Şırnak’ın Silopi ilçesinde 2016’da ilan edilen sokağa çıkma yasağı sırasında henüz 16 yaşındayken gözaltına alınıp tutuklanan İsmail Tamboğa’ya, “devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma” ile “kasten öldürme” iddiasıyla 4 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi. 5 yıldır İskenderun T Tipi Kapalı Cezaevi’nde bulunan Tamboğa, aşırı kilo kaybı, boğaz, sırt, mide ve böbreklerinde sorun yaşıyor. Bir yıla yakındır mama ile beslenen Tamboğa, gün geçtikçe eriyor. Tamboğa’nın durumuna dikkati çeken annesi Kumri Tamboğa ve avukatı Mehtap Sert, tedavi için tahliyenin şart olduğunu belirtti. 

MAMAYLA BESLENİYOR 

Anne Tamboğa, oğlunun durumunun gün geçtikçe ağırlaştığını belirterek, ölüme terk edildiğini ifade etti. Oğlu İsmail’in cezaevine konulduktan kısa bir süre sonra yemekten kesildiğini ifade eden anne Tamboğa, “Durumu cezaevinde kötüleşti. Adana Devlet Hastanesine kaldırdılar. Adana Devlet Hastanesinde 12 ay tedavi gördü. Tutuklandığı günden beri oğlum hasta. Ne yemek yiyebiliyor ne de hastalığının ne olduğunu bilmiyoruz. Oğlum mamayla besleniyor. Böbrekleri tükendi ve yediği her şeyi kusuyor” dedi. 

35 KİLOYA DÜŞTÜ 

Tamboğa, oğlunun cezaevine girmeden önce herhangi bir hastalığının olmadığını kaydederek, “Oğlum şuanda 35 kiloya düştü. Bir çocuğun bile kilosu 35 değildir. Eğer benim oğlumun başına bir şey gelirse onlardan davacı olacağım. Bunun sorumluları da bellidir.  Ya bıraksınlar tedavi edelim ya da cezaevi yönetimi sorumlu davranıp tedavisi için ne gerekiyorsa yapsın. Benim oğlum daha çocuk ve hasta. Günahtır, yazıktır. Eğer yanında kimse olmazsa ihtiyaçlarını dahi karşılayamıyor. Yol uzun olduğundan görüşüne dahi gidemiyorum. Bu uygulamalara son versinler. 4 yıldır oğlum hasta ama ne hikmetse 4 yıldır hastalığına teşhisi koymamışlar. Oğlumu bana versinler ben tedavi ederim” diye konuştu. 

DİŞLERİ KIRILIYOR 

Tamboğa’nın avukatı Mehtap Sert ise, tedavisinin düzenli yapılmadığına dikkati çekerek “İsmail bir yıl kadar Adana'da tedavi gördükten sonra tekrar İskenderun T Tipi Kapalı Cezaevine konuldu. Bu süreçten itibaren tedavi sürecini takip etmeye başladık. İskenderun Devlet Hastanesinde doktorlar çeşitli ilaçlar veriyor. İsmail bu sürede korona geçirdi. Korona geçirdikten sonra dahiliye doktoru mama yazdı. Yemekleri yediği zaman sürekli kustuğu için zaman zaman 35 kiloya düşüyor. Bu yüzden doktor ilaç yazdı. Mama bittiğinde yeniden sipariş veriliyor ama bazen sipariş verme ve mamanın gelmesi aksadığı durumlarda İsmail çok hızlı kilo kaybediyor. İskenderun İHD derneği bu konuda cezaevi yönetimine bir başvuru yaptı ve bu başvuru üzerine mama daha düzenli verilmeye başlandı. Ancak mama ile beslenmesinde şöyle bir sıkıntı var; katı beslenme olmadığı için ağzında çiğneme fonksiyonunu yitirmiş durumda. Bu sebepten dolayı da dişleri kırılıyor” diye belirtti.

DOĞRU TEŞHİS KONULAMIYOR

Şuana kadar doğru teşhis ve tedavinin uygulanmadığını aktaran Sert, “Tetkikler yapılıyor ama neden doğru teşhis konulamıyor bunu anlamış değiliz. Adana'da tedavi sonrası verdikleri ilaçlar cezaevinde düzenli olarak verilmediği için yapılan tedavi boşa gitmiş oldu. Cezaevinin doktoru ve reviri olmasına rağmen tam teşekkülü cezaevi olmadığı için bu süreç uzuyor. Çoğu zaman da pandemi bahanesiyle hastaneye de götürülmedi ve bu da durumu daha da kötüleştirdi” ifadelerini kullandı. 

MAMA DÜZENLİ VERİLMİYOR

Tamboğa’nın cezaevi koşullarında tedavi görecek durumda olmadığını vurgulayan Sert, şöyle devam etti: “Kendisi tedavisi bitene kadar cezasının ertelenmesini talep ediyor. Genel olarak cezaevinde, ilaçlarını düzenli olarak alamaması, mamasının da düzenli olarak verilmemesi sorunlarını yaşıyor. Adana’da ki doktor mamadan önce diyet yemeği ve kepekli ekmek yemesi gerektiğini söylemesine rağmen cezaevi yönetiminin bunu karşılamadı. Dolayısıyla bazen kusma nöbetleri çok uzun sürüyor. Bu durumda da kendi başına hareket edemiyor, yıkanamıyor ve tuvalete gidemiyor. Koğuşunda ki arkadaşları ona yardım etmek zorunda kalıyor. Bu anlamda koğuşta ki mahpuslara da yük oluyor. Bu yüzden en azında tedavi süreci tamamlanana kadar cezasının ertelenmesi hem koğuştaki arkadaşları açısından, hem de kendisi açısından çok daha insani bir davranış olacaktır." 

MA / Zeynep Durgut