1 Eylül Dünya Barış Günü dolayısıyla İstanbul Bakırköy'de bulunan Özgürlük Meydanı’nda düzenlenen miting için binler Dikilitaş Meydanı’nda bir araya geldi. “Barış tecrit edilemez” şiarıyla düzenlenen mitinge katılmak için yürüyüş korteji oluşturuldu. Hakların Demokratik Kongresi (HDK) Eşsözcüleri Gülistan Kılıç Koçyiğit ve Onur Hamzaoğlu ile Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekillerinin yer aldığı korteje, çok sayıda siyasi parti temsilcisi, hukuk örgütü ve insan hakları savunucusu katıldı. 

ANNELER KORTEJDEKİ YERİNİ ALDI

Cumartesi Anneleri ve Barış Anneleri de yürüyüş kortejlerinde yerini aldı. Barış Anneleri kortejde “Savaşa geçit vermeyeceğiz” pankartını taşırken, Cumartesi Anneleri ile bütünleşen “Beni bul anne” şarkısı da yürüyüş korteji boyunca ses araçlarından yüksek sesle çalındı. 

‘BARIŞTA İSRAR YAŞAMDA ISRARDIR’

Kortejde, “Gerçek barış devrimle gelir”, “Barışa sözümüz değiştirecek gücümüz var”, “Sağlığa giden yol barıştan geçer”, “Barışta ısrar, yaşamda ısrardır” ve “Savaşa hayır, barış hemen şimdi” pankartları taşındı. Yürüyüş başlamadan önce toplanan yurttaşlar, ses araçlarından çalınan ezgiler eşliğinde halay çekti. Barış Anneleri, yıllardır başlarından indirmedikleri ve kendileri ile simgeleşen beyaz tülbentlerini taktı. 

Kortejde yer alan binlerce kişi sık sık, "Hak hukuk adalet HDP ile gelecek" ve "HDP halktır, halk burada", "Bijî biratiya gelan" ve “Ne kayyum ne devlet, demokratik Türkiye" sloganları attı. Kortej alanından sık sık zılgıt sesleri de yükseldi. Kortejde, üzerinde "1 Eylül" "aşitî" "peace" yazılı beyaz balonlar olması da dikkat çekti. 

DERSİM FOTOĞRAFLARI İLE KORTEJE DAHİL OLDULAR

HDP milletvekilleri, İran hükümeti tarafından hakkında idam kararı verilen Kürt siyasi aktivist Ramin Hossein Panahi'nin fotoğrafı, Dersim’de haftalardır devam eden orman yangınının ve Cumartesi Anneleri’nin eyleminden fotoğrafları ile korteje dahil oldu.

BİNLER YÜRÜDÜ 

Binlerin katılımıyla başlayan yürüyüş Özgürlük Meydanı’nda kadar genişledi. Arama noktalarında polis birçok döviz ve pankarta el koydu. Kitlenin arama noktalarından geçişi devam ediyor. 

"Barıştan, özgürlükten, demokrasiden vazgeçmeyeceğiz” pankartı da her kortejde yerini aldı. Ayrıca aynı pankart, miting alanında kurulan platforma asıldı. Alanda başka pankartın asılmasına izin verilmedi. Özgürlük ve demokrasi mücadelesinde yaşamını yitirenler anısına gerçekleştirilen saygı duruşuyla başlayacak mitingde, tertip komitesi adına ortak açıklama yapılacak. Sonrasında Cumartesi Anneleri, Barış Anneleri,  10 Ekim Derneği, Gezi Platformu’ndan temsilciler, aylardır Zeytinburnu Belediyesi önünde işi için direnişte olan Kenan Güngördü birer kısa konuşma yapacak. 

HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli ile HDK Eşsözcüsü Onur Hamzaoğlu yapacağı konuşmaların ardından Grup Vardiya ve Baraj sahne alacak.

Kortejler halinde alana giriş yapan gruplar içerisinde KESK, DİSK, TTB üyeleri de pankartları ile yer aldı. EMEP, Halkevleri, ESP, SYKP, Yeşil Sol Gelecek, SODAP, Yeşil Sol Parti, Mücadele Birliği de alanda yerini aldı.  Alanda “Artan döviz ve enflasyona karşı eriyen maaşlara ek zam yapılsın”, “Halkların demokrasisini kuracağız, barışı kazanacağız” dövizleri açıldı. Üzerinde onlarca dilde “barış” yazan lolipoplar da taşındı. 

Alana toplanan binler platformdan çalınan ezgiler eşliğinde halay çekiyor. “Yaşasın halkların kardeşliği” sloganlarının yükseldiği alandan binler taleplerini dile getiriyor. 

Miting özgürlük ve demokrasi mücadelesinde yaşamını yitirenler anısında gerçekleştirilen saygı duruşuyla başladı. Saygı duruşu sırasında zafer işareti yapan binler, Çerxa Soreşê marşını okudu.  Ardından tertip komitesi halkı selamladı. 

Selamlamanın ardından miting için hazırlanan ortak basın metninin Türkçesini İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, Kürtçesini ise DBP İstanbul İl Yöneticisi Bilal Basutçu okudu. 

'İYİ SAVAŞ DİYE BİR ŞEY YOK'

Savaşın kötü olduğunu ve "iyi savaş" diye bir şeyin olmadığını belirten Yoleri, "Dünya üzerinde aklı başında hiç kimse, bu düşünceye karşı çıkmayacaktır. Ama yine de bin yıllardır savaşlar olmaktadır. İnsan toplumu birbirini kılıçla, tüfekle, topla, bombayla öldürmeye, katliamdan geçirmeye, şehirleri, köyleri, doğayı yıkmaya, yakmaya, yok etmeye devam etmektedir. Dinler dinlere, mezhepler mezheplere, milliyetler milliyetlere, erkekler kadınlara düşman olmaya; birbirlerinin yaşadıkları topraklarını fethetmeye, işgal etmeye, sömürgeleştirmeye, zenginliklerini yağmalamaya, el koymaya devam etmektedir" dedi. 

'İNSAN İNSANI NEDEN KÖLE YAPAR?'

"İnsan insanı neden köle yapar" diye soran Yoleri, "Bir kavim, ırk ya da ulus neden daha ayrıcalıklı ve yüce görür kendini başka bir kavim, ırk ve ulustan? Erkek toplumsallığı neden daha üstün bir cins varlığı olarak kabul eder kendini kadın toplumsallığından. Toplumlar, neden savaşarak ve savaşlar için firavunlar, krallar, hakanlar, padişahlar, despotlar, tiranlar, diktatörler, devlet başkanları yarattı başlarına ve yaratmaya devam ediyorlar. Bunca akıl dışılık ve insan dışılık, neden o zaman?" diye ifade etti. 

'EMEKÇİLER ZALİMLİĞİN SONUÇLARINI YAŞIYOR' 

Dünyanın son 10 yıldır büyük küresel ekonomik kriz sarmalından geçtiğini ve yeni bir topyekun paylaşım savaşına doğru sürüklendiğini hatırlatan Yoleri, "Demokrasi her yerde adım adım ortadan kaldırılıyor. Siyasal gericilik ve toplumsal yıkım-kıyım el ele ilerliyor. Faşizm, ırkçılık ve dincilik dünyada yeniden yaygınlaştırılıyor. Silah üretimi ve harcamaları devasa boyutlarda artıyor. Ortadoğu coğrafyası, bu krizli ve savaşlı sarmalın en kanlı ve yıkıcı yaşandığı yerlerin başında geliyor. Türkiye emekçileri de bütün Ortadoğu halkları gibi bu zalimliğin sonuçlarını yaşıyor” dedi. 

'CUMARTESİ İNSANLARINI DÜŞMAN İLAN ETTİLER'

"24 Haziran seçimleriyle düğmesine basılan tek adam rejimi içeride ve dışarıda savaş politikalarını sürdürmeyi varlık nedeni olarak görüyor" diyen Yoleri, açıklamanın devamında şunları söyledi: "En son, Galatasaray Meydanı’nda gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini açığa çıkarmak ve hesap sormak için 700 haftadır oturma eylemi yapan Cumartesi İnsanları’nı düşman ilan ettiler. Dünyanın gözü önünde işkence ettiler, gözaltına aldılar. Türkiye, 21 yüzyılın ilk çeyreğinde hem toplum olarak kendi içinde, hem de devlet olarak komşularıyla 'Savaş hali' içinde olan bir ülkedir artık. 

EN BÜYÜK BÜTÇE SAVAŞA AYRILDI

Bu yılın en büyük bütçesini 40,4 milyar TL olarak savaşa ayırmıştır. Bu demektir ki, savaş hali ve savaş bütçesiyle, ekonominin krizli hali ve giderek ağırlaşan sonuçları arasındaki ilişki çok daha açık ve dolaysız hale gelecek. Peki bu bir kader mi? Krizsiz ve savaşsız bir toplum ve yaşam mümkün değil mi?

Bizler; dünyamızın, bölgemizin ve ülkemizin onulmaz felaketlere sürüklendiği tarihi zamanlardan geçtiğimizin bilincinde olarak diyoruz ki; sömürünün olmadığı bir toplum, ülke ve dünya hayal değil. Demokrasiyi ve adaleti, halkın katılımı ve iradesiyle, işçi-emekçi kardeşliğiyle, toplumsal dayanışma, paylaşım ve örgütlenmeyle kurmak, geliştirmek, yaşatmak mümkün.

ÖZGÜR BİR DÜNYA KURMAK ELİMİZDE

Dil, din, renk, ırk-milliyet ayrımı olmadan eşitlik temelinde, kardeşçe, özgürce ve barış içinde bir arada yaşamak mümkün. Savaş, ölmek-öldürmek kültürü bir kader değil. Özgür ve insani bir dünya kurmak bizim elimizde. Böyle bir dünya istemek bizim hakkımız. Çünkü biz milyonlar ve milyarlarız, dünyanın her yerindeyiz. Çalışanlar, üretenler, yeryüzü zenginliklerini yaratanlarız. Dünya bizim ortak evimiz, ama onu biz yönetmiyoruz. Bir avuç asalak sömürücü ve onların iktidarları yönetiyor. Savaşları biz istemedik, biz yaratmıyoruz, onlar dayatıyor ve yürütüyor. Ama savaşlarda milyon milyon ölenler biziz.

Bizler diyoruz ki; İşçiler, emekçiler, kadınlar, dünyanın tüm sömürülenleri ve ezilen halkları, kardeşleşme ve dayanışma içinde, savaşlara karşı barışı kazanmak için seslerini, güçlerini ve eylemlerini birleştirirse mümkün olan gerçeğe dönüşecektir mutlaka."

Hala gelişlerin devam ettiği miting konuşmalar ile devam ediyor. (Mezopotamya ajansı)