Kürt sorununun çözümü ve muhatap tartışmaları, muhalefet ile her ne kadar inkar etse de iktidarın gündeminde başat rol oynuyor. Krizlerle iktidarda kalmayı başaran AKP’nin, MHP ortaklığıyla kurduğu Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne karşı muhalefet partileri arasında başlayan temaslar ve Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) 11 ilkeden oluşan “Demokrasiye, Barışa, Adalete Çağrı Deklarasyonu” da sıcak tartışmaları beraberinde getirdi. 

İktidarın “Kürt sorunu yoktur” diyerek inkar ettiği Kürtler, en ağır insan hakları ihlallerine maruz kalıyor. Bu ihlalleri kaydeden, raporlaştıran, buna karşı mücadele eden kesimler arasında insan hakları savunucularının rolü önemli bir yerde duruyor. İnsan Hakları Derneği (İHD) 20’nci Olağan Genel Kurulu’na katılan insan hakları savunucuları Kürt sorunu ve çözümünü Mezopotamya Ajansı'na değerlendirdi.

İHD Diyarbakır Şubesi’nden Metin Klavuz, yaşanan tartışmaların artık hikaye anlatıcılarının kullandığı “bir varmış, bir yokmuş” cümlelerine dönüştüğünü belirterek, “Bu tabi çok ciddiyetsiz, gerçeklikten uzak bir tartışma” yorumunda bulundu.

CİDDİYETE DAVET 

Kürt sorununun AKP döneminde ortaya çıkmadığını ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun öncesine uzandığını ifade eden Klavuz, “Son 40 yıllık çatışmalı sürecin getirdikleri de ortadayken birilerinin bu sorunu görmemesi, o sorunun olmadığı anlamına gelmez. Kürt sorunu aynı zamanda Türk, Arap, Acem sorunudur. Kürt sorununun özü kimliğin, tarihin, kültürün inkarı ve buna karşı da insanların ‘ben buradayım’ demesinin sonucudur. Bu tür yaklaşımlar gerçekten Türkiye’nin tarihiyle gerçekliğiyle örtüşmeyen açıklamalardır. İnsanları ciddiyete davet ediyoruz” dedi.

Binlerce köyün yakıldığını, milyonlarca insanın göç etmek zorunda bırakıldığını anımsatan Klavuz, “En başta insanları ölüye saygıya davet ediyoruz. Çok dramatiktir. Biz kimsenin mezarlıklarını tahrip etmedik, hiçbir anneye cenazesini kargo ile göndernedik. Gerçekten güncel ve acildir. Kürt sorunu, demokratik ve barışçıl yöntemlerle bir an önce çözülmelidir” diye ekledi.

İKİRCİKLİ YAKLAŞIMLAR

İktidar ve muhalefetin Kürt sorununa yaklaşımını eleştiren Klavuz, “Amed sokaklarında mikrofonla gezin. Halk muhatabın kim olduğunu işaret edecektir” dedi. Muhalefetin cesur olması gerektiğinin altını çizen Klavuz, “Muhalefet, Türkiye’nin sorunlarına ‘ben çözüm adresiyim’ diyebiliyorsa; bu konuda da en önemli sorunlardan bir tanesi Kürt sorunudur. Bunu daha cesur, daha açık yüreklilikle ifade etmeli. Bu sorunu nasıl çözeceğini özellikle başta Kürt halkı olmak üzere tüm Türkiye halklarına somut bir şekilde ifade etmelidir. İkircikli yaklaşımları çok samimi bulmuyoruz” şeklinde konuştu.

HDP’NİN TUTUM BELGESİ 

İHD İzmir Şube Başkanı Zafer İnci, Kürt sorununun varlığına vurgu yaparak, “Bugün Kürt sorununun olmadığını iddia edenlerin, daha önce Kürt sorununun çözümü noktasında başarısız bir irade gösterdiklerini biliyoruz. Kürt sorununun varlığını sorgulama tartışmaya kapalı, Türkiye’nin en başat sorunlarından bir tanesidir. Türkiye’de son 6 yılda yaşananlar ve insanların nefes alamamasından en büyük etken Kürt sorununun çözülmemiş olmasıdır. Türkiye’de insan haklarına karşı mücadele verdiğimiz de en fazla hak ihlalini Kürt sorununda yaşanan çözümsüzlükten kaynaklandığına tanık oluyoruz. Nefret ve ayrımcılık suçu işleniyor. Kürtlere yönelik zulüm, baskı olduğu ortadır. HDP’nin tutum belgesini değerli buluyoruz. Burada muhalefete de büyük bir sorumluluk düşüyor. Muhalefet kesinlikle HDP’nin tutum belgesine yönelik pozitif bir adım atmalı ve bunu sahiplenmeli. Türkiye’nin nefes alması ve çıkışı için önemlidir” diye belirtti. 

YERSİZ TARTIŞMALAR 

İHD Adıyaman Şubesi’nden Ali Murat Bilgiç, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendi kendini tekzip eden açıklamalar yaptığına dikkat çekerek, “Sayın Cumhurbaşkanı Diyarbakır ziyaretinde eskiden olduğu yerde olduğunu söylemişti. Eskiden olduğu yere baktığımız zaman, Kürt sorununun var olduğunu ve çözeceğini söylüyordu. Bu sorun yoksa, Demirtaş neden tutuklu. Bir şiddet eylemine mi katıldı. Tutuklama nedeninin kendisi de Kürt sorunundan dolayı.  Bunun tartışılması bile yersiz. Yaşamın her alanında insanlara yansıyor bu sorun. Kimlik sorulurken, aracınızın plakasından, insanların doğum yerine kadar bir önyargıyı ve ayrımcılığı hissediyorsunuz. Her alanda eşitlik oluşana kadar bu sorunun olduğunu kabullenmeliyiz. Ülke henüz o noktada değil” ifadelerini kullandı.

HDP’nin açıkladığı deklarasyonun da bu konuda önemli olduğunu vurgulayan Bilgiç, şunları ifade etti: “Türkiye’de şu an gerçekten otokrat bir yönetim var. Buna karşı ancak demokrasi güçlerinin bir araya gelmesi sonuç verebilir. Buna İYİ Parti de dahil herkes çözüme yönelik genel ilkeler ortaya koyarak bir araya gelmenin zeminini yaratmaya çalışmalıdır.”

DEMOKRATİK ÇÖZÜM 

İHD Adıyaman Şubesi Başkan Bülent Çınar da Kürt sorununun demokratik barışçıl yöntemlerle çözülmesinin önemine değinerek, bu konuda somut adımların atılması gerektiğini söyledi. Çınar, devamında şunları söyledi: “Sivil toplum örgütleri, barış komisyonları ve diğer tüm muhataplar bu konuda gereğini yapmalıdır. Demokratik ülkelerde bir sorunun ne şekilde ne ciddiyette ele alındığı çok önemlidir. Muhalefetin bu konuda yapmak istediklerinin sadece seçime ilişkin bir çalışma olmamasını dileriz. Tüm demokratik kitle örgütleriyle bir araya gelerek altının doldurulması gerektiğine inanıyoruz. Bu şekilde seçim odaklı bir çalışma olmadığına halk da inanır.”

MA / Berivan Altan