Halkların Demokratik Partisi (HDP) Ağrı Milletvekili ve Meclis Adalet Komisyonu Üyesi Abdullah Koç, “çoklu baro” yasasını değerlendirdi. Koç, Türkiye’de yargının bağımsız ve tarafsız olmadığını, avukatların siyasi operasyonlar, çocuk istismarı, kadın cinayetleri ve işkence gibi hak ihlallerin karşısında duran baroların iktidarın hedefi olduğunu belirterek, partisinin de yasaya şerh koyduklarını söyledi. İktidarın mevcut tüm politikaları tahrip ettiğini dile getiren Koç, “Hak ihlallerini tartışmak, mahkeme salonlarında dile getirmek, işkenceleri gündeme getirmek, siyasi soykırımların ne kadar temelsiz olduğunu bir darbe mantığıyla hareket edildiğini tarihe not düşmek adına, savunma makamı burada önemli bir rol oynuyor” dedi. 

İDEOLOJİK AYAK

Avukatlık mesleğiyle ilgili sorunların olduğu ve ortak bir yasama çalışmasının yapılması gerektiğinin altını çizen Koç, AKP ve MHP’nin bu konuda kimseyle ortaklaşmadığını söyledi. İktidarın yeni ideolojik bir yapı oluşturduğunu, baro yasasının da bu yapının bir halkası olduğunu ifade eden Koç, “İdeolojik yapıyı oluştururken, ideolojik birtakım aygıtlara ihtiyaçları var. Bu ideolojik aygıtların başında da yargı geliyor. Yeni oluşturacakları tekçi, inkarcı devletin yargıdaki ideolojik ayağını oluşturmaya yönelik yapmış oldukları bir hamledir. HSYK’nin yapısını değiştirirken, bugünü düşünüyorlardı. İşkenceyi canlı bir şekilde yayınlamalarının nedeni toplumsal refleksi kırabilmenin yolunu ve yöntemini aramaktı. Valileri OHAL döneminden kalan yetkilerle donatmanın ve bekçiler yasasını da getirmelerinin nedeni, yine süreci rahat bir şekilde atlatmak istemeleriydi. HDP’ye dönük siyasi soykırım ve darbede sırf sesimizi kısmak, toplumsal muhalefetin sesini kısmaya dönük bir hamleydi. Son 8 yıldır çok ciddi şekilde adımlar atıyorlar. AKP ve MHP ‘Biz devleti bu şekilde tahkim ediyoruz’ diyorlar. Devletin bundan sonraki yönetim şekli böyledir” diye konuştu.

‘YANDAŞ’ BARO

Çoklu baro ile “yandaş” baroların oluşturulacağını dikkat çeken Koç, “Bir yargı çevresi içinde birden fazla baro olamaz. Dünyada da böyle bir şey yok. Baronun bölünmesi, yargının birilerinin tekeline girmesi anlamına gelir. Elinde gücü bulunduran kişi, baroyu oluşturacak ve o baroyla mevcut hak ihlallerinin yargılanmasının önüne geçebilecek. Özelleşen bir yargı, güçten yana olan bir yargıdır. Ayrıca bu yasa ile iktidar kaynağı yandaş barosuna aktaracak” diye belirtti.

'YASAYA İNANMIYORLAR’

Koç, tasarıda imzası bulunan AKP ve MHP’li milletvekillerinin de yasaya inanmadıklarına değinerek, “Muhalefetin konuşmalarına karşılık veremediler. Çünkü söyleyecek bir şeyleri yok. ‘5 bin avukata bir delege diyorsunuz’ dedik, bunun açıklaması var mı? Yok. ‘İki bin avukatla bir baro kurmak istiyorsunuz, bunu neye dayandırıyorsunuz?’ diye sorduk, cevap alamadık. Saraydan geliyor ve buna karşı koyamıyorlar. AKP ve MHP milletvekilleri de aslında muhalif. Çünkü sessiz kalarak muhalefetlerini dile getiriyorlar. Yasayı savunamadılar” ifadelerini kullandı. 

HAK İHLALLERİ 

CHP’nin yasanın iptaliyle ilgili Anayasa Mahkemesi’ne yaptığı başvuru sonucunda verilecek karara dair öngörüde bulunan Koç, şunları söyledi: “Türkiye’deki yargıya artık güven kalmadı. Bunu Musa Farisoğulları ve Leyla Güven arkadaşlarımızın hakkında verdikleri kararda gördük. AYM başkanı, üyeleri, yönetimi ve atama şekillerine baktığımızda, dolayısıyla AYM’den sağlıklı bir karar çıkacağını düşünmüyorum. Bu yasa Anayasanın hukuk devleti, eşitlik, kanunlar Anayasa’ya aykırı olmaz ilkeleri ile uluslararası sözleşmelerin tamamına aykırı. Bütün bunlara rağmen mücadele etmek gerekiyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) götürmek ve topluma çok iyi anlatmamız gerekiyor. 83 milyonun tamamı bu yasadan etkilenecek ve ciddi bir şekilde hak ihlalleri meydana gelecek.”

SIRADA TMMOB, TTB VAR

İktidarın barolarla yetinmeyip, Türk Tabipleri Birliği (TTB), Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) gibi meslek örgütlerine de müdahale için çok beklemeyeceği görüşünde olan Koç, devamla şunları söyledi: “Faşizmi tahkimleştirmek, ayaklarını oluşturmak için yaptıkları ve yapacakları düzenlemedir. Daha ağırlarıyla karşılaşacağız. Meclis’te yasalara karşı mücadeleyi önemsiyoruz. Çünkü tarihe not düşerek toplumsal muhalefeti de burada canlı tutmamız gerekiyor. Ama en önemsediğimiz mesele şudur; yasama alanındaki çalışmalarda yer alıp, iktidarın bu uygulamalarını mahkum etmek ama bunun yanında sokakta ve her yerde halkımıza anlatarak, halkla beraber karar vermemiz gerekiyor. Ve bu konuda bütün demokrasi güçlerine çağrıda bulunduk. Birlikte mücadele ettiğimiz sürece faşizmin yerine daha demokratik bir yönetimi inşa edebiliriz ve bundan umutluyuz.”

Mezopotamya Ajansı / Diren Yurtsever