Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Ebru Günay, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Genel Merkezi’nde gerçekleştirdiği haftalık basın toplantısında, güncel gelişmeleri değerlendirdi. 

11 EYLÜL SALDIRISI

11 Eylül 2001 yılında ABD’de gerçekleşen ve El Kaide’nin üstlendiği 3 binden fazla insanın hayatını kaybettiği, 6 bin kişinin yaralandığı saldırının yıl dönümüne değinen Günay, saldırının ardından ABD’nin Afganistan ve Irak olmak üzere giriştiği savaşlarda yüzbinlerce insanın ölümüne, milyonlarca insanın yaralanmasına, göç etmesine neden olduğunu hatırlattı. Irkçılığın, milliyetçiliğin ve güvenlikçi politikaların yerküreyi yaşanmaz hale getirdiğini ifade eden Günay, “11 Eylül’de ikiz kulelere saldıran zihniyetin de, Irak ve Afganistan’a savaş açan zihniyetin de bugün Libya’da, Suriye’de, Akdeniz’de halklara savaş açan zihniyetin de birbirinden farkı yok. Umut halkların bu savaş ve ölüm siyasetine karşı küresel ölçekte geliştirdiği direniştir, barışçıl bir dünya yaratma özlemidir. Bu özlem, IŞİD’e karşı Kobanê’de ortaya çıkan destansı direniş, bu direniş etrafında şekillenen enternasyonalist dayanışma ve Rojava devrimidir. 11 Eylül saldırılarının yıldönümü vesilesiyle o günden bugüne egemenlerin dayattığı savaşlarda hayatını kaybeden bütün dünya vatandaşlarını saygıyla, minnetle anıyoruz” dedi. 

‘DARBE AKP İLE DEVAM EDİYOR’

Yarın 12 Eylül 1980 askeri darbesinin yıldönümü olduğunu anımsatan Günay, darbenin halklara bedelinin çok ağır olduğunu vurguladı. Darbeyle beraber 650 bin kişinin gözaltına alındığını, 14 bin kişinin yurttaşlıktan çıkarıldığını, 517 kişiye ise idam cezası verildiğini, 171 kişinin işkenceden öldüğünü, yüzbinlerce insana akıl almaz işkencelerle cezaevlerinden ölüme terk edildiği ifade eden Günay, 12 Eylül darbe zihniyetinin AKP ile devam ettiğini söyledi. Günay, “Halk iradesini gasp eden bu karanlık zihniyet, maalesef bugün de varlığını sürdürüyor. AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın ‘Tarihimizde kara bir leke’ ve ‘hesaplaşacağız’ dediği 12 Eylül karanlığının uygulamalarının tamamını AKP ve Erdoğan, bir miras gibi devraldı. Kendi iktidarını darbe Anayasasından ve kurumlarından aldığı güçle sürdüren AKP, bugün devletin dehlizlerindeki karanlık yapılarla ittifak yaparