Diyarbakır'ın Sur ilçesinde uygulanan sokağa çıkma yasağının devam ettiği 12 Ekim 2015 tarihinde ekmek almaya giden 12 yaşındaki Helin Hasret Şen'in Kobra tipi zırhlı araçtan açılan ateş sonucu öldürülmesine ilişkin polis Abdullah E. hakkında "Taksirle ölüme neden olmak" suçlamasıyla dava açıldı. 4 yıl önce başlatılan ve hakkında “gizlilik” kararı bulunan dosya kapsamında  2 yıldan 6 yıla kadar hapis istemiyle cezalandırılması istenilen sanık Abdullah E.’nin tek bir defa “tanık” sıfatıyla ifade verdiği ortaya çıktı. Ayrıca, soruşturma aşamasında ifadesi alınan zırhlı araç şoförü F.Ü.’nin kimi ifadelerini değiştirdiği açığa çıktı. 

SANIK TANIK OLARAK DİNLENDİ

İlk duruşması yarın Diyarbakır 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek olan davanın dosyası kapsamında, sanık polis Abdullah E., zırhlı araç şoförü F.Ü. ile birlikte operasyona katılan ve Yıkıkkaya bölgesine yakın ekip amirlerinin de aralarında olduğu 7 polis tanık olarak ifade verdi. Sanık Abdullah E.'nin olaydan 82 gün sonra, yani 2 Ocak 2016'da verdiği tanık ifadesinde, "Bizlere yönelik gerçekleşen saldırıyı bertaraf etmek için hedef gözeterek saldırının geldiği yöne doğru kontrollü şekilde ateş ediyorduk. Görev aldığımız sokak üzerinde vatandaşların ve çocuk grupların olduğunu gördük. Zırhlı aracımızın megafonuyla defaten sokağa çıkma yasağının olduğunu anons ettik. Zırhlı aracın görüş açısının sağ tarafında bulunan taştan yapılı eski bir binanın köşesinden başlayarak yere gelecek şekilde güvenlik amaçlı ölü noktalara birkaç kez tespit atışı yaptım. Atış yaptığım noktaların arkasında kimse yoktu. Sokak üzerinde çatışma başlaması üzerine sokakta bulunan vatandaşlar koşarak kaçıştılar. Bu esnada 3 el bel altı güvenli tespit atışı yaptım. Cobra aracının silahı tamamen elektronik olduğundan sapma ihtimali yoktur. Çatışma sona erdikten yaklaşık 5-10 dakika sonra yaşlı kadınlar ellerinde bulunan beyaz çarşafla sokağa indiler. Elektrik trafosunun arka tarafında bir şahsı kucaklayarak götürdüklerini gördüm. Helin Hasret Şen’in ilgili olayları basından takip ettik” iddialarında bulundu. 

SORUŞTURMASI SONRASI İFADE DEĞİŞTİ 

Yine, olaydan 85 gün sonra zırhlı aracın şoförü polis F.Ü. ise, verdiği ifadede aynı ifadeleri kullandı. Ayrıca, İstanbul’a tayini çıkan sanık polis Abdullah E. hakkında İstanbul Valiliği İl Polis Disiplin Kurulu tarafından 21 Ocak 2016’da “Silahıyla dikkatsizlik, tedbirsizlik veya ihmal sonucu ölüme neden sebebiyet vermek ya da bu fiilin başkaları tarafından işlenmesine neden olmak” suçlamasıyla disiplin soruşturması başlatıldı. Böylece, bir kez daha her iki polisin ifadelerine başvuruldu. 

Sanık polis Abdullah E., ilk ifadesinde ısrar ederken, zırhlı aracın şoförü F.Ü. daha önce verdiği ifadeyi değiştirdi. Daha önceki ifadesinde “saldırıları bertaraf etmek için ateş açtı” diyen F.Ü., bu kez, “Yıkıkkaya Sokağı başında güvenlik ve kontrol amaçlı duruyorduk. Zaman zaman silah sesleri duyduk. Bundan dolayı aracın silahçısı ölü noktalara ateş ediyordu. Bulunduğumuz süre zarfında ara sokaklardan silah ve patlama sesleri gelse de bize dönük herhangi bir silahlı saldırı, eylemci grup veya başka bir taciz olmadı” dedi. 

SANIK HAKKINDA 4 YILDA İKİ İŞLEM

Öte yandan, sanık polis Abdullah E. hakkında, tanık olarak dinlenme ve olaydan sonra tayininin çıktığı İstanbul’da Polis Disiplin Kurulu tarafından verilen 24 ay kademe durdurma cezası dışında herhangi bir işlemin gerçekleşmedi.  

‘SORUŞTURMA 2016’DA TAMAMLANDI’

İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi Hukuk Komisyonu’ndan avukat Ercan Yılmaz, Şen’in öldürülmesine ilişkin açılan soruşturma dosyasının 2016 yılının Ocak ayından itibaren tamamlandığını hatırlatarak, dosya kapsamında herhangi bir işlemin yapılmadığını kaydetti. Yılmaz, toplanması gereken birçok delilin bu tarihten önce dosya arasına alındığını ve zırhlı aracın kamera kayıtları, tanık polislerin ve yurttaşların ifadelerinin de dosyada yer aldığını aktardı. Sanık hakkındaki iddianamenin 2016 yılında dosyada bulunan deliller üzerine kurulduğunu söyleyen Yılmaz, dosyanın böylece zaman aşımına bırakılmak istendiğini söyledi. 

Av. Yılmaz, “Aslında bu bir yöntem; kamuoyunun dosyaya olan ilgisini kırmak, ailenin dosyaya olan ilgisini ve beklentisini, avukatların dilekçe vermekten bile usandırmaya çalışmak. Bu olay 4 yıldan fazla soruşturma gerektiren bir olay değil. Zaten o görüntü üzerinden olayın nasıl olduğu bellidir” dedi. 

SAVCILIK ŞÜPHELİ SIFATIYLA İFADE ALMIYOR

Av. Yılmaz, birçok tanık polisin, olayı duyduktan sonra olay yerine gittiğini ifade ederek, olayı gören sivil yurttaşların da olduğunu, ancak 4 yıl boyunca savcılığın ifadelerine başvurmadığını kaydetti. Yılmaz, “Sanık polisin şüpheli sıfatıyla soruşturma aşamasında alınan bir beyanı yok. Olaya ilişkin tanık, bilgi sahibi sıfatıyla ifadesi alınıyor. Bu 4 yıllık süreç içerisinde savcılık şüpheli sıfatıyla ifadesini alma gereği duymuyor. İddianameyi de bilgi sahibi olarak aldığı ifadesi üzerine kuruyor” ifadelerini kullandı.

'OLASI KASTLA ÖLDÜRMEDEN YARGILANMALI'

Diyarbakır 8'inci Asliye Ceza Mahkemesi'nin, “taksirle öldürme” suçundan değil, “olası kastla öldürmeden” yargılanması gerektiği kararına rağmen, Diyarbakır 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nin davayı “taksirle öldürmek”ten kabul ettiğini belirten Yılmaz, şöyle devam etti: “Biz bunun sehven yapılmış bir şey de olabileceğini düşünüyoruz. Çünkü, mahkeme ‘taksirle öldürme’ olarak değerlendirseydi, karşı görevsizlik verip dosyadan el çekmesi gerekiyordu. Böyle bir şey yapmayıp dosyayı kabul etmişse muhtemelen bizim tahminimiz sehven de olabilir. Veya bunun yargılanma aşamasında mahkemenin hangi suç vasfından hangi kanun maddesinden yargılama yapacağını anlayacağız.” 

SOKAĞA ÇIKMA YASAKLARINA İLİŞKİN İLK DAVA

Sur ilçesinde uygulanan yasaklar sırasında yaşanan yaşam hakkı ihlallerinin yargı tarafından ciddi bir şekilde araştırılması gerektiğini vurgulayan Yılmaz, “Umarız bu ilk ve tek dosya olarak kalmaz. Taybet İnan, Cemile Çagırga, Sêvê Demir gibi sivil oldukları çok açık şekilde belli olan insanlar sokağa çıkma yasakları döneminde yaşamını yitirdi. Ancak bunlarla ilgili şu ana kadar açılmış bir dava, tutuklanan kamu görevlisi ne yazık ki yok. O yüzden umarız Helin’in dosyası bu dosyalar açısından, yaşanan ihlaller açısından bir milat olur” dedi.  

MA / AYDIN ATAY