Diyarbakır Öğretmenevi ve Akşam Sanat Okulu'na yapılan alımlar ve ihalelerle ilgili aralarında profesörlerin olduğu kimi kamu görevlileri, sendika ve meslek örgütü başkanları ile kentin tanınmış iş insanlarının bulunduğu 26 sanık hakkında hazırlanan iddianame, kirli ilişkilerle kurulu yolsuzluk ve rüşvet çarkını gözler önüne serdi. Siyasi ve ekonomik çıkar elde etmek amacıyla yerel "gazetecileri" kullanıp, fuhuş şantajına varan fiillere karıştıkları anlaşılan dava sanıklarının yapılan ihalelerden elde ettikleri haksız kazançları gizli ortaklıklar, altın ve bitcoin yatırımları ile aklamaya çalıştıkları soruşturma sürecinde teknik ve fiziki takiple tespit edilip, bir kısmına el konuldu.

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu'nun hazırladığı “Kamu kurum veya kuruluşlarının ihalesine fesat karıştırmak”, “Zimmet”, “Rüşvet almak”, “Görevi kötüye kullanma”, “Kamu görevlisinin resmi ve özel belgede sahteciliği”, “Kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık”, “Kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaları kaydetmek ve yayınlanmak”, “Malvarlığı değerlerinin gayrimeşru kaynağını gizlemek” ve “Haksız mal edinme, mal kaçırma veya gizleme” iddianame Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edildi. 

İlk duruşması 3 Aralık 2020 tarihinde, ikinci duruşması ise geçtiğimiz 7 Ocak günü görülen dava yargılaması, sanıkların haklarındaki suçlamalara ilişkin oldukça ilginç savunmalarına sahne oldu.

Davanın ilk duruşması dosyanın bir numaralı sanığı Eğitim-Bir-Sen ile Memur Sen Diyarbakır eski İl Başkanı ve Diyarbakır Öğretmenevi Müdürü Yunus Memiş’in savunmasının alınmasıyla başladı. 

Evli ve 4 çocuklu olduğunu, aylık ortalama gelirinin ise 7 bin TL olduğunu beyan eden Yunus Memiş, kendisine yöneltilen “Kamu kurum veya kuruluşlarının ihalesine fesat karıştırmak, zimmet, rüşvet almak, görevi kötüye kullanma, kamu görevlisinin resmi ve özel belgede sahteciliği, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık, kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaları kaydetmek ve yayınlanmak, malvarlığı değerlerinin gayrimeşru kaynağını gizlemek, 3628 sayılı kanuna muhalefet” suçlamalarına yanıt verdi.

İHALELERE KARIŞMADIĞINI İLERİ SÜRDÜ

Yürütülen soruşturmada sonucunda ihalelerin yada ödemelerin yapıldığı günlerde sorumluluk almamak için özellikle izinli veya raporlu olduğu, ancak buna rağmen tüm işi kendisinin organize ettiği belirlenen Memiş, ihale komisyonlarının belirlenmesinde herhangi bir etkisinin söz konusu olmadığını, ihalelere fiili olarak karışmadığını öne sürdü.

İhalelere giren firmalardan alınan “rüşvetler” olarak değerlendirilip, bir bölümü Sur Kuyumcusu’na aktarılan paraların “eşinin bozdurduğu altınlara” dair olduğunu savunan Memiş, kontrolü Şeyhmus Çevik’te bulunan dijital para hesabındaki 56 bin 774,73 TL’nin kendisine ait olmadığını, ortak olduğu tespit edilen Winner Women Fitness Spor Merkezi ile alakasının bulunmadığının yanı sıra yine kullanıp, kendisine ait olduğu belirlenen 34 FZ 9963 plakalı Volvo XC60 marka lüks cipin  akrabası Zülküf Memiş'e ait olduğunu ileri sürdü.

HATIRLAMADI

Memiş’e yapılan ihaleler öncesi ve sonrası fiziki ve teknik takiple sık sık görüştüğü kayıt altına alınan dosya sanıklarından iş insanı Ahmet Güneş’le ilişkisi de soruldu. Ahmet Güneş'in ihalelere dair bilgileri öncesinde almasının söz konusu olmadığını söyleyen Memiş, “Ahmet Güneş'ten emanet alınmasına ilişkin görüşmede ‘emanet’ derken neyi kast ettiğimi şuan hatırlamıyorum ancak Ahmet Güneş ile parasal bir ilişkimiz olmamıştır” dedi.

Memiş, kendisine yöneltilen yer aldığı telefon tapelerinin büyük bir bölümü için de yine “hatırlamıyorum” yanıtı verdi. 

15 TEMMUZ'LA SAVUNDU

Hakkındaki suçlamalara dair Memiş, kendisini şu sözlerle savunmaya çalıştı: “2015 yılında belediyenin önünde HDP belediyesinin önünde aileler gelip çocukları dağa kaçırıldığı için o ailelerin yanında durdum, 17/25 Aralıkta adliye önünde ilk basın açıklamasını ben yaptım, Ak Parti'nin önünde 15 Temmuz'da saat 10'dan itibaren oradaydım, 50 bin kişi ile yürüyüş yapıp basın açıklamasını ben yaptım, Diyarbakır'da hendek döneminde halka yapılan zulümler nedeniyle gıda yardımında bulunduk, Kayseri'de 13 askerimiz şehit edilirken Diyarbakır'da Anıtpark’ta basın açıklaması yaptık. Zaman zaman FETÖ’nün yapmış olduğu çalışmalarda sahte Twitler ile saldırıya geçildi. Ben sürekli doğru bildiğim, kimsenin bir kuruşuna tenezzül etmeden üzerime saldırdılar. Bir sahte twit atarak tacizde bulunduğum iddia edildi, amaç etrafımı boşaltmak, önce siyasi olarak etrafımı boşaltmak istediler. Daha sonra Öğretmenevi üzerinden üzerime saldırıda bulundular. Hiçbir suçlamayı kabul etmiyorum.” 

