İstanbul Fatih ilçesinde bulunan Historia alışveriş merkezinde faaliyet gösteren Zara isimli giyim mağazasında 14 Nisan’da “hırsızlık” yaptığı iddiasıyla tutuklu yargılanan Cezayir asıllı B.G., pişmanlık beyanına rağmen üst sınırdan cezalandırıldı. 

İDDİANAME: TEŞEBBÜS AŞAMASINDA KALDI 

Olaydan 7 gün sonra hazırlanan iddianamede, B.G.'nin TCK'nin 142/2-h Maddesi gereğince "Bina içinde muhafaza altına alınmış olan eşya hakkında hırsızlık" yapmakla cezalandırılması istendi. Zararları olmadığını belirten mağaza yetkilisi Halil Ataseven’in şikayetçi olarak görüldüğü iddianamede, "Yapılan soruşturma neticesinde tüm dosya kapsamı dikkate alındığında, şüphelinin üzerine atılı gece vakti bina içinden hırsızlık suçunu işlediği, ancak eyleminin teşebbüs aşamasında kaldığı anlaşıldığı" ifadeleri yer aldı. 

‘AF DİLİYORUM’

İstanbul 30. Asliye Ceza Mahkemesi, 16 Mayıs'ta görülen davanın ilk duruşmasında savunma yapan B.G., 269 ve 199 TL değerinde iki pantolon aldığını kabul ederek, "Suçlama doğrudur. Pişmanım. Öyle şuursuzca bir hareket yaptım. İlk ve son olarak böyle bir şey yaptım. Müştekiden ve mahkemeden af diliyorum" diye savunma yaptı. 

TUTUKLULUK HALİNİN DEVAMINA KARAR VERİLDİ 

Mahkeme, iddia makamının talebi doğrultusunda "Bina içinde muhafaza altına alınmış olan eşya hakkında hırsızlık" suçunu işlediğine kanaat getirerek, B.G.’ye 5 yıl hapis cezası verdi. Olayın gece saatlerinde olmasından kaynaklı cezada yarı oranında artırım yapan mahkeme, cezayı 7 yıl 6'a çıkardı. Mahkeme, eylem teşebbüs aşamasında kaldığı için cezadan 1/4 oranında ve iyi hal indiriminde bulunmasıyla cezayı 4 yıl 8 ay 7 güne indirdi. Mahkeme, B.G.'nin tutukluluk halinin devamına karar verdi. 

‘KARARI HAKKANİYETE AYKIRI’ 

Türkiye oturumu bulunan B.G.'nin avukatı Ruken Ballıkaya, mahkemenin kararını "Müvekkilin suça konu eylemi teşebbüs aşamasında kalmış olup, TCK 35. Maddesine göre, verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarının indirilme imkanı bulunurken, maddi değeri bu derece düşük bir suç yönünden, müvekkilin pişmanlığı ve samimi beyanları dikkate alınmaksızın, sabıkasız oluşu dahi göz ardı edilerek, mahkemece indirim oranının en alt sınırdan uygulanması ve tutukluluğun devamına karar verilmesi hakkaniyete aykırıdır" diye değerlendirdi. 

‘BÜYÜK BEDELLER ÖDEMEK ZORUNDA KALABİLİYORLAR’ 

Sosyo-ekonomik koşullar dikkate alınarak suçun konusunun maddi değeriyle suç işleyenin özgü durumları ceza tayininde mahkemelerce değerlendirilmesi gerektiğini dile getiren avukat Ballıkaya, "Gelin görün ki, tam tersine yüklü miktarların söz konusu olduğu örgütlü suçlarda yargılamanın uzun sürmesi ve sair sebeplerle sanıklar tutuksuz yargılanırken, böylesine maddi değeri oldukça düşük ve hatta gıda veya giyinme gibi ihtiyaçlar sebebiyle işlenmiş suçlarda seri yargılama yapılarak uzun süreli hapis cezalarına hükmedilebiliyor. Neticede hırsızlığı meslek haline getirenler, suçları işlemeye devam ederken, belki de bir defalık gafletle veya ihtiyaç sebebiyle, suça sürüklenen çocuklar büyük bedeller ödemek zorunda kalabiliyorlar" diye belirtti. 

Ballıkaya, yerel mahkemenin kararına karşı istinaf mahkemesinde itirazda bulunduklarını ve müvekkilinin tutukluluğuna dair de yetkili ağır ceza mahkemesine itirazda bulunduklarını söyledi. 

Mezopotamya Ajansı / Yasin Kobulan