İnsan Hakları Derneği (İHD), 2021 yılı baskı ve tehdit yöntemleriyle ifade alma, ajanlaştırma ve kaçırma olaylarıyla ilgili raporu dernek merkezinde açıkladı. İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, raporda yer alan uygulamaların 15 Temmuz Darbe Girişimi sonrası ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) uygulamasıyla birlikte devletin baskı politikası haline geldiğini belirterek, “Darbe girişiminin ardından bu alanda yaşanan hak ihlallerinin arttığı, şikâyetlerin etkili bir şekilde soruşturulmadığı ve faillerin cezalandırılmadığı, yapılan başvurulardan ve basına yansıyan haberlerden de anlaşılmaktadır” şeklinde konuştu.

GÖZALTINDA TEHDİT

İHD’nin 2021 yılı Ocak-Kasım ayları verilerine göre, en az 13 kişinin kaçılarak ajanlık teklifine ya da tehdide maruz bırakıldığını ve bu kişilerin işlem yapılmadan serbest bırakıldığını belirten Türkdoğan, en az 66 kişinin ise gözaltında veya gözaltı yerleri dışında ajanlık tekliflerine ve tehdidine maruz kaldıklarının söyledi. Kolluk kuvvetleri tarafından en az 65 kişinin tehdit edildiğini kaydeden Türkdoğan, “Tehdit edilen kişilerden 12’si sosyal medya üzerinden tehdit edildiğini belirtmiştir. Sosyal medya yoluyla yapılan tehditlerin çoğunlukla siyasi parti çalışanlarına, üniversite öğrencilerine ve medya emekçilerine yönelik olduğu görülmektedir. Azınlık grup üyeleri de azınlık kimlikleri sebebiyle bu tehditleri çok sık olarak yaşamaktadırlar” diye belirtti.  

KAÇIRMA VE AJANLAŞTIRMA

Verilere göre, 2021 yılının ilk on bir ayı içerisinde en az 144 kişinin kaçırma, ajanlaştırma ve tehdide maruz kaldığının belirlendiğini açıklayan Türkdoğan, “2021 yılının ilk on bir ayı içerisinde İHD Genel Merkezi’ne 4, İHD İstanbul Şubesi’ne 36, İHD Ankara Şubesi’ne 10, İHD İzmir Şubesi’ne 7, İHD Diyarbakır Şubesi’ne 3, İHD Van Şubesi’ne 2, İHD Batman Şubesi’ne 1, İHD Dersim Şubesi’ne 1 ve İHD Mardin Şubesi’ne 1 kişi olmak üzere toplam 65 kişi başvuru yapmıştır” dedi.

‘BAŞVURUDA ÇEKİNME’

Mağdurların savcılığa ve insan hakları örgütlerine başvuru yapmaktan çekinmeleri ve sonuçsuz kalacağına ilişkin algılarından dolayı gerçek sayılara ulaşamadıklarını kaydeden Türkdoğan, ellerindeki verilerde bile bu alandaki ihlallerin gün geçtikçe arttığı ve şikayetlerin etkili bir soruşturma yürütülmemesinden kaynaklı hak ihlallerinin arttığına dikkat çekti.

‘TUNÇ’UN AKIBETİ BİLİNMİYOR’

Türkdoğan devamında şunları kaydetti: “2021 yılının Ocak ayında Gökhan Güneş’in İstanbul’da kaçırılıp işkence edildikten beş gün sonra serbest bırakılması kamuoyu baskısının sonuç verdiğini göstermiştir. Ayrıca 29 Aralık 2020 günü Ankara’da kaçırılan Hüseyin Galip Küçüközyiğit‘in kızının, derneğimizin ve Cumartesi Anneleri’nin çabaları sonucu oluşan kamuoyu baskısı sonuç vermiş, 13 Eylül 2021 günü Küçüközyiğit’in Ankara Sincan Cezaevi’nde olduğu öğrenilmiştir. Küçüközyiğit’in yaklaşık sekiz buçuk aylık işkenceden sonra serbest bırakılması bu alandaki çabaların boşa gitmediğini göstermiştir. Her iki vaka ile ilgili İHD’nin uluslararası başvuruları da olmuştur. Ancak Ağustos 2019’dan beri kaçırılarak kaybedilen Yusuf Bilge Tunç’un akıbeti halen bilinmemektedir.”

‘DEVLET GÜCÜYLE İSTİSMAR’

Başvurulara bakıldığında baskıların öğrenci, siyasi parti üyelerine, basın emekçilerine, tutuklulara veya mahpus ailelerine karşı uygulandığına vurgu yapan Türkdoğan, bu baskıların kendini istihbaratçı olarak tanıtan kolluk kuvvetlerince veya infaz koruma memurları tarafından gerçekleştiğini belirtti. Bu kişilerin tamamının resmi görevli kişiler olduğunu kaydeden Türkdoğan, “Ellerindeki devlet gücü vasıtasıyla bireylerin özel hayatına ilişkin bilgilere ulaşmakta ve bu bilgileri kullanarak kişilerin hassasiyetlerini istismar etmektedirler. Mağdurlar özel hayatlarındaki bilgiler de kullanılarak ve yardım edilecekleri vaadiyle ikna edilmeye çalışılmakta, çoğu durumda da tehdit yoluyla ajanlaştırılmaya çalışılmakta ve kişilere psikolojik işkence yapılmaktadırlar. Kişileri tutuklanmakla, kaçırılmakla, ölümle veya işkenceyle tehdit edilmekte ve yasa dışı ajanlığa zorlamaktadırlar. Bazı durumlarda kişiler aile üyeleri, çevreleri ya da tutuklu bulunan yakınları ile tehdit edilmektedir. İstanbul, Ankara ve İzmir gibi metropollerde daha yoğun biçimde kullanılan ajanlaştırma ve kaçırma yöntemleri Türkiye’nin her yerinde sistematik bir yöntem olarak kullanılmaya devam etmektedir” şeklinde konuştu.