Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) İstanbul Şubesi, Bitlis merkeze bağlı Yukarı Ölek (Olka Jor) köyünde bulunan Garzan Mezarlığı’nın yıkılıp cenazelerin İstanbul’da Kilyos Mezarlığı’ndaki kaldırıma gömülmesi hakkında suç duyurusunda bulundu. Çağlayan’da bulunan İstanbul Adliyesi’ne gelen ÖHD’liler, “Kişinin hatırasına hakaret” ve “İşkence ve eziyet” suçları işlendiği gerekçesi ile hazırladıkları dilekçeyi İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına verdi. 

GİZLİLİK KARARI GETİRİLEREK BİLGİ VERİLMİYOR

Garzan Mezarlığı’nın yıkılma sürecinin detaylı anlatıldığı dilekçede, Bitlis Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından açılan soruşturmaya getirilen gizlilik kararından kaynaklı ailelerin uzun süre cenazelerin nerede olduğu yönünde bilgi verilmediğini belirtildi.

Yapılan hukuki girişimlerden sonra Bitlis Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kendilerine cenazelerin DNA testi yapılması için Kilyos’ta bulunan kimsesizler mezarlığına usulüne uygun bir şekilde defnedileceği bilgisinin verildiğinin hatırlatıldığı dilekçede, “Garzan Mezarlığından çıkarılan cenazelerin mevzuata uygun bir biçimde Kilyos Mezarlığı’nda kimsesizler için ayrılan alana gömülmediği, gömü yapılan yerin yol kenarında kaldırım olarak kullanılan yerin kazılarak altına gömüldüğü tespit edilmiştir” denildi. 

Basında çıkan haberler ve ÖHD tarafından yapılan incelemelere yer verilen dilekçenin devamında şu ifadelere yer verildi:

“* Kilyos mezarlığında, kimsesiz cenazelerin gömülmesi için ayrılan bir alanın olduğu görülmüş, bu alanda yaptığımız incelemede her bir cenaze için Mezarlık Yerlerinin İnşaası İle Cenaze Nakil Ve Defin İşlemleri Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun biçimde bir yerin ayrıldığı, ayrılan yerlerin sınırlarının nizami olarak beton dökülerek ayrıldığı, gömü yapılacak şekilde hazırlandığı ve birkaç gömü dışında boş olduğu tespit edilmiştir. 

* Gömü yapılan yerin bir bütün olarak kazıldığı, 1’den 18’e kadar numaralandırılan yerlere gömü yapıldığı, gömünün bittiği 18 numaranın bitiminde çekilen fotoğraflardan da anlaşılacağı üzere toprağın takriben 3 metre derinliğinde kazıldığı, üst tarafın beton blokla kapatıldığı ve üzerine yaklaşık 15 cm toprak döküldüğü, yan tarafın ise ytong tuğlalarla kapatıldığı ancak ytong tuğlaların arasında yer yer boşlukların olduğu ve dış müdahaleye açık olduğu tarafımızca tespit edilmiştir.

* Gömünün bittiği 18 numaradan sonra, numaraların devam ettiği bu alanın kazılmış olarak boş bırakıldığı, kazılan yerde kanalizasyon borularının olduğu, yaklaşık 10 m2 büyüklüğünde bir alana kanalizasyon ve yağmur suyunun biriktiği tarafımızca tespit edilmiştir

* Bir mezarın uzunluğunun 2 metre, eninin 80 santimetre, derinliğinin en az 1.5 metre olması, iki mezarın yan yana aralığı, baş ve ayak taraflarından birbirine mesafesi, küçük ve muntazam bir yol teşkil etmek üzere 50 santimetre olması gerekirken gömü yapılan yerde buna uyulmadan yaklaşık 50 m2 alana, Garzan mezarlığından çıkarılan 261 cenazenin defnedildiği tespit edilmiştir

* Söz konusu mezarlıkta uygun defin işleminin yapılmaması, Garzan Mezarlığı’ndan cenazelerin usule aykırı bir şekilde çıkarılması, kimlik tespiti bulunan cenazelerin de dahil olmak üzere yeniden ATK sürecine tabi tutulması bir bütünen değerlendirildiğinde Türk Ceza Kanunun 130. Ve 94. Maddelerine aykırılığın yanı sıra Anayasanın 17. Ve 20. Maddelerine de aykırılık taşımaktadır. Benzer uygulamaların ulusal ve uluslararası hukuka, hukuk normlarına aykırı olduğu gibi Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere de aykırı olduğu açıktır.

* Söz konusu mezarlıklara saldırılar, usulüne uygun defin işleminin yapılmasının engellenmesi ve benzeri uygulamaların Anayasa’nın Temel Hak ve Hürriyetleri, Kişinin Hakları ve Ödevlerine aykırıdır.

* Maddi gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için soruşturmanın TCK’nın 130.ve TCK’nın 153. maddesinde düzenlenen Kişinin Hatırasına Hakaret (TCK 130) ve İşkence ve Eziyet (TCK 94) suçları temelinde etkin, eksiksiz, süratli ve düzenli bir şekilde yürütülmesini, 

* Bağımsız ve tarafsız bir soruşturmanın gereği olarak soruşturma ile ilgili her türlü soruşturma işleminin polis kolluğu eliyle değil bizzat savcılığınızca yerine getirilmesini, 

* Olay yerinde olan ve olaya ilişkin görgü ve bilgisi olan tanıkların tespiti ile bu kişilerin tanık sıfatıyla dinlenmesini,

* Gerektiğinde olay yerinin güvenliğinin sağlanması suretiyle delillerin kaybolmasını ve bozulmasını önleyici tedbirler alınarak olay yerine derhal gidilmesini,

* Olay yerinin incelenmesi ile keşif yapılmak suretiyle ileri sürülen iddialarla karşılaştırılmasının yapılmasını, olay yerinin fotoğraflarının veya görüntülerinin soruşturmayı aydınlatacak şekilde tespit ettirilmesini, ayrıca yapılan işlemlerin ayrıntılı olarak tutanağa geçirilmesini, 

* Tespit edilen ve edilecek şüphelilerin zaman geçirilmeden ifadelerinin alınması gibi soruşturma işlemlerinin usul ve kanun hükümlerine göre geciktirilmeksizin yerine getirilmesini, 

* Tespit edilecek şüphelilerin delillerin karartma girişimleri nedeniyle ivedilikle haklarında tutuklama tedbirine başvurulmasını,

* Ceza Yasasının ilgili maddeleri uyarınca kamu davası açılmasını talep ederiz.”