Yıllarca müdahalelerin ve yasakların gölgesinde işçiler tarafından kutlanan 1 Mayıs, Türkiye'de 1976’da binlerce işçinin katılımı ile Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) tarafından Taksim Meydanı’nda gerçekleştirildi. Bir sonraki yıl 1 Mayıs kutlamalarına hummalı bir çalışma yapan DİSK, 1 Mayıs 1977 gününde çeşitli illerden İstanbul’a gelen yaklaşık 500 bin kişi Taksim Meydanı'nda yapılacak olan kutlamalara katıldı. Katılımın yüksek olması nedeniyle kortejlerin alana girmesi uzun sürmüş bundan dolayı da konuşmalar da uzamıştır. Saat 19.00 sularında dönemin DİSK Genel Başkanı Kemal Türkler’in konuşmasını yaptığı esnada kitlenin içinden iki el silah sesi duyuldu. İlk silah seslerinden sonra Sular İdaresi binasının üstünden ve Intercontinental Oteli'nden de ateş açılmaya başlandı.

34 KİŞİ YAŞAMINI YİTİRDİ

Silah sesleriyle paniğe kapılan işçiler kaçmaya çalışırken polis alana girerek ses bombaları ve panzerlerle kalabalığa müdahale etmeye başladı. Alandan hızla kaçmaya çalışan kitle Kazancı Yokuşu'na doğru yöneldi. Burada önlerine çıkan bir kamyonun yolu tıkaması sonucunda gerçekleşen yığılma nedeniyle birçok kişi ezildi. Yaşananlar sonucunda hayatını kaybeden 34 kişinin, 28’i ezilme ya da boğulma, 5’i silahla vurularak, 1 ise panzer altında kalarak yaşamını yitirdi. Olaylarda yüzlerce kişi yaralanırken, yaralıların 34'ü de başından veya göğsünden kurşunla vurulmuştu. Yaşananlar sonucunda 1977 1 Mayıs’ı tarihi “Kanlı 1 Mayıs” olarak tarihe geçti.

 KİMSE CEZA ALMADI

Olaylardan sonra 470 kişi gözaltına alınırken, gözaltına alınanların hepsinin olayla bağlantısı kurulmayarak serbest bırakıldı.  Katliamla ilgili yargılamaların yanı sıra tertip komitesi ve sendikalardan 98 kişinin yargılanması 14 yıl boyunca sürerken, bu davadan da kimse ceza almadı. Emniyet veya devlet yetkililerinin yargılanmadığı dava zaman aşımına uğrayarak düştü. Bugüne kadar katliamın failleri belirlenememiş, olay aydınlatılamamıştır. Kanlı 1 Mayıs’ta hayatını kaybedenler faili meçhul olarak tarihe geçti.

‘GERGİNLİK VARDI’

Kanlı 1 Mayıs’ın tanıklarından Arif Kurtdişoğlu, o günkü kitlenin çok kalabalık ve heyecanlı olduğunu hatırlatarak, Kurtuluş ekibi olarak Saraçhane'de toplanarak alana geldiklerini söyledi. İki sosyalist yapı arasında geçmişten gelen sorunların olduğunu ve o günde bu yönde bir gerginliğin olduğunu anlatan Kurtdişoğlu,  “En arka alanda yürüyorduk. Alana girdikten sonra arkamızdaki grubu alana almadılar. Bundan dolayı bir arbede çıktı. Biraz daha ilerledik, sonrasında kalabalığın içinden bir el silah sesi duydum. Ondan sonra ortalık karıştı. Ateşler edilmeye başlandı. Panzerler alana girdi. Gümüşsuyu tarafından alandan çıktık. Asıl ölümlerin yaşandığı yer ise Kazancı Yokuşu oldu” diye belirtti.

ONLARCA İNSANIN HAYATINA MAL OLDU

“Var olan gerginlik hakim sınıflara böyle bir olayı yaratmak konusunda çok büyük çanak tuttu” diyen Kurtdişoğlu, “Bu derece gergin olmasa bu tür bir olayı kitleselliğin olduğu ortamda yaratmaları kolay olmazdı. En azından bu kadar ortada olmazdı. Yıllarca ‘bunlar birbirine girdi’ havası verilmezdi. Onlarca insanın hayatına mal oldu. Güzel başlayan 1 Mayıs olumsuz bir tablo ile bitti” dedi.

BASKI DEVAM ETTİ

1 Mayıs’tan sonra da baskıların devam ettiğini belirten Kurtdişoğlu, “Kazancı Yokuşu’nda hayatını kaybeden arkadaşımız Jale Yeşilnil’in cenazesinde de sorun çıkarıldı. Kadıköy’den aldık Karacaahmet Mezarlığı’na getirirken, polis bizleri durdurdu. Tabutu yere koydurdu ve arama yaptı. Bu neredeyse bütün cenazelere yapıldı. İnsanlar hayatını kaybedenleri sahiplenmeye çalıştı. Yıllardır ‘devletin provokasyonu’ diye propaganda yapılıyor. Panzerin, toplanan insanların üzerine yürümesinin anlamı nedir?  Bunların propagandası yapıldı.  O dönem herkes üzerine düşeni yapmaya çalıştı” diye belirtti.

MÜCADELE SÜRDÜRÜLMELİ

1 Mayıs’ın anlamının kendileri için değişmediğini ifade eden Kurtdişoğlu, devletin devrimciler üzerindeki baskısı açısından ise değişen çok şeyin olduğunu söyledi. Kurtdişoğlu, “Sonraki 1 Mayıs’lar yasaklandı. Daha sonra ise 1980 darbesi gerçekleşti. Darbeyle birlikte bir sürü şey yasaklandı. Tabi o zamanlarda coşkulu 1 Mayıslar gerçekleştirildi. Ama baskının getirdiği bir durgunluk vardı. Ama hala mücadele bir şekilde sürüyor. 1977’deki coşku yakalanmış değil. Bunca yaşanandan sonra oraya ulaşmak kolay değil. Ama bu mücadele sürdürülmeli” ifadelerini kullandı.

GEÇMİŞİMİZDE VAR, GELECEĞİMİZDE DE OLMALI

Taksim Meydanı'nın katliamdan sonra bir simge haline geldiğini söyleyen Kurtdişoğlu, "Onlarca devrimcinin katledildiği yerin anlamı bizler için büyüktür" dedi.  Taksim Meydanı'nın kazanılması için verilen mücadelenin ise haklı bir mücadele olduğunu dile getiren Kurtdişoğlu, "Devlet yaptıklarını gizlemek için yıllardır Taksim'i vermiyor. Meydanın bizim için simgesel bir anlamı var, bundan dolayı kazanımı için mücadele her zaman doğru bir şeydi ve hala öyle. Geçmişimizde simgesi var geleceğimizde de olmalı" diye belirtti.

Bunca sıkıntıların olduğu bir dönemde taleplerin daha da gür haykırılmalı diyen Kurtdişoğlu, “Kafamıza kazınmış o günleri ulaşmak ümidindeyiz” diyerek sözlerini sonlandırdı.

Mezopotamya Ajansı  / Kadir Güney