Türk Tabipleri Birliği (TTB), İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Türkiye İnsan hakları Vakfı (THİV), meslek odalarının seçim sisteminde yapılmak istenilen değişikliğe karşı birçok kentten Ankara'ya doğru "savunma yürüyüşü" başlatan baro başkanlarına dönük müdahaleye tepki gösterdi. 

TTB'DEN TEPKİ

TTB, konuya ilişkin Ankara'daki binasında açıklama yaptı. TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Sinan Adıyaman, salgın günlerinde demokratik kurumların sesini kısmayı hedefleyen ve toplumsal tepkilere yol açabilecek yasa tasarılarının gündeme taşınmasından vazgeçilmesi çağrısında bulundu. Salgının, tedavi ihtiyacı duyan hastaların bir sağlık problemi olmaktan çok daha öte toplumsal bir sorun olduğuna değinen Adıyaman, “Bu nedenle bilimsel, bütünlüklü, kapsayıcı bir programla ve güven veren bir ciddiyetle yürütülmek zorundadır. Tanı ve tedavi kısmını gecesini gündüzüne katan hekimler ve sağlık çalışanları olarak zaten yerine getiriyoruz. Ancak TBMM’de, bürokraside atılan her adımın; sokakta, medyada söylenen her sözün pandemi üzerinde etkisi olduğu akıldan çıkarılmamalıdır" dedi. 

‘POLİSİN MÜDAHALESİ GAYRİ MEŞRUDUR’

Ülkeyi yönetenlerin, salgın koşullarında başta fiziki mesafenin korunması olmak üzere yurttaşların tedbirlere uymasını sağlamakla yükümlü olduğuna vurgu yapan Adıyaman, “Bu nedenle toplumun tepkisini çekebilecek içerikte yasa tasarılarıyla fizik mesafeyi ortadan kaldıracak ortamlara zemin hazırlanması kabul edilemez. Demokratik tepkilerini göstermeye çalışan baro başkanlarına yönelen engelleme ve polis müdahalesi iki yönüyle de gayri meşrudur. Avukatların demokratik haklarına açık bir saldırıdır. Fiziksel mesafelerine girilmesi sadece kendilerinin değil daha geniş çevrelerin sağlığına yönelik risk oluşturan, bu anlamıyla sorumsuz bir tutumdur. Bu tablo yürüyüşteki baro başkanlarının, desteğe gelen avukatların, polislerin, basın mensuplarının ve onların sosyal/ailesel/mesleki çevrelerinin Kovid-19’a yakalanmaları ihtimalini arttırmakta, diğer yandan toplumda Kovid-19 salgınına dair tehlike algısının zayıflamasına yol açmaktadır” şeklinde konuştu.

Salgın sürecinde avukatlar başta olmak üzere hekimleri ve beraberinde birçok meslek mensubunu "isyan" ettirecek yasa tasarılarını gündeme getirmenin demokrasilerde yeri olmadığı, halk sağlığı açısından da insan yaşamına kasteden tutumlar olduğunu vurgulayan Adıyaman, “emek karşıtı, demokrasi dışı tutumlardan ve yasal düzenleme girişimlerinden” tümüyle vazgeçilmesi çağrısı yaptı. 

İHD VE THİV'DEN ORTAK AÇIKLAMA

İHD ve THİV ise, ortak yazılı açıklamayla müdahaleye tepki gösterdi. Baroların yürüyüşüyle savunmanın bağımsızlığını korumanın amaçlandığı vurgulayan açıklamada, "Siyasi iktidar zaten kendine tabi kılarak araçsallaştırdığı yargının bağımsız kalan tek unsuru savunmayı da etkisiz kılacak yasa değişiklikleri yaparak, yargı üzerindeki tahakküm ve kontrolünü mutlak hale getirmek istemektedir" denildi.  

Toplantı ve gösterilere dönük engellemelerin eleştirildiği açıklamada, "Kolluk şiddeti ile birlikte yaşanan bu ağır ihlal karşısında Adalet Bakanlığı’nın ve Yüksek Yargı organı temsilcilerinin onaylayıcı hatta teşvik edici sessizliği Türkiye’de adaletin sefaletini göstermektedir. Yargının kurucu öğesi olan savunmayı temsil eden baro başkanlarına reva görülen bu zalimane ve utanç verici muamele hiç şekilde kabul edilemez. Baro başkanlarının bu yürüyüşü ve direnci Türkiye’de haklarımız için mücadele etmekten ve direnmekten başka bir yol olmadığını ortaya koymaktadır. Baro başkanlarının engellenmesini ve sabaha kadar yağmur altında bekletilmelerini kınıyoruz. Baro başkanlarının yanında olduğumuzu, onlarla birlikte savunmayı savunmaya devam edeceğimizi ve bu hak mücadelesinde hep birlikte kazanacağımızı ifade ediyoruz" denildi.