Koronavirüs salgının en olumsuz etkilediği kentlerin başında gelen İstanbul’da halk tedirginlik içinde yaşıyor. Salgında alınan önlemlerin yetersizliği ve vaka sayılarına ilişkin güvenilirlik kalmadı. 29 Eylül’de Sağlık Bakanlığı Laboratuvar Bilgi Üretim sisteminden alınan bir belgeyi açıklayan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Ankara Milletvekili Murat Emir, belgeye göre 10 Eylül günü yeni hasta sayısının 29 bin 377 olarak kayıtlara geçtiğini kaydetti. Ancak aynı gün Sağlık Bakanlığı resmi açıklamasında vaka sayısının bin 517 olduğunu açıkladı. Bunun üzerine açıklama yapmak zorunda kalan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, test sonucu pozitif olup belirti göstermeyenlerin vaka sayılarına yansıtılmadığını itiraf etmek zorunda kaldı. Önceki gün ise Bilim Kurulu Toplantısı’nın ardından açıklama yapan Koca, İstanbul’da vaka sayısının bir ayda yüzde 50 arttığını belirterek, kısıtlama anlamında bir tedbir düşünülmediğini ifade etti.  

İSTANBUL’DA YÜZDE 50 ARTIŞ

Başta Türk Tabipler Birliği ve il hekim odaları olmak üzere toplumun önemli bir bölümü iktidarın siyasi ve ekonomik sıkışmışlık ortamında koronavirüs sürecinde verileri gizleyerek, süreci başarı öyküsü yazarak siyaseten kullanmaya çalıştığına dikkati çekti. Konuya ilişkin görüştüğümüz kent halkı da sürecin başından beri verileri inandırıcı bulmadıklarını ve önlemlerin yetersiz olduğunu dile getirdi.  

TUHAF ÖNLEMLER!

Ferhat Zankırtlı isimli yurttaş, koronavirüse karşı önlemleri yetersiz bulduğunu ve AKP’nin bu konudaki politikalarını tasvip etmediğini belirterek, “İktidarın koronaya karşı mücadelede samimi bulmuyorum.  Benim okula giden iki çocuğum var. Bazı sınıfları açıyorlar, bazı sınıfları ise açmıyorlar.  Bulaşacaksa ya hepsine bulaşır ya da bulaşmayacaksa hiçbirine bulaşmaz. Yani ya hiçbirini göndermeyeceksiniz ya da hepsini göndereceksiniz. Kafelerde, kahvehanelerde, çay bahçelerinde gidip çay içebilirsin diyorlar ama tavla benzeri oyunları yasaklıyorlar. Bana çok mantıksız geliyor.  Canlı müzik çalan yerlerde gece saat 12:00’den sonra müzik çalmayı yasaklıyorlar. Hani 12'den önce bulaşmıyor da 12'den sonra mı bulaşıyor. Beş yaşındaki bir çocuğun bile aklına yatmayacak bir olay bu. Zaten bu saatten sonra artık her yer sakinleşiyor. Saat 12 öncesi en kalabalık olduğu saatler” diye konuştu.

GERÇEKLER ORTAYA ÇIKINCA…

Zankırtlı, iktidarın gerçek vaka sayılarını gizleyerek sistemlerinin çok iyi çalıştığı izlenimini yaratmaya çalıştığına dikkati çekerek, “Bunu mantıklı görmüyorum. Çünkü verileri gerçek değil. Gerçek vakalar açıklanmıyor. Geçtiğimiz günlerde gerçek veriler ortaya çıktı. Bunun üzerine çıkıp ‘vaka sayısı ile hasta sayısı aynı şey değil’ şeklinde tuhaf açıklamalar yaptılar. Zaten hiç inanmamıştım ama gerçekler ortaya çıkınca haklı olduğumuz da ortaya çıktı. O yüzden iktidarı samimi bulmuyorum açıkçası” diye belirtti.

DEVLET HALKA 2 AY BAKAMADI

Arife Artık isimli yurttaş da açıklanan verilere inanmadığını ve önlemleri yetersiz bulduğunu belirterek, ekonomik kaygılarla önlemlerin gevşetilmesini eleştirdi. Devletin destekleme yapmadığı için sokağa çıkma yasakları döneminde bile insanların çalışmak zorunda oldukları için sokağa çıkmak durumunda kaldığını ifade eden Artık, o dönemde sıkı önlemler alınması halinde bugünkü tablonun ortaya çıkmamış olacağını söyledi.

Artık, sözlerini şöyle sürdürdü: “Devlet bir katkı vermiyor, vermediği için de herkes başının çaresine bakıyor. Yani ölen ölsün, kalan kalsın diyorlar. Devlet bunun altından kalkamadı yani. Halkına 2-3 ay bakamadı, bakamayınca herkes mecbur eski hayatını devam ettirdi. Biz hayatımız boyunca vergi ödüyoruz. Ama onlara sormak lazım. Biz vergilerimizi ödüyoruz ama nereye gidiyor bu para.”

SAĞLIK BAKANININ AÇIKLAMASINA TEPKİ

Yasin İlim isimli yurttaş da açıklanan verileri sürecin başından beri gerçekçi bulmadığına vurgu yaparak, “Açıklanan verilere güvenmiyorum açıkçası. Açıklanan vaka sayılarına göre ölüm sayıları bence çok şaibeli. Öte yandan vaka sayısı bin iken yüz gösteriyorlar. Açıkçası çok garibime gidiyor. Ama gerçek verilerin açıklanmadığı ortaya çıktı. Bunun üzerine pozitif olup belirti göstermeyenleri açıklamadıklarını söylediler. Zaten pozitif, daha ne olabilir ki. Sonuçta pozitif ise bir tedaviye girmesi gerekir. Bu insanlar bulaştırıcı özelliğe sahip. Ama onları saymıyorlar“ diye tepki gösterdi.

ÖNLEMLERİN KALDIRILMASI REHAVETE YOL AÇTI

İlim, şöyle devam etti: “Geçen gün koronavirüs testi yaptırmaya gittim. Taksilerin yolcu sınırlaması var.  Biz 3 kişi gitmiştik, taksiye almadılar. Ama minibüsler, metrolar tıklım tıklım dolu. İnsanlara maske takın diyorlar ama bunun ötesinde ciddi hiçbir önlem yok. Okulları kademeli olarak açmaya başladılar ama okulda virüs bulaşmayacak mı? Bence okulların açılmaması gerekiyor. Ciddi tedbirlerin alınması gerekiyor. Ciddi derecede riskli bir hastalık. Yani önceki önlemlerin geri gelmesi gerekiyor. Daha çok kısıtlama getirilmeli. Önlemler kaldırılınca insanlar da bu iş bitti algısına kapıldı ve rehavet ortamında vaka sayılarında patlama yaşandı.” 

ÖNLEMLER KALDIRILDI

Utku Özdemir ise, hem alınan önlemleri yeterli bulmadığını hem de açıklanan verileri hiçbir zaman inandırıcı bulmadığını belirtti. Özdemir, yaz ayı ile birlikte normalleşme adı altında önlemlerin kaldırılmasının durumu daha kötüye götürdüğünü vurgulayarak, şunları söyledi: “En başından beri verilerde oynama olduğu apaçık belliydi. Ben hiç inandırıcı bulmadı. Halktan hep bir şeyleri gizlediler. Ama genel olarak halk da bunun farkındaydı. Bir ara bazı önlemler alındı ve belli ölçüde başarı da sağlandı fakat araya yazın girmesiyle beraber her şey çok esnedi. Önlemler sıfıra indirildi diyebilirim. Bu esnemenin en önemli sebebinin ekonomi olduğunu düşünüyorum. Esnaflar, işçiler, turizm sektörü çok olumsuz etkilendi. Devlet destekleme yapmak yerine önlemleri kaldırdı. Sonuçta bugünkü kötü tablo ortaya çıktı.”

Özdemir, koronavirüs verilerine ilişkin gerçek bilgilerin ortaya çıkmasından sonra Sağlık Bakanı tarafından yapılan açıklamaya tepki göstererek, verilerin gizlenmesinin halkı aldatmak olduğuna söyledi.

 Mezopotamya Ajansı / İdris Sayılğan