Kurkut’un ağabeyi Ercan Kurkut, olayın meydana gelişi ve yargılanma süreciyle ilgili sosyal medya hesabından paylaşımlarda bulundu. 

‘BİR İKEN BİN OLDU ACIMIZ’

Kardeşinin katledilmesi ve sonrasında yaşananları anımsatan ağabey Kurkut, “2017 Newrozu’nda üzeri yarı çıplak bir şekilde polisler tarafından sırtından silahla katledildi. Sonrasında valilik alana girmeye çalışan bir canlı bombanın etkisiz hale getirildiğini duyurdu. Olaydan sonra Newroz alanında halaylar devam ediyordu. Etmeli miydi tartışılır. Sonrasında Kardeşim emniyet tarafından alınır ve cenaze Amed’den Malatya’ya hareket eder. Kemalin çilesi bitmez. Son kez bedenine değecek olan suyu çok görürler. Toprağı vermezler. Ah benim küçük kemancım. Birken bin oldu acımız” ifadelerini kullandı. 

‘DAVA AÇILIR, ÇİLEMİZ BAŞLAR’

Kendi acılarıyla boğuşurken gazeteci Abdurrahman Gök’ün kardeşinin ölüm anında çektiği fotoğrafların basına yansıdığını hatırlatan Kurkut, “Biz acımızla boğuşurken, hayatını hakikate adamış yürekli bir basın çalışanı olan, Kemalimizin gözlerine son kez bakan Abdurrahman Gök kardeşimizin çektiği fotoğrafları basına vermesiyle, olayın detayları açığa çıkar. Ve valiliğin yalanı ortaya çıkar. Ardından olayla ilgili iki polis gözaltına alınır biri aynı gün diğeri ertesi günü serbest bırakılır. Görevden uzaklaştırılır ve yaklaşık bir yıl sonra nihayet iddianame hazırlanır ve sanık hakkında kasten ve bilerek adam öldürme suçlamasıyla Ağır Ceza Mahkemesinde dava açılır. Sonrasında bizim çilemiz başlar” diye kaydetti.

YARGILAMA SÜRECİ

 “Her mahkemede ince bir işkence uygulanır” diyen Kurkut, mahkeme sürecinde yaşananları şöyle anlattı: “Kemal şahsında ailesine sevdiklerine sevenlerine. Bazı mahkemeler katil ve mahkeme heyeti pişkince annemin suratına doğru sırıtarak içeri girerler. Bu şartlar altında devam eden mahkeme süreci 3 yıl boyunca mahkemeleri süresi 5- 15 dakika arasıdır. Ve her mahkeme sudan sebeplerle ertelenir. Bugüne kadar gelir. Bu 3 yıl boyunca olanları sıralamak istiyorum. Sanığın adli kontrol şartı 3 ay sonra kaldırılır ve görevine devam eder. Bunu sanık ister mahkeme hay hay der. Kimse sorgulamaz senin polis olma yeterliliğin var mı yok mu diye sen bir insanın canını aldın nasıl böyle yüzsüzlük yaparsın diye. Çünkü devlet kollar sanığı. 

POLİSLER HAKKINDA CEZA YOK

Ardından bir rapor gelir. Katilin istediği gibi olmadığı için mahkeme bu raporu tekrar gönderir ve nihayet katilin ifadelerine göre rapor hazırlanmış olur. Yani katilin sorgulanması yerine sanki o mağdurmuş gibi hareket eden bir mahkeme. Şimdi bize soruyorlar ‘Ne bekliyorsunuz?’ Ben de size soruyorum: ‘Ne bekliyorsunuz?’ Çünkü biz bir şey beklemiyoruz. Binlerce örnekten sonra bir şey bekleyemiyor insan. Bunun gibi işlenen binlerce cinayette katil polisler hakkında verilen herhangi bir ceza yok. Hatta en son çıkan bir yasaya göre kolluk kuvvetlerinin bölgede (Kürdistan) işledikleri suçlardan ötürü dava açılırsa avukat ve mahkeme masraflarının devlet tarafından ödenecektir dendi. Yani devlet kolluk kuvvetlerine açıkça şunu söylüyor. Sen öldür sokakta evde uyurken nerde olursa olsun. İstersen tecavüzde edebilirsin istersen helikopterden at işkence yap istersen bodrumlarda yak üzerlerine bomba yağdır. Cenazelerini sürükle devlet olarak ben arkandayım korkma. Bu temelde 17 Kasım Salı günü #KemalKurkut'un katilinin yargılandığı sözde mahkemede karar duruşması olacak. Dediğimiz gibi bir şey beklemiyoruz bir an önce karar versinler.”

NE OLMUŞTU?

İnönü Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik Bölümü öğrencisi Kemal Kurkut, 21 Mart 2017’de Diyarbakır Newroz’unda, Newroz Parkına giden Evrim Alataş Caddesi üzerindeki polis kontrol noktasında polis kurşunuyla katledildi. Olay sonrası Diyarbakır Valiliği, "'Çantamda bomba var hepinizi öldüreceğim' diyerek elindeki bıçakla alana koştuğu için canlı bomba olma ihtimali değerlendirildiğinden müdahale edilmiştir" açıklaması yaptı. Ancak dihaber’den Abdurrahman Gök’ün çektiği fotoğraflar, Valiliğin açıklamasının gerçeği yansıtmadığını ortaya çıkardı. 

Fotoğraflar üzerine Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından açılan soruşturma kapsamında iki polis gözaltına alındı, polislerden Y.Ş.’ye “olası kastla öldürmek” suçundan müebbet hapis istemiyle dava açıldı. Kurkut’un aile avukatları, Y.Ş.’nin tutuklanması talebinde bulundu. Ancak mahkeme bu talebi reddetti. Mahkeme, şu gerekçeyi öne sürdü: “Sanığın soruşturma aşamasındaki beyanlarında kendisinin de ateş ettiğini belirtmesi ve dosya kapsamına yansıyan davranışları itibariyle kaçacağı ya da suç delilerini yok etme, gizleme veya değiştirme yönünde bir eylemde bulunacağı yönünde dosyaya yansıyan herhangi bir emare bulunmaması…”

Jandarma Kriminal Laboratuvarı, Kurkut’un ölümüne neden olan kurşunun sanık polisin silahından çıktığına dair rapor hazırladı. Mahkemenin istemi doğrultusunda rapor hazırlayan Adli Tıp Kurumu (ATK) ise kurşunun yerden sekerek Kurkut’un vücuduna girdiğini yönünde rapor verdi. 

'DOĞRUDAN ATEŞLE ÖLDÜRÜLDÜ'

ATK’nin raporunun ardından avukatların itirazıyla Ulusal Kriminal Bürosu’ndan (UKB), Kurkut’un nasıl ve kimin ateşiyle öldürüldüğüne ilişkin rapor istendi. UKB, Kurkut’un sanık polis Y.Ş.’nin kuşkuya yer bırakmayacak şekildeki doğrudan ateşiyle öldürüldüğü yönünde rapor verdi.

Ancak mahkeme, bu raporun eksiklik içerdiğini ve UKB’ye eksikliklerin giderilmesi için geri gönderdi. Gelen ikinci raporda, UKB ilk rapordaki iddiasının aksine, bu sefer merminin yerden sekerek Kurkut’un ölümüne neden olduğu yönünde rapor verdi. 

ATK 2 RAPORUNDA DA 'SEKEN MERMİ' DEDİ

Mahkeme, UKB ve Jandarma Kriminal Büro’da gelen raporlarda çelişkilerin ortadan kaldırılması istemiyle bir kez daha ATK’den yeni rapor hazırlamasını istedi. ATK, raporlar arası çelişkiyi açıklamak yerine, verdiği ilk raporda ısrar etti.

İDDİANAMEDE MÜEBBET, MÜTALAADA 2 YIL HAPİS 

Cumhuriyet Savcısı, 16 Haziran’da “kasten öldürmek” suçundan müebbet hapis istemiyle hazırladığı iddianamede, suç vasfında değişikliğe gitti. Savcı, 16 Haziran’daki mütalaasında sanık polisin “bilinçli taksirle öldürmek” suçundan 2 ile 6 yıl arası değişen hapisle cezalandırılmasını istedi.

Davada, 22 Eylül’deki duruşmada karar beklenirken, mahkeme heyetinin değişmesi nedeniyle 5 dakika süren duruşma 17 Kasım’a ertelendi.

Salı günü görülecek duruşmada karar çıkması bekleniyor.