Konya’nın Meram ilçesinde ırkçı saldırı sonucu Dedeoğulları ailesinden 7 kişinin katledilmesi, iktidar ve milliyetçi çevreler tarafından “husumet” sözleriyle adli vaka olarak yansıtılmaya çalışıldı. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da Kürt aileye yönelik ırkçı katliamın “Bunun Türk-Kürt meselesiyle ilgisi yok” diyerek, husumet olduğunu savundu. Katledilen Dedeoğulları ailesinin yakınları, iktidarın söylemlerinin aksine, ailenin Kürt oldukları için katledildiklerini söyledi. 

Dedeoğulları ailesinin 1992 yılında Kars’tan Konya’ya geldiklerini aktaran Yaşar Dedeoğulları’nın kuzeni Halis Boran, katliam öncesi yaşanan saldırı ve aileye yönelik tehditleri, Mezopotamya Ajansı’na (MA) anlattı. Yaşar Dedeoğulları’nın Meram’ın Hasanköy Mahallesi’nde kendine arsa aldığını ve ev yaptığını belirten Boran, kamuoyuna yansıyan ve iktidar sözcülerinin ısrarla “husumet” olarak lanse ettiği olayın 15 yıl önce gerçekleştiğini söyledi.

KÜFÜR VE HAKARET 

Husumetin ise Yaşar Dedeoğulları’nın yanında işçi olarak çalıştığı Veli adlı kişinin Kürtlere hakaret ve küfürleri nedeniyle yaşandığını dile getiren Boran, “15 yıl önce Veli adında birine işçi olarak çalıştığı zaman, mola veriyorlar. Molada radyoyu açıyorlar. Radyoda 5 tane askerin öldüğü duyuruluyor. O arada Veli, dönüp Kürtlere hakaret ediyor, küfrediyor. İkinci kez küfrettiğinde, Yaşar Dedeoğulları da ‘Ben de Kürt’üm, neden küfrediyorsun?’ diyor. Orada kavga çıkıyor. Millet araya giriyor, bunları ayırıyor. Husumet, o günden bugüne devam ediyor” diye anlattı.

KÜRT OLDUKLARI İÇİN… 

Boran, Yaşar Dedeoğulları ile arasında geçen bir diyalogu şöyle anlattı: “Yaşar, ‘O mahallede ben tek Kürt olduğum için benimle uğraşıyorlar, beni tehdit ediyorlar’ dedi. ‘Buraları terk et, biz burada Kürtleri yaşatmayız diyorlar’ tehditlerini aktardı. Bu durum en son bu yıl Ramazan ayında 60 kişilik saldırıyla devam ediyor. Saldırıya uğrayanlardan Metin Dedeoğulları bir hafta yoğun bakımda kaldı. Hepsine hastanelik etmişlerdi. Yaşar’a ‘burayı terk et, bunlar seni yaşatmazlar’ dedim. Yaşar ise ‘Ben bu yıl biraz bostan ekmişim, bostanımı kaldırayım, bu mahalleyi terk edeceğim’ dedi. Fakat kendisine müsaade etmediler. Yaşar, Meram Kaymakamlığı’na, Emniyet Müdürlüğü’ne, savcılığa tehdit edildiklerini anlattı. Bize koruma verin, ailemizi koruyun, dediler. Ama maalesef korunamadı. İçimiz yanıyor, 7 insani katlettiler.”

EMNİYET MÜDÜRÜ MORGTA 

Katliamın ihmaller nedeniyle yaşandığını ifade eden Boran, mağduriyetin katliam sonrasında da sürdüğünü söyledi. Boran, “Morga cenazeleri almaya gittiğimizde, Konya Emniyet Müdürü (Engin Dinç) oraya geldi. Orada bir konuşma yapmak istedi. Ben kendisine şunu söyledim; ‘Bizim 7 canımız gitti. Bu konuda biraz bize yardımcı olun, müsamaha gösterin, bırakın insanlar gelip, gitsinler.’ O da ‘Sen olayı başka yöne çekiyorsun’ diyerek, beni provokatörlükle suçladı. Polislere ‘Adamı alın’ diyor” dedi. 

Boran, “Yedi tane tabut defnettik, içim yandı” diyerek, yakınlarının Kürt oldukları için hedef alındığını belirtti. 

ZİLAN KATLİAMI HATIRLATMASI 

Ailenin yakınlarından Gülbahar Yakut da Dedeoğulları ailesine yönelik saldırıları hatırlatarak, “Zulmedip, bıraktılar. Zilan Katliamı’nda da böyle yaptılar. Aynı o dönem gibi olmuş. Bu zulümdür. Kürtlere yapılan hakarettir. Kürt-Türk kardeş diyorlar ama kardeş olsalardı bu zulüm yapılmazdı” şeklinde konuştu.

MA / Berivan Altan - Hakan Yalçın