Bir dönem Barış ve Demokrasi Partisi (BDP), iki dönem de Halkların Demokratik Partisi (HDP) Urfa Milletvekilliği yapan İbrahim Ayhan, 20 Eylül 2018’de Federe Kürdistan Bölgesi’nin Hewlêr kentinde kalp krizi geçirmesi sonucu yaşamını yitirdi. Lise yıllarında tanıştığı Kürt özgürlük hareketiyle politik mücadeleye atılan Ayhan, yaşamının sonuna kadar bu alanda mücadele etmiş bir Kürt siyasetçisi olarak hafızalara kazındı. Türkiye’nin en karanlık dönemlerinden biri olan 90’lı yılların zorluklarında siyasete başlayan Ayhan, sendikacılıktan sonra Kürt siyasi hareketlerinin içinde kurulan partilerde aktif görev aldı. 

İbrahim Ayhan’ı yaşamını yitirişinin 3’üncü yıldönümünde annesi Zekiye Ayhan (70), kardeşi Aydın Ayhan (45) ve eşi Rezan Ayhan, Mezopotamya Ajansı’na (MA) anlattı. 

Oğlunun yaşamının her döneminde mücadele içerisinde yer aldığını, arkadaşları ile birlikte yürüdüğü yolun hep doğru olduğunu dile getiren anne Zekiye Ayhan, sadece ailesi için değil, halk için 24 saat çalıştığını ifade etti.

Kimsenin bir gün ondan şikayetçi olmadığını söyleyen anne, oğlunu “Sakin, ne yaptığını bilen biriydi. Yıllarca mücadele etti, bir gün ‘neden ben bu zorlukları yaşıyorum?’ demedi. Zorluklarla mücadele etmesini seven biriydi. Çocukken de büyüdüğünde de nasıl bir mücadele vereceğinin hesabını yapardı. Okulda çalışkandı, bir gün olsun bizi üzmedi” sözleriyle anlattı.

SON NEFESİNİ KÜRDİSTAN’DA VERDİ

Anne Zekiye Ayhan, oğlunu sürekli kendisine söylediği güzel sözlerle hatırladığını, bunun kendisini çok duygulandırdığını ve mutlu ettiğini söyledi. “Bana hep güzel sözler söylerdi. Bana hep mücadele etmemi öğütlerdi. Ben üzüldüğümde ‘yeter artık, evde otur’ derdim. O da 'Ben bu yolu, mücadeleyi seviyorum' derdi. Hiçbir zaman geri adım atmadı. Cezaevine girdiği dönemde de aklı halktaydı. Görüşüne gittiğim zaman bana ‘Siverek halkına söyle uyumasınlar, mücadele etsinler’ derdi” diyen anne, şunları ekledi: “Hakkında hapis cezası çıktığında da yine topraklarını terk etmedi. Kürdistan’a geçti ve Kürdistan’da son nefesini verdi.”

İKİ ÇOCUĞUNU VERDİ

Oğlunun, arkadaşlarının bugün hala devam ettiği mücadelede yaşadığının dile getiren anne Ayhan, “Şuan bir baskı var, ancak her baskının ardı ferahlıktır. Bu günler geçecek. İbrahim çok yoruldu ve kalbi dayanamadı. İbrahim’den önce de 1996 yılında kızım Yıldız’ı verdim mücadeleye. Onun kemiklerini bile bulamadım. İki yiğit verdim bu mücadeleye. Ben yaşadığım sürece onların mücadelesinin arkasında olacağım ve mücadeleyi bırakmayacağım” diye belirtti.

HEP MORAL OLDU 

Kardeşi Aydın Ayhan da aradan geçen 3 yılda onu hiç unutmadığını söylediği ağabeyini mücadeleci yönüyle hatırlıyor. Ağabeyinin yine yapıcı bir insan olduğunu vurgulayan Aydın Ayhan, öyle ki Siverek’te fikir olarak onunla ters düşen insanların bile adı anıldığında kendisine saygı gösterdiğini belirtti. Ayhan, ağabeyine dair bir anısını ise şöyle paylaştı: “1993 yılında, aranması olduğu bir tarihte gece vakti eve geldi. O dönem faili meçhullerin fazla olduğu bir dönemdi. Aynı odada yatıyorduk. Bizim evin damında birilerinin yürüdüğünü fark etmemiz ve kapının çalması bir oldu. Kapıda 50-60 özel harekat polisi vardı. Ben, annem ve abim o gece birlikte gözaltına alındık. Siverek’te 8 gün birlikte gözaltında tutulduktan sonra annem bırakıldı, ben ve abim Urfa İl Emniyet Müdürlüğü'ne götürüldük. Ben abime göre biraz daha küçük olduğum için hep abime baskı yaptılar. Bana bir saat işkence ediyorlardı, ona 4-5 saat. Kaldığımız yerler bitişikti. Gördüğü işkencelere rağmen bana hep moral verir, ‘Bunlar da geçecek’ derdi. 15 gün bizi orada tuttuktan sonra mahkemeye çıkarıldık ve serbest kaldık.” 

