İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi, "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın" talebiyle her hafta Sümerbank önünde düzenlediği basın açıklamasını koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle internet üzerinden gerçekleştirdi. Bu haftaki açıklamayı İHD Şube yöneticilerinden Caner Canlı okudu. Canlı, 1994 yılında Diyarbakır'ın Lice ilçesine bağlı Kabakaya (Entağ) Köyü'nün Esenli (Cumere) Mezrası'nda katledilen Fahri, Mustafa, Ali, Ekrem ve Ramazan Bulut için adalet talebinde bulundu. 

50 HANE ATEŞE VERİLDİ

13 Mayıs 1994 tarihinde, sabah saat 08.30 civarında mezradaki 50 hanenin top ateşine tutularak, sonrasında baskına uğradığını anlatan Canlı, “Gelenler Tümgeneral Yavuz Ertürk komutasındaki Bolu Dağ Komando Tugayı ve Lice Jandarma Komutanlığı'na bağlı askerlerle, koruculardı. Askerler erkekleri mezarlık bölgesinde bir araya getirdi. Kimlikleri topladılar. Mustafa Bulut ise eve gelmiş, bekliyordu. Bu sırada bir köylü gelip, kimlikleri topladıklarını söyledi. Mustafa, kimliğini götürüp geri geldi. Kimlikler toplandıktan sonra başlarındaki rütbeli ‘evlerinizi 30 dakika içinde yakacağız, kim ne eşya kurtarırsa kurtarsın’ dedi. Toparlanmalarına dahi izin vermeden 50 haneli köyü ateşe verdiler. Köyden dumanlar yükseliyordu. Askerler kimlikleri dağıtırken 7 kişinin kimliğini vermedi. Kimliklerle birlikte dönüş yoluna geçtiler. Dilber’in amcası ‘Kimliklerimizi almaya gidelim’ diye ısrar ediyor, Dilber ise engel olmaya çalışıyordu. Amcasının oğlu ‘Gitmeyelim, bizi öldürecekler’ diyor, hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Sonunda amcası, oğlunu zorla alıp gitti. Çocuğun gözyaşları Mustafa’yı etkilemişti. O da peşlerinden gitti. Mustafa bir daha geri dönmedi” sözleriyle o dönemde yaşananlara değindi. 

NE KEMİKLERİ NE DE MEZARLARI VAR

Baba Latif Bulut ise, 14 Mayıs 1994 sabahı oğlunun akıbetini öğrenmek için Lice’ye gittiğini aktararak, şöyle konuştu: "12 Haziran 1994 tarihinde Kulp İlçesi Bağcılar Köyü Düzpelit Mezrası Malase Kevirikok mevkiinde yakılmış 8 ceset bulundu. Kulp Cumhuriyet Başsavcılığı 1994/ 70 Hz. Nolu dosyaya ait tutanakta 8 erkek cesedin kafalarında ve vücutlarında çok sayıda kurşun giriş ve çıkış deliğinin bulunduğunu, kollarda ve ayaklarda yoğun kırılma ve deformenin olduğunu, ölümün ateşli silahlar ve yanmaya bağlı gerçekleştiğini, yanan cesetlerin yanında bulunan tütün tabakasında kurşun delindiği bulunduğunu belirtti. Bulut ailesi de 25 Haziran 2008 tarihinde İHD aracılığıyla Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına başvurdu. Aile, 12 Haziran 1994 tarihinde Kulp ilçesi Bağcılar köyü Düzpelit Mezrası Kevrokok mevkisi'nde bulunan kurşunlanmış ve yanmış 8 cesedin 19 Mayıs 1994 tarihinde askerler tarafından gözaltına alınan Ekrem Bulut, Ramazan Bulut, Ali Bulut, Mustafa Bulut, ve Fahri Bulut’a ait olabileceklerinden nedeniyle DNA testi için savcılığa kan örneği verdi. Adli Tıp’tan gelen sonuçlara göre kemiklerin Ali Bulut, Ekrem Bulut ve Ramazan Bulut’a ait olduğu ortaya çıktı. Fahri Bulut, ve Mustafa Bulut’un ise ne kemikleri var ne de bir mezarı. Bine yakın kayıptan sadece ikisi."

DİYARBAKIR

İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi, "Kayıplar bulunsun failler yargılansın" eyleminin 589'uncu haftası için sosyal medya hesapları üzerinde video yayınladı. Videoda, 1994 yılında Diyarbakır’ın Kulp ilçesine bağlı Deveboyu Köyü'nde gözaltına alındıktan sonra katledilen Selim, Hasan ve Cezayir Örhan’ın failleri soruldu.  

8 AİLE TEK BİR KABİRDE

İHD Diyarbakır Şube Yöneticisi ve Kayıp Komisyonu üyesi Adnan Örhan, “24 Mayıs 1994 tarihinde, babam Mehmet Selim, Amcam Hasan ve kuzenim Cezayir Örhan, Bolu’dan geldiklerini söyleyen Bolu komandosu askerleri tarafından köyden gözaltına alınıp götürüdürler. Yaptığımız tüm müracaatlar maalesef sonuçsuz kaldı" dedi. Yıllar sonra Kulp Alacaköy’de 8 insana ait toplu mezarın ortaya çıktığını hatırlatan Örhan, "Toplu mezarda birinin babam diğerinin amcama ait kemikler olduğu ortaya çıktı. Kemiklerimizi almak istedik. Ancak kemikler kayboldu. İki yıl boyunca kemikleri aramak zorunda kaldık. Kulp Savcılığı kemiklerin tek torba içerisinde bir kabire gömülü olduğunu söyledi. Biz ayrıştırılıp bize verilmesini talep ettik. Bunun mümkün olmadığını ve bu nedenle mezarlığın açılmamasına karar verildi. 8 aile tek kabrin başına toplanıyoruz. Bize yaşatılan bunca acıdan sonra hiçbir şekilde failler yargılanmadı ve cezalandırılmadı” diye konuştu.