LÜKS CİP ONA AİT ÇIKTI!

Sanıklardan Zülküf Memiş ise, alınan savunmasında Yunus Memiş ile akraba olduklarını ve Öğretmenevi’nde temizlik personeli olarak çalıştığını dile getirdi. Adına kayıtlı bulunan lüks cipin Yunus Memiş'e ait olduğunu anlatan Zülküf Memiş, “Yunus Memiş bana borçları olduğunu icralık olmaması adına aracı adıma kayıt etmek istediğini söylemişti. Bu nedenle aracı adıma kayıt ettirmişti” dedi.  

SAVCILIK BEYANLARINI GERİ ALDI 

Sanıklar arasında bulunan ve Memiş’in “karakutusu” olduğu ileri sürülen Ali Konan ise, duruşmada yaptığı savunmasında daha önce savcılığa verdiği beyanlarını geri aldı. Savcılık ifadesinde Yunus Memiş’in Öğretmenevi’nin odalarına gizli kamera yerleştirip, burada misafir ettiği kent eşrafından önemli kişileri fuhuş yaptıklarında bu kayıtlarla şantaj yaptığını anlatan Konan, kentin eski İl Milli Eğitim Müdürü Hasan Aslan’ın da bu şekilde şantaj yapılarak görevinden alındığını öne sürmüştü.

Konan, duruşmadaki ifadesinde bu beyanları için “İhraç olmuştum o dönemde ne dediğimin farkında değildim. Gayri afaki bir konuşmadır” dedi.

Öğretmenevi’nin Müdür Yardımcısı Baver Sungur da yaptığı savunmasında, komisyon üyelerinin kimler olacağı hususunda müdür yardımcılarına Yunus Memiş isim belirterek talimat verdiğini ifade etti.

'SIKINTI OLDUĞUNDA İLETİŞİME GEÇİYORDUM'

Kurumda yapılan ihalelere giren Güneş Gök İnşaat, Roi İnşaat Taşımacılık ve İbrahimoğlulları inşaat firmaları adına Yunus Memiş ile sık sık görüşüp, ihaleler öncesi ve sonrası rüşvet verdiği belirlenen sanıklardan Ahmet Güneş de, mahkemedeki savunmasında şunları dile getirdi: “Nihat Güneş, Gök inşaat sahibidir, Hüseyin Güneş Roy inşaatın, babam Servet ise  İbrahimoğlulları inşaat fırması sahibidir.   Nihat ve Hüseyin amcalarımın yanında hem yardım amaçlı hem de ücret karşılığı çalışıyordum. Nihat amcamın iş  olduğunda işin başında ben oluyordum. Ben orada resmi veya herhangi bir ihale ile ilgim ve alakam yoktur öyle bir yetkim de yoktur. Ben sadece orada işin başında olduğum sırada kurum yetkileri bir sıkıntı olduğu zaman ben ile iletişime geçiyorlardı.”

Dosya sanıklarından Gök inşaat sahibi olan amcası Nihat Güneş, 7 Ocak’ta görülen ikinci duruşmada yaptığı savunmasında yeğeni olan Ahmet Güneş’in şirketiyle alakası bulunmadığını, eylemlerinden haberdar olmadığını ifade etti.

PROF ÇELEN: İHALEYİ USÜLÜYLE KAZANDIK

“Kamu kurum veya kuruluşlarının ihalesine fesat karıştırmak” suçlamasında bulunulan Dicle Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı ve İl Pandemi Kurulu üyesi Prof. Dr. Mustafa Kemal Çelen de ikinci duruşmada savunma yaptı. Pandemi sürecindeki görevi nedeniyle yazılı mazeret sunarak ilk duruşmaya katılmayan Prof. Çelen’in mazeretini pandemi sürecinin belirsizliği nedeniyle kabul etmemesi üzerine ikinci duruşmaya katılan Çelen, hakkındaki suçlamaya yanıt verdi.

Öğretmenevi’nde 2016 yapılan ve başında komisyonun başkanı olarak Müdür Yardımcısı olan bacanağı Mustafa Yaşar’ın bulunduğu restaurant ihalesini kazanan eşi adına kayıtlı şirketle almalarına dair hazırlanan Bilirkişi raporunun aksine usulsüzlük yapılmadığını savunan Çelen, 2019’da yapılan ikinci ihaleye de yine usulüne göre katılıp, kazandıklarını dile getirdi. Prof. Çelen, hakkındaki suçlamalara yanıt verirken HDP İl Örgütü binası önünde bekletilen ailelere ilk dönemlerde şirketleri tarafından yemek verildiğini de ifade etti.

Avukatı ise, müvekkiline dair yaptığı savunmada İl Pandemi Kurulu üyesi olan Prof. Çelen’in alanında tanınmış saygın bir akademisyen olduğunu dile getirip, "sürekli A Haber’e çıktığını" ifade etmesi dikkat çekti.