NE YAPTIYSA HALK İÇİN 

Kendisini halkına adaması ve zamanını onlar için harcaması nedeniyle ağabeyi ile çok fazla birlikte zaman geçirememekten yakınan Ayhan, şunları söyledi: “Çünkü o hiç evde kalmıyordu. Bir ay beraber kaldığımız olmadı, hep o dışarıda mücadele içindeydi. Tırnaklarıyla kazıyarak mücadele etti, hayatı mücadeleydi. Ben bir kardeş olarak ağabeyim olduğunu hissetmeyi çok isterdim ama o kendini halka adamıştı. Kobanê sürecinde sınırla evinin arası 20-25 dakika olmasına rağmen sınırda arabanın içinde yatardı. Aylarca eve gelmedi. Abim bu bölgede halk için bir kahramandı. Ne yaptıysa halk için yaptı ve halk için şehadete ulaştı. Unutulacak bir insan değil, biz ailesi olarak mücadelesine bağlı kalacağız.” 

O'NUNLA YELKEN AÇTI

İbrahim Ayhan, Van 100. Yıl Üniversitesi'nde okurken tanıştığı Rezan Ayhan ile 1993 yılında hayatını birleştirdi. Eşinin üniversite yıllarında da mücadele içerisinde olduğunu anlatan Rezan Ayhan, “Öğrenci örgütlenmelerinde çalışırdı. Van halkı ile çok güzel ilişkileri vardı. İnsanlara yakın olan, çabuk iletişim kurabilen biriydi. Üniversitede fikri ne olursa olsun herkes tarafından sevilen biriydi” diye belirtti. Mücadele etmeyi ondan öğrendiğini dile getiren Ayhan, “Kürt hareketi ve kadın mücadelesini ben onunla tanıdım. Onunla birlikte hiç bilmediğim düşüncelere yelken açtım. Kitap okumayı çok severdi. Her zaman üniversitede arka cebinde bir dergi ya da kazağının içinde bir kitap olurdu. Kitapsız gezmez, kitap okumadan uyumazdı” ifadelerini kullandı. 

NE KABUL ETTİ NE ALIŞTI 

Eşinin daha öğrenciyken sık sık gözaltına alındığını, bu baskıların sonrasında da devam ettiğini kaydeden Rezan Ayhan, devamında şunları ifade etti: “Sistem onu tanıdığımdan beri hiç rahat bırakmadı. Şehadetinin üzerinden 3 yıl geçti ama benim için hala yeni, sanki şuan olmuş gibi hissediyorum. Ben 3 yıldır bu süreci ne kabul ettim ne de alıştım. Biz 3 yıldır gece gündüz aynı üzüntüyü yaşıyoruz. Bize bu acıları yaşatanlara sebebini sormak isterim. Neden bizden koparıldı? Bu sonuç sistemin insanlar üzerindeki zalimce duygularıdır. Zalimce duygular bugün çocuklarımızın yaşadıklarının sebebidir. Sadece o değil, onunla birlikte yaşayan herkes cezalandırılıyor. Artık insanlar barış ve huzur içinde yaşasın. Kimse ailesinden, sevdiklerinden uzakta sürgünde hayatını kaybetmesin.” 

İBRAHİM AYHAN 

İbrahim Ayhan, 1968 yılında Urfa'nın Siverek ilçesinde dünyaya geldi. 1994 yılında Van 100. Yıl Üniversitesi Ziraat Fakültesi bölümünden mezun olan Ayhan, 1997 yılında Urfa’da öğretmenlik mesleğine başladı. Yaptığı sendikal faaliyetler nedeniyle Kastamonu'ya sürgün edilen Ayhan, 2007 Genel Seçimlerinde öğretmenlik ve sendikal faaliyetlerinden istifa ederek Demokratik Toplum Partisi’nin (DTP) “Bin Umut Adayları” listesinde bağımsız milletvekili adayı olarak seçimlere katıldı. 

1 Ekim 2010 tarihine kadar Urfa'da DTP ve BDP il başkanlığı görevi yapan Ayhan, 1 Ekim 2010’da 'KCK' operasyonları kapsamında gözaltına alınarak tutuklandı ve Urfa Kapalı Cezaevi’ne konuldu. 2 çocuk babası olan Ayhan, 2011’de BDP'nin bağımsız adaylarla girdiği genel seçimlerde cezaevindeyken Urfa Milletvekili seçildi. 3 Ocak 2014’te Anayasa Mahkemesi’nin tutukluluklarının makul süreyi aştığı ve seçilme haklarının ihlali iddiasıyla yaptıkları başvuruyu haklı bulması sonucu tahliye edildi. Ayhan, 7 Haziran 2015 ve 1 Kasım 2015 Genel Seçimleri’nde de HDP’den Urfa Milletvekili olarak seçildi.  

Rojava'da yaşamını yitiren Birleşik Özgürlük Güçleri (BÖG) savaşçısı Aziz Güler'in fotoğrafını sanal medya hesabından paylaşarak "örgüt propagandası" yaptığı gerekçesiyle Urfa 5'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılandığı davada Ayhan'a 1 yıl 3 ay hapis cezası verildi. Ayhan’ın cezası kesinleşmesi üzerine 27 Şubat 2018'de milletvekilliği düşürüldü. Sürgüne gittiği Hewler’de kalp krizi geçirerek yaşamını yitirdikten sonra doğduğu Siverek ilçesinde toprağa verilen Ayhan’ı son yolculuğuna onbinlerce kişi uğurladı. 

MA / Emrullah Acar