İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) talebiyle KONDA Araştırma ve Danışmanlık Şirketi tarafından 68 il ve 383 ilçede 3 bin 285 katılımcıyla yapılan “Türkiye’de Hapishaneler ve Mahpuslar Algı Araştırması”nın sonuçları açıklandı. Derneğin Genel Merkezi’nde yapılan toplantıda konuşan İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, araştırmanın 18-20 Haziran tarihlerinde KONDA Aracılı Paneli’ne dahil olmayı kabul eden 3 bin 285 kişiyle yapıldığını söyledi.   

KÜRT SORUNU ‘VARIM’ DİYOR

Türkdoğan, 6 başlıktan oluşan araştırma sonuçlarına göre gözaltına alınanların 58’ini Türkler, yüzde 35’ini Kürtler, yüzde 7’sini ise Arap ve diğer etnik kökenlerin oluşturduğunu belirtti. Tutuklananların etnik kökenlerine bakıldığında ise yüzde 47’sini Türklerin yüzde 39’unu Kürtlerin oluşturduğunu ifade eden Türkdoğan, “Kürtlerin, Türkiye nüfusunun yüzde 17’sini oluşturduğunu göz önüne aldığımızda daha önce gözaltına alınanların yüzde 35’ini, tutuklananların ise yüzde 39’unu Kürtlerin oluşturması yüksek bir oran olarak dikkat çekiyor. Sadece bu araştırmaya bakıldığında Kürt sorunu ‘ben varım’ diyor" ifadelerini kullandı. 

MAHPUSLARA YÖNELİK MUAMELE

Türkdoğan’ın açıkladığı araştırmanın sonuçlarına ilişkin veriler şöyle: “Toplumun yüzde 25’i genel olarak mahpuslara davranışın ‘kötü veya çok kötü’ olduğunu düşünürken, yüzde 17’si mahpuslara davranışın ‘iyi veya çok iyi’ olduğunu düşünüyor. Toplumun yüzde 23’lük kısmı ise mahpuslara genel davranışın ‘ne iyi ne de kötü’ olduğunu düşünüyor. Toplumun yüzde 36 gibi büyük bir bölümünün ise bu soruya cevap vermediğini görüyoruz. Sadece bu soruya cevap verenleri göz önünde bulundurduğumuzda cevap verenlerin yüzde 39’u genel olarak mahpuslara davranışın ‘kötü veya çok kötü’ olduğunu düşünüyor, yüzde 26’sı ise mahpuslara genel olarak ‘iyi veya çok iyi’ davranıldığı düşüncesine sahip. Mahpuslara genel davranışın ne iyi ne de kötü olduğunu belirtenlerin oranı ise yüzde 35. Gözaltına alınanların yüzde 76’sı, tutuklananların yüzde 60’ı, denetimli serbestlik yaşayanların ise yüzde 54’ü genel olarak mahpuslara davranışın ‘kötü veya çok kötü’ olduğunu düşünürken bu durumlarda kalmayanların ise yüzde 38’i bu düşünceye sahip.

SAĞLIK HİZMETLERİNE ERİŞİM

Mahpuslara yönelik sağlık hizmeti sunumunun iyi mi kötü mü olduğu sorusuna verilen cevaplara bakıldığında toplumun yüzde 20’sinin ‘kötü veya çok kötü’, yüzde 24’ünün ise ‘iyi veya çok iyi’ olarak değerlendirmede bulunduğunu görüyoruz. Bu soruya cevap verenler arasında mahpuslara sunulan sağlık hizmetinin ‘kötü veya çok kötü’ olduğunu düşünenlerin oranı yüzde 32 iken ‘iyi veya çok iyi’ olduğunu düşünenlerin oranı yüzde 37. Mahpuslara sunulan sağlık hizmetini ne iyi ne de kötü olarak yorumlayanların oranı ise yüzde 30. Daha önce gözaltına alınanların yüzde 74’ü, tutuklananların yüzde 57’si, denetimli serbestlik yaşayanların ise yüzde 50’si mahpuslara sunulan sağlık hizmetinin ‘kötü veya çok kötü’ olduğunu belirtirken bu durumlarda kalmayan her 3 kişiden 1’i mahpuslara sunulan sağlık hizmetinin ‘kötü veya çok kötü’ olduğunu ifade ediyor.

HAPİSHANELER REHABİLİTE EDİYOR MU?

Toplum genelinde ‘Hapishaneler insanları iyileştiriyor, rehabilite ediyor’ fikrine genel olarak katılmama eğilimi 5 üzerinden 2,2 olduğunu görüyoruz. ‘Hapishanede hak ihlaline maruz kalan insanlar haklarını arayabiliyor’ düşüncesi de toplum nezdinde genel olarak katılmama eğilimi olan bir düşünce. Toplum genelinde bu fikre 1 ile 5 arasında ortalama 2,56 katılma eğilimi olduğunu görüyoruz. Toplumun en çok katıldığı düşüncenin ise ‘Mahpusların ailelerinin yaşadıkları yere yakın hapishanelere konulması’ olduğunu görüyoruz. Toplumun bu fikre 5 üzerinden ortalama 3,92 katıldığını söyleyebiliriz. ‘Türkiye’de insanlar düşünceleri nedeniyle hapishanelere konuyor’ düşüncesine ise 5 üzerinden ortalama 3,75 bir katılma eğilimi olduğunu görüyoruz. 

