Siirt’te İpek Er’e tecavüz ettikten sonra intihara sürükleyerek yaşamını yitirmesine neden olan uzman çavuş Musa Orhan hakkında, "Nitelikli cinsel saldırı" suçundan açılan davanın karar duruşması Siirt 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. 

Mahkeme tecavüz faili Musa Orhan’a Türk Ceza Kanunun 102/2 maddesi kapsamında, “nitelikli cinsel saldırı” suçundan 12 yıl hapis cezası verdi. “Geleceği üzerinde olumsuz etki yaratabileceği” ve tüm duruşmalara düzenli katıldığı gerekçe gösterilerek faile kararda, “iyi hal” indirimi uygulayan heyet, cezayı 10 yıla düşürdü. Ayrıca tecavüz failinin kaçma şüphesi bulunmadığı gerekçesiyle adli tedbir hükümleri uygulanarak tutuksuz yargılanmasına karar verildi. 

Oy çokluğu ile alınan karara, bir mahkeme üyesi beraat kararı verilmesi yönünde şerh koydu.

'İPEK ER'İN BEYANLARININ TUTARLI OLDUĞU ORTAYA ÇIKTI'

Verilen kararı değerlendiren ve davayı baştan beri takip eden avukat Gulan Çağın Kaleli, bir buçuk yıl devam eden İpek Er dosyasının bugün karar duruşması olduğunu söyledi. Gulan mahkemenin nihai kararını oy çokluğuyla verildiğini belirterek, “Musa Orhan’ın nitelikli cinsel saldırı suçundan alt sınırdan cezalandırılmasına ve 1/6 indirimi de uygulayarak 12 yıldan 10 yıla hükmetti. Oy çokluğuyla diyorum çünkü bir tane üyenin muhalefet şerhi var bu kararda. Genel itibariyle İpek Er’in en başından soruşturma sürecindeki beyanları daha sonra intihara sürüklendiği evrede hastanedeki beyanları ve bıraktığı mektup bir bütünen değerlendirildiğinde kovuşturma aşamasında şunları gördük; İpek Er’in mevcut beyanlarını destekleyen bilimsel ATK raporu ve yine Diyarbakır kriminal laboratuardan gelen incelemeler neticesinde İpek’in beyanlarının tutarlı olduğu ortaya çıktı” dedi.

'ERKEK DAYANIŞMASI GÖRDÜK'

Failin bu celsede çok kısa bir şekilde beyanda bulunduğunu kaydeden Gulan, bu beyanlarının da geçmişte söylediği dosyanın esasına dahil olmayan bir beyan olduğunu belirtti. Gulan, “Bu suçu kabul etmediğini ve beraat talebinde bulunduğunu ifade etti. Bunun dışında dosyaya yenilik kazandıracak ya da bizim ortaya koymuş olduğumuz çelişkileri giderecek ya da nitelikli cinsel saldırı suçuna dair herhangi bir beyanda bulunmadığı, nihai kararı değerlendirmek gerekirse açıkçası şunu ifade etmek gerekirse; İpek Er’in bir adalet arayış süreci vardı. Savcılıkla başlayan akabinde devam eden daha sonra Musa’nın yargılanabilmesi için göstermiş olduğu çaba ama bunun karşısında adli kontrol hükmüyle birlikte Musa Orhan’ın serbest bırakıldığı bir süreç başlamış. Ardından yargının bu kararın katkısıyla birlikte İpek Er’in intihara sürüklenme süreci Musa Orhan’ın fiili de göz önünde bulundurulduğunda ortaya çıkan bir durumdu. Akabinde tüm yargılamalar boyunca dinlenen tanıklar yine mahkeme huzurunda dinlenen adli tıp şube müdürlüğünde çalışan adli tıpçının vermiş olduğu sübjektif beyanlar bilime ve hekimlik etik değerlerine aykırı bir şekilde verdiği sübjektif beyanlara da bakıldığında esasında bir erkek dayanışmasının olduğunu gördük biz bu süreçte” ifadelerine yer verdi. 

Gulan konuşmasının devamında şu sözlere yer verdi:

“Nihai olarak verilen kararda bugün de vurguladık. Mahkemenin bugüne kadar Musa Orhan’ı tutuklama taleplerimizi reddetmesi yönündeki istikrarlı tavrı bugün de devam etti. Yine nitelikli cinsel saldırı suçunun alt sınırından bu ceza hüküm edildi. Mahkeme İpek Er’in iradesinin sakatlanması üzerinden aslında nitelikli bir cinsel saldırı değerlendirilmesi yapmadı. Ama Musa Orhan’ın bir kamu görevlisi olması ve kamu görevlisi olmasının yanı sıra yine bedenen ve ruhen kendini savunamayacak derecedeki bir kişiye bu fiile maruz kalması halinde nitelikli cinsel saldırının artırım sebepleri ve ağırlaştıran sebeplerini tüm çelişkileri oraya koyduk. Tanık ve sanıkların soruşturma safhasındaki ifadeleriyle birlikte ortaya koymamıza rağmen bilimsel raporlara dayalı bir tartışma yürütmemize rağmen ne yazık ki Türk Ceza Kanunu sadece 102-a ve 102-b maddesinden değerlendirilme yapılmadı.  Dolayısıyla mevcut karara itiraz edeceğiz ve süreci de takip etmeye devam edeceğiz.

Her ne kadar Musa Orhan 10 yıl ceza almış olsa da son dönemlerde bölgede yürütülen sistematik, bilinçli bir politikaya karşı kadın ve hak örgütlerinin dayanışmasıyla bu cezaya hükmedilmesi dahi kadın mücadelesinin bir kazanımıdır. Daha büyük kazanımlarımız için İpek için ve tüm kadınlar için mücadelemize devam edeceğiz