Kayıp yakınları ve İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi’nin düzenlediği “Kayıplar bulunsun failler yargılansın” eyleminin 597’nci haftası, internet üzerinde gerçekleştirildi. 17 Ağustos 1995 tarihinde Kızıltepe Viranşehir karayolu üzerinde bulunan Şavelat Jandarma kontrol noktasında gözaltına alındıktan sonra bir daha kendisinden haber alınamayan Abdurrahim Demir'in hikayesini İHD Diyarbakır Şubesi Yönetim Kurulu üyesi Yusuf Erdoğan'ın anlatımıyla paylaşıldı.

YOLDA GÖZALTI

1995 tarihinde Kızıltepe Viranşehir karayolu üzerinde bulunan Şavelat Jandarma kontrol noktasında gözaltına alınan Demir'in hikayesini Erdoğan şöyle anlattı: "22 yaşındaki Abdurrahim Demir Mardin'in Ömerli İlçesinde ikamet ediyordu. 17 Ağustos 1995 tarihinde Adana’da ikamet eden yakınlarını ziyaret etmek üzere yola çıkmış. Kızıltepe Viranşehir karayolu üzerinde bulunan Şavelat Jandarma kontrol noktasında, otobüsten indirilerek gözaltına alınır. Gözaltına alındığına tanıklık edenler, Demir’in Şavelat Jandarma Karakoluna götürüldüğünü söyler. Akşama doğru bir karakol görevlisi, Demir'in evini telefonla arayarak anne Kesire Demir'e 'Oğlunuz Abdurrahim, Şavelat Jandarma Karakolunda, gelip alabilirsiniz'  der.

'BİZ BÖYLE BİRİNİ ALMADIK

Yaşlı olan anne, 'Benim kimsem yok, ben gelemem, oğlumun okuma yazması var, bırakın kendisi gelir' der. Abdurahim'in bırakıldığını düşünen anne Kesire Demir, iki gün sonra Adana'daki akrabalarını aradığında oğlunun Adana'ya gitmediğini öğrenir. Kesire Demir oğlunun bir fotoğrafını yanına alarak evlerinin yakınında bulunan Merkez Çarşı Karakolu’na gider. Görevliler oğlu hakkında kendisine hiçbir bilgi vermeden evine dönmesini ister. Abdurrahim’in yakınları dört gün sonra Şavelat Karakoluna gider. Karakoldaki görevliler akrabalarından birine 'Biz böyle birini almadık, böyle biri bizde yok' der. Abdurrahim’in ailesi resmi kurumlara başvurularda bulur, ancak sonuçsuz kalır.

Demir ailesi 24 Şubat 1997'de İnsan Hakları Derneği’ne (İHD) başvurur. İHD, Demir'in akıbetini öğrenmek için hukuki tüm girişimlerde bulunur, ancak hiçbir sonuç alınamaz. Aradan geçen 25 yıla rağmen, Demir’in akıbeti hala meçhul"