AKP’li Melih Bulu’nun Boğaziçi’ne kayyım rektör olarak atanmasının ardından üniversite öğrencileri ve akademisyenlerinin başlattığı protestolar 4 Ocak Pazartesi gününden buyana sürüyor. Protestolar esnasında bu güne kadar 563 öğrenci gözaltına alınırken, 24 öğrenciye ev hapsi 10’u ise tutuklandı. İktidar tarafından da sürekli hedef gösterilen öğrenciler talepleri karşılana kadar mücadele etmeye devam edeceğini ifade etti. 

BOĞAZİÇİ TOPLUMSAL YARANIN TUZU

Protestolar esnasında gözaltına alınanlardan İstanbul Üniversitesi öğrencisi ve Yeni Demokrat Gençlik okuru Elif Karakaya, kayyımları halkın iradesini karşı bir saldırı olarak tanımladı. Kayyımların, 18 yıllık iktidarın inkâr ve imha politikasının sonucu olduğuna dikkati çeken Karakaya, eğitim kurumlarının hedef alınmasını da, “egemenlerin kendilerine köle olarak yetiştirmek istedikleri yerleri zapt etmek istiyorlar” olarak yorumladı. 

“Öğrencileri kendilerinin işlerine yarayacak şekilde yetiştirmek istiyorlar. Bu nedenle atadıkları kayyımlar ile öğrencilere saldırıyorlar. Öğrencilerin kendini ifade edebildiği dernekleri kapatarak kendi kurmak istedikleri sisteme bir itirazın olmamasını sağlıyorlar. Boğaziçi’ne de bunun için kayyım atadılar” diyen Karakaya, “Boğaziçi özgürlüğe aç olan halkın yarasına tuz basıyor. Bunun için bu direnişi durdurmaya çalışıyorlar” dedi. 

KELEPÇELİ MUAYENE

Boğaziçi protestolarına destek verdiği gerekçesi ile “şafak operasyonu” ile evinden gözaltına alındığını dile getiren Karakaya, muayene esnasında dahi ters kelepçe işkencesine maruz kaldıklarını paylaştı. Karakaya, doktorların ters kelepçe ile muayene etmelerine itiraz edip tedavi olmadıklarını ifade ederek, “Emniyete götürüldüğümüzde bizden önce alınan arkadaşlarımızın polis şiddetine maruz kaldıkları sosyal medyada büyük bir yankı oluşturduğu için tekrar aynı işkenceleri yapmayı göze alamadılar. LGBTİ+ arkadaşlarımızı ayrı bir koğuşa katmak yerine erkeklerin bulunduğu nezarethaneye koydular. Kadınlar olarak cinsiyetçi küfürler duyduk. Araçlarda saatlerce ters kelepçeli bir şekildeyken darp edildik. Ayrıca gözaltı süreleri uzatılarak dosyalarımız kabartılmaya çalışıldı” diye konuştu.

Karakaya, kayyım rektör protestolarının artık direniş eylemine dönüştüğünü ifade ederek, üniversitelerin özerk demokratik yapıya kavuşması için gençliğe dayanışma çağrısında bulundu.

DAYANIŞMAYA KET

Protestolara destek vermesinin ardından yurt dışı yasağı ile serbest bırakılan Yıldız Teknik Üniversitesi öğrencisi Anıl Bayraktar ise, üniversitelere atanan kayyımların belediyelere atanan kayyımlardan bağımsız olmadığını belirterek, AKP’nin kendilerinden olmayan herkesi baskılamaya çalıştığını dile getirdi. Kayyımları, demokrasiye aykırı olarak değerlendiren Bayraktar, “HDP’li belediyelere atanan kayyımlardan da aşinayız. Bugün Boğaziçi’ndeki kayyıma ses çıkarmazsak yarın bu uygulamalar sürecek. Tıpkı HDP’li belediyelere atandığı gibi. Bugün bu korkunun temel sebebi, gençliğin örgütlülüğünü görmelerindendir. Dayanışmanın önüne ket vurmaya çalışıyorlar” diye belirtti.

BASKININ KARŞISINDA MİLYONLAR VAR

“Boğaziçi Üniversitesi’ne yapılan en önemli şey, üniformalı polisleri üniversite içine sokmak ve üniversitenin kapısına kelepçe vurmaktı” diye konuşan Bayraktar, baskıcı politikaların sebebi olarak iktidarın içinde bulunduğu krizi işaret etti. Bayraktar, tutuklanan öğrencilere dikkati çekerek, bu uygulamaların direnişi söndüremeyeceğini belirtti. Ülkede birçok hukuksuzluğun baş gezdiğini ifade eden Bayraktar, “HDP eski eş genel başkanları hukuksuz bir şekilde cezaevinde tutuluyor. AKP milyonlarca insanın ayağa kalkmasından korkuyor ve bu insanların karşısında milyonların buluştuğu Gezi gibi süreçlerin korkulu rüyası olduğunu pratiklerinde gösteriyor. Fakat ortada bir haksızlık varsa onun karşısında duran milyonlarca da insan var” diye vurguladı.

‘10 KİŞİ 3 KİŞİLİK YERDE KALDIK’

Bayraktar, protestolar esnasında polisin kendisini gözaltına almaya çalıştığını, o esnada kendisini koruyan arkadaşı Anıl Akyüz’ün gözaltına alındığını söyleyerek Akyüz’ün polise mukavemet gerekçesiyle tutuklandığını aktardı. Gözaltı boyunca işkenceye maruz kaldıklarını ifade eden Bayraktar, “Gayrettepe karakolunda insan dışkılarının olduğu bir kısım vardı bizi oraya götürdüler ve orada kaldık. Havanın ve karakolun çok soğuk olmasına rağmen bize battaniye vermediler. Usulsüz gerekçelerle de montlarımızı almışlardı. Bizi bu pandemi döneminde tamamen hijyenik olmayan yerlerde yatırdılar. 3 ya da 4 kişinin kalabileceği yerlerde 10 kişi birlikte kaldık. Pandemi gerekçesiyle müdahale edenlerin aslında pandemiyi hiç umursamadığı ortada” şeklinde konuştu.

Başlayan bu direnişe herkesin destek olması gerektiğini ekleyen Bayraktar, dayanışma çağrısında bulundu.