İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları, “Kayıplar bulunsun failler yargılansın” sloganıyla her hafta sürdürdükleri eylemin 632’ncisini sosyal medya hesabı üzerinde yayınladıkları video ile gerçekleştirdi. Bu haftaki eylemde, 1995 yılından beri kayıp olan Mehmet Abdullillah ve Ali Osman Heyecan adlı kardeşlerin akıbetleri soruldu. Heyecan kardeşlerin hikayesini İHD Diyarbakır Şubesi Yöneticisi Ercan Yılmaz, anlattı. Yılmaz, yüzyıllardır Ortadoğu coğrafyasında baharın gelişini müjdeleyen Newroz bayramının bütün insanlık ailesine barış ve dostluk getirmesini dileyerek, "90’lı yılardan bugüne kadar Newroz kutlamaları ve sonrasında kolluk güçlerinin kullandığı şiddet nedeniyle yaşamını yitirenleri büyük bir saygıyla anıyorum, kamu görevlilerinin işlemiş olduğu bu suçlardan dolayı etkili bir soruşturma açılmasını talep ediyoruz" dedi. 

GEÇİŞ YAPTIKLARINDA TELEFON AÇTILAR

Yılmaz, Mehmet Abdulillah ve Ali Osman Heyecan kardeşlerin Cizre’de iş bulmakta sıkıntı yaşadıklarını, çalışmak amacıyla Irak Federe Kürdistan Bölgesi’ne gidip geldiklerini dile getirdi. İki kardeşin, her gidiş gelişlerinde babalarını arayarak durumlarından haberdar etiğini belirten Yılmaz, "1995 yılının bahar aylarında, yine çalışmak üzere gittikleri Federe Kürdistan Bölgesi’nden Türkiye’ye döndükleri sırada kardeşlerden Mehmet Abdulillah, her zaman yaptığı gibi İzmir’de yaşayan babası Halil Heyecan’ı arayarak, kendisini Gümrük Kapısı’ndan aradıklarını, Türkiye’ye geçiş yaptıklarını ve durumlarının da iyi olduğunu söyler. Bu telefon görüşmesi, baba ve oğul arasındaki son görüşme olur. Bu konuşmadan sonra Mehmet Abdulillah ve Ali Osman Heyecan’dan bir daha haber alınamaz" dedi. 

AKIBETLERİ HALA MEÇHUL

Ailenin o dönemde kayıp çocukları için herhangi resmi bir kuruma başvurmadığını belirten Yılmaz, "1998 yılında Cizre Emniyet Müdürlüğü, Halil Heyecan'a oğullarının nerede olduğunu sorar? Baba çocuklarının kayıp olduğunu ilk burada belirtir ve kendilerinden 3 yıl boyunca hiçbir haber alamadığını söyler. Baba Halil Heyecan, 2009 yılında Cizre Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvuruda bulunur. Savcılığa, olay tarihinde güvenlik sorunu yaşadıkları için daha önce başvurmadığını ve çocuklarının öldürülmüş olabileceklerine dair bir kanaat taşıdığını belirtir. Aradan geçen 26 yıla rağmen 2 kardeşin akıbeti hala meçhul" şeklinde konuştu. (Diyarbakır/MA)