Belarus-Polonya sınırında mahsur kalan mültecilerin bekleyişi sürerken, bölgeye giden Kürdistan Ulusal Kongresi (KNK) Eşbaşkanı Ahmet Karamus ve beraberindeki heyetin, mültecilerle görüşmesine izin verilmedi. Burada bazı görüşmeler gerçekleştiren KNK) Eşbaşkanı Ahmet Karamus, Polonya-Belarus sınırındaki mülteciler ile bölgedeki gözlemlerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Fırat Haber Ajansı'na (ANF) konuşan Karamus, bölgeye giden heyetlerinin göçmenlerle konuşma imkanı sağlanmadığını belirterek, Polonya sınırında 150 km uzunluğunda, 10 km derinliğinde oluşturulan tampon bölgede yaklaşık 15 bin asker ve polisin konuşlandırıldığını ifade etti. Sınırda demir teller gibi fiziki engeller olduğuna dikkat çeken Karamus,  “Hiçbir şekilde ne mültecileri ne de onlarla ilişki kurmak isteyen hiç kimseyi geçirme gibi bir imkan var. Bazı küçük kurumlar var, zaman zaman onlara farklı yöntemlerle yardım ulaştırıyor. Fakat o yardımlar göçmenlerin ihtiyaçlarının yüzde 5’ini bile karşılamıyor” dedi. 

‘GELİŞ SEBEPLERİ BELLİDİR’

Aldıkları bilgilere göre, bölgedeki mülteci sayısının 5 ile 6 bin arasında olduğunu kaydeden Karamus, “3-4 bin Başûrê Kurdistanlı Kürt’ten bahsediliyor. Çoğunluğu gençler, çocuklar ve kadınlardan oluşuyor. Geliş sebepleri açıkça bellidir. Siyasi ve ekonomik; işsizlik ve çaresizlik politikalarından kaynaklanıyor. Başûrê Kurdistan’ın durumundan razı değiller. Razı olmayışlarını kendileri dile getiriyor. Seslerini, görüntülerini ve elimize geçen görüşleri dinledik, gördük. Başûrê Kurdistan’da bir gelecek görmüyorlar. Çıkıp başka yere yerleşmek için kendilerini riske atıyorlar” diye konuştu. 

 GİRİŞİMLER SÜRECEK

Sınırdaki asker ve polis yetkilileriyle görüşme girişimlerinin olduğunu ifade eden Karamus, şöyle konuştu: “Bize ‘Hükümetin, devletin kararıdır. Hiçbir şekilde size oraya geçmeniz veya onları görmeniz için yol ve fırsat vermeyeceğiz’ diyorlar. Zaten Polonya hükümeti yardım gidişlerini de yasaklamış. Hükümete yakın kurumlarla görüşme girişimlerimiz devam ediyor. KNK Avrupa’nın da Avrupa Parlamentosu ve Mülteci İşleri Komiserliğiyle görüşme girişimleri var.”

İnsan hakları ve yardım kuruluşlarıyla görüşmelerinin devam ettiğini dile getiren Karamus, “Şimdiye kadar 12 kişinin yaşamını yitirdiği bilgisi bize ulaştı. En son olarak dün hamile bir kadın, soğuk ve açlıktan dolayı rahatsızlandı. Yardım kuruluşları onu Polonya’da bir hastaneye zorla ulaştırdı. Karnındaki çocuk öldü, kadın da komadadır. Hayati tehlikesi var. Şimdi durum budur” dedi. 

TÜRKİYE’NİN HEDEFİ

Bu mülteciler herkesin bildiği gibi Türkiye ve Bağdat üzerinden bölgeye geldiklerini belirten Karamus, “Bu konuda en büyük rol Belarus ve Türkiye’nindir. Belki ortak çıkarları vardır ya da her birinin çıkarları ayrıdır. Belarus lideri Avrupa Birliği’ne baskı yapmak istiyor. Erdoğan ve Türk devleti, bu yolla hem Avrupa Birliği’ne baskı uygulamak hem de Kürdistan’ı Kürtsüzleştirmek; Efrîn, Serêkaniyê, Girê Spî’de yaptığı gibi demografisini değiştirmek istiyor. Başûrê Kurdistan’a da aynı konsept ve yöntemi uyguluyor. Onların yerine Türk devleti kontrolündeki çeteleri, DAİŞ, Cephet El Nusra gibi onlarca radikal grubu yerleştirmek istiyor” şeklinde konuştu. 

‘MÜLTECİLERİ SUÇLUYORLAR’

Federe Kürdistan Bölgesi yetkililerinin, kendilerinden başka herkesi ve göçmenleri suçladığına işaret eden Karamus, şöyle konuştu: “Bu üzüntü konusudur. Hiçbir şekilde bunu kabul etmiyoruz. Hep birlikte ortak bir şekilde mültecilere ulaşıp onları bu tehlikeden kurtarmalıyız. Başûrê Kurdistanlı yetkililerin açıklamalarında hiçbir fayda görmüyoruz. Hiçbir realite görmüyoruz. Suçu mültecilere atıyorlar. Başûrê Kurdistan halkını göçe zorlayanlar, suçu kendilerinin üzerine almıyor. Bu, Başûrê Kurdistan yetkililerinin suçudur, günahıdır. Vatandaşlarının mülteci olmasını sağlıyorlar.”

‘TOPRAKLARINIZI TERK ETMEYİN’

Kürtlere çağrıda bulunan Karamus, “Umuyoruz ki hiç kimse evini, köyünü, ülkesini terk etmez. KNK olarak Kürt gençlerine, ‘toplumun geleceğinin öncülüğünü yapın’ çağrısında bulunuyoruz. Çareyi ülkeyi terk edip kaçmakla bulmayın. Topraklarınız üzerinde mücadele ve çalışmalar yürüterek geleceğinizi kendi ellerinizle oluşturun. Kürdistan halkımız da bilmelidir ki yaşamları üzerinde çok büyük risk oluşuyor. Düşmanın bu konseptine aracı olmayın” diye konuştu.