Van'da 2 köylünün helikopterden atılması ve gördükleri işkenceyi haberleştirdikten sonra 9 Ekim 2020'de tutuklanan Mezopotamya Ajansı (MA) muhabirleri Adnan Bilen ve Cemil Uğur ile Jinnews muhabiri Şehriban Abi ve gazeteci Nazan Sala, haklarında "örgüt üyesi olmak" iddiasıyla açılan davanın 2 Nisan'da görülen ilk duruşmasında tahliye edildi. 6 ay tutukluluğun ardından özgürlüklerine kavuşan gazetecilerin dosyasına delil olarak sunulan telefon tapelere ilişkin daha önce mahkemenin "imha edilsin" yönünde karar verdiği ortaya çıktı. Hakimlik sorgusunda gazetecilere sorulan ve iddianamenin "deliller" kısmında yer alan telefon tapelere ilişkin 24 Nisan 2020 tarihinde "imha edilmesi" yönünde karar olduğu öğrenildi. 

  

SUÇ OLMAYAN TAPELER DOSYADA 

Konuya ilişkin görüştüğümüz gazetecilerin avukatlarından Murat Timur, dosya savcısının hukuka aykırı deliller ile iddianame hazırladığını ve bunun da "ön yargı ile hareket ettiğini açık göstergesi" olduğunu kaydetti. Dosyadaki en temel delillerden birisinin söz konusu telefon görüşmeleri olduğuna dikkati çeken Av. Timur, "Terörle Mücadele Birimi, 20 Şubat 2020'de iletişim kayıtlarının tespiti için savcılıktan talepte bulunuyor. Bu talep kabul ediliyor. 10’a yakın gazeteci ile ilgili 2 ay boyunca dinlemeler sürüyor. Bu dinlemeler bittikten sonra emniyet, herhangi bir suç unsuru tespit edilmediği için dinlemenin sonlandırılması yönünde mahkemeye başvuruda bulunuyor. Mahkeme de dinlenilmeyi sonlandırıyor. Suç unsuru tespit edilmediğinden dolayı bu telefon kayıtlarının imhası yönünde karar veriyor ve imha ediliyor. Ancak imha edildiği söylenen tapeler savcılık tarafından yaklaşık 8 ay sonra tekrar tartışılarak, helikopterden atıldığı iddia edilen kişilerle ilgili haber yaptıktan sonra tutuklanan gazetecilerin önüne delil olarak bırakılıyor" diye konuştu. 

SAVCININ 'SUÇU'  

"İmha edilmesi" yönünde karar verilen tapelerin dosyada tartışılmış olmasının dahi haberleşme hürriyeti ve kişilerin özel hayatının gizliliğinin ihlali niteliğinde olduğunu vurgulayan Timur, "Böyle bir durumun savcılık tarafından yapılması geriye söylenecek bir söz bırakmıyor" dedi. Bu durumun cezai bir sorumluluğu beraberinde getirdiği ve "görevi kötüye kullanmak" anlamına geldiğini ifade eden Timur, “Cumhuriyet savcısı dosyada böyle bir tespit gördüğü anda bu işlemi yapanlarla ilgili görevi kötüye kullanmaktan suç duyurusunda bulunması gerekiyordu. Ancak savcı bizzat kendi iddianamesinde bu durumu delil olarak görüp, tartıştığı için kollukla birlikte suç işleyen oluyor. Mahkemenin bu suçu işlemiş olanlarla ilgili suç duyurusunda bulunması gerekiyor” ifadelerini kullandı. 

SUÇ DUYURUSU

Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) daha önce suç unsuru içermeyen telefon görüşmelerinin farklı bir dosyada delil olarak gösterilemeyeceği yönünde karar verdiğine değinen Timur, "Kullanılmış olması halinde bunlar tazminat gerektiriyor ve suçtur. Hukuka aykırı delili düzenlendiğinden dolayı mahkemenin kendiliğinden suç duyurusunda bulunması gerekiyor. Aksi takdirde biz müvekkillerimizle ilgili bu şekilde delil oluşturanlara ilişkin suç duyurusunda bulunacağız” diye aktardı. 

MA / Gökhan Altay