TOPLUMUN ADALET SİSTEMİNE BAKIŞI

Yakını tutuklananların yüzde 76’sı adalet sistemine güvenmezken, yakının başına böyle bir olay gelmeyenlerin yüzde 68’i adalet sistemine güvenmiyor. Türkiye’deki adalet sistemine güvenmeyi farklı demografik etkenlere göre incelediğimizde, en çok fark yaratan durumların dindarlık ve hayat tarzı olduğunu görüyoruz. İnanç seviyesi ve muhafazakârlık arttıkça adalet sistemine duyulan güvenin de arttığını söylemek mümkün. Modernlerin sadece yüzde 14’ü adalet sistemine güven duyduğunu belirtirken, bu oran geleneksel muhafazakârlarda yüzde 30, dindar muhafazakârlarda ise yüzde 53. Dindarlık seviyesine göre incelediğimizde ise dinin tüm gereklerini yerine getirenlerin arasında adalet sistemine güvenenlerin oranı yüzde 55 iken, ateistler arasında bu oran sadece yüzde 4. Toplumun birbirine zıt kesimlerinin arasındaki fikir ayrılıklarının bu kadar keskin olması, siyasal ve toplumsal kutuplaşmanın arttığını gösteriyor. 

HAKSIZ YERE HAPİS CEZASI FİKRİ

Toplumun genelinde adalet sistemine karşı oluşan güvensizliğin en önemli sebeplerinden biri de Türkiye’de insanların haksız yere hapishaneye konulduğu fikri. Toplumun yüzde 72’si insanların haksız yere hapishaneye girdiğini düşünüyor. Daha önce bir yakını tutuklanmış olanların yüzde 80’i Türkiye’de insanların haksız yere hapishaneye konulduğu düşünüyor. Yakını tutuklanmayanların arasında ise bu oran yüzde 70.

MAHPUS SAYISINDAKİ ARTIŞ

Görüştüğümüz kişilerin yüzde 79’u özellikle son yıllarda daha fazla insanın tutuklanarak hapishanelere konulduğunu, yüzde 21’i ise böyle bir durum olmadığını söylüyor. Daha önce bir yakını tutuklanmış olan kişilerin yüzde 88’i son yıllarda hapishanelere daha fazla insan konulduğunu düşünürken, daha önce bir yakını tutuklanmayanların arasında bu düşünceye sahip olanların oranı yüzde 77. Genel olarak daha önce bir yakını tutuklanmış olanların daha önce bir yakının başına böyle bir şey gelmeyen kişilere göre Türkiye’deki adalet sistemine ve hukuki süreçlere karşı biraz daha tepkili ve güvensiz olduklarını söyleyebiliriz.

ÇIPLAK ARAMA VE İŞKENCE

Son zamanlarda sık sık dile getirilen ve medyada da oldukça yer bulan çıplak arama konusu genel olarak toplumun belirgin bir fikrinin olmadığı ve net olarak bu durumun yaşanıp yaşanmadığına katılma veya katılmama eğilimi göstermediği bir konu olarak dikkat çekiyor. Bu oran 5 üzerinden 3, 15. Hapishanelerde işkencenin olup olmadığı da tıpkı çıplak arama gibi toplumun çok fazla bilgisi olmayan veya fikir beyan etmekten çekindiği bir konu. Bu oran ise 5 üzerinden 2,89.

EN ÇOK HAKSIZLIĞA UĞRAYAN GRUPLAR

Toplum genelinde en fazla haksızlığa uğradığı düşünülen grupların sırasıyla kadınlar, gazeteciler, siyasi muhalifler, Kürtler ve Aleviler olduğunu görüyoruz. Toplumun yüzde 42’si Türkiye’de en çok haksızlığa uğrayan grup olarak kadınları işaret ediyor. Kadınların ardından yüzde 35 ile ‘gazeteciler’ yüzde 33 ile ise ‘siyasi muhalifler’ geliyor. Görüştüğümüz kişilerin en az haksızlığa uğradıklarını düşündükleri gruplar yüzde 9 oranıyla ‘Sünniler’.

ADALET VE CEZA SİSTEMİNE BAKIŞLARI

Daha önce tutuklanmış olanların hapishanede insanlara kötü muamele yapıldığını düşünme eğilimi daha önce tutuklanmamış olanlara göre daha fazla. Daha önce tutuklanmış olanların, hapishanede kalan insanlara kötü muamele yapıldığı fikrine 1’den 5’e kadar ortalama 3,5 katılma eğiliminde olduğunu görüyoruz, daha önce bu durumu yaşamayanların bu konuya yaklaşımı ise 1’den 5’e kadar ortalama ile 3,0.”

Araştırma sonuçlarını tüm ilgili kurumlara göndereceklerini ifade eden Türkdoğan, araştırmadaki tespitlerin giderilmesi noktasında çalışma yapılmasını talep edeceklerini söyledi.