Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) 15 Haziran’da Edirne ve Hakkari’den Ankara’ya başlattığı “Darbeye karşı demokrasi yürüyüşü”ne yönelik engelleme adımları olarak yürüyüş güzergahında bulunan 16 kentte valilikler tarafından giriş-çıkış kısıtlamaları ile eylem ve etkinlik yasağı kararları alındı. Alınan bu kararların yanı sıra yol boyunca kolluk güçleri tarafından sık sık engellenen HDP’liler, Diyarbakır’ın Bismil ilçesi başta olmak üzere birçok merkezde polisin fiziki müdahalesine maruz kaldı. 

HDP Parti Meclisi ve Hukuk Komisyonu Üyesi Avukat Alişan Şahin, partilerinin eylemine ilişkin getirilen yasaklar ve milletvekillerine yönelik saldırılara dair Mezopotamya Ajansı’na (MA) konuştu.

16 kentte valilikler tarafından alınan yasaklama kararının keyfi olduğunu söyleyen Şahin, bu kararlara dair İdare Mahkemeleri’ne başvuruda bulunduklarını paylaştı.

Şahin, “Bu engellemelerin hiçbir hukuki dayanağı yok. Bir bütün olarak şu ana kadar yürüyüş sırasında yaşananlara baktığımızda idarenin gerekçesinde yer alan ‘karşıt görüşlü insanlarla çıkabilecek çatışma ortamına’ vurgu yapılıyor. Ancak yürüyüş güzergahında ne iddia edildiği gibi bir karşıt görüşlü kitle ne de bir emare var. Görüntüleri izlediğimiz zaman karşıtların bu ülkenin nesnel olarak davranması gereken kolluk görevlileri olduğunu görüyoruz” dedi.

‘DEVLET KENDİ YASALARINI TANIMADI’

Demokrasi, özgürlük ve hak mücadelesi için yürüyen bir partinin kollukla karşı karşıya geldiği görüntülere tanık olduklarını belirten Şahin, “HDP, 6 milyon oy iradeyi temsil ediyor. Bu şekilde anayasadan doğan iradesine engel olmak hukuksuzluğun en büyüğüdür. Diyelim ki devlet karşıt görüşlü kişilerin HDP’ye saldıracağına dair bir istihbaratı var. Devlet siyasi partinin yürüyüşünü engellemek yerine siyasi partinin eleştiri hakkını söylemesini kolaylaştırıcı tedbirler alması gerekiyor. Bundan 3 sene önce CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun yürüyüşünde nasıl önlem alındığını gördük. Devlet bir kesime farklı başka bir kesime farklı hukuk uygularsa o zaman nesnelliğini kaybeder ve sosyal hukuk devleti niteliğini taşımıyor demektir. Devlet kendi anayasasındaki ilkeleri çiğneyerek, suç işlemiştir. Bir partinin siyasi faaliyetlerini engellemiştir” diye belirtti.

‘KARŞIT GÖRÜŞ DEDİKLERİ KOLLUK GÜÇLERİ’

Kolluk güçlerinin HDP’lilere "karşıt görüşlü taraf" olarak davrandığını ifade eden Şahin, devletin bir partinin siyasi faaliyetlerini yapmasını kolaylaştırıcı yükümlülüğü ve sorumluluğu olduğunu hatırlattı. Şahin, Anayasa’nın ve hukukun hiçe sayıldığı görüntülerin yaşandığını dile getirerek, şunları söyledi: “İfade özgürlüğü ve ifade özgürlüğünün yaygınlaştırılması Anayasa’da 25, 26 ve 34’üncü maddelerine dayanan temel bir insan hakkıdır aynı zamanda. Öncelikle bu yükümlülük valiliklerin kararıyla ihlal edilmiştir İdare bu yasaklama kararıyla yasal bir siyasi partinin siyasi faaliyetlerine bir engel koyarak, Ceza Kanunu 119’uncu maddesini de ihlal etmiştir. Partinin siyasi faaliyet yürütme hakkını engellenmiştir. Bu maddenin ihlali yanı sıra kolluk güçleri vekillerin yaralanmasına neden olmuştur ve bu da suçu iki katına çıkar. Öngördüğü kaos, öngördüğü karşıt görüş bu ülkenin vatandaşlarından değil, devletin nesnel olması gereken polisinden gelmiştir.” 

SUÇ DUYURUSU

Şahin, yürüyüşlerine başlamaları öncesinde televizyonlarda partilerine yönelik kışkırtıcı açıklamalarda bulunanlara soruşturma açılmadığını gibi buradan başlayan hukuksuzluğun devam ettiğini kaydetti. Bir siyasi partinin faaliyetlerini kolaylaştırmanın devletin görevi olduğunun altını çizen Şahin, devletin çatışmanın bir tarafı olmaya bürünmek yerine HDP’nin temsilcilerini koruması gerektiğini dile getirdi. Siyasi partilerin sadece milletvekillerinden, Merkez Yürütme Kurulu’ndan, Parti Meclisi’nden oluşmadığını, yöneticileri, üyeleri hatta o partiye sempati duyanların da çıkıp sokaklarda siyaset yapma hakkına sahip olduğunu vurgulayan Şahin, “Şuan Olağanüstü Hal’de yok. Keza OHAL’de dahi kişi hak ve hürriyetlerine yönelik kısıtlama yoktur. Bu ülkede maalesef bunları yaşadık, görüyoruz. Görmeye devam edeceğimiz endişelerini taşıyoruz. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 10’uncu ve 11’inci madde de ihlal edilmiştir yaşanan tüm ihlalleri raporlaştırıyoruz. Hepsi hakkında suç duyurusunda bulunacağız. Anayasa artık Türkiye’de tek adam rejimine tabi kılınmış durumda" dedi.

MA / Berivan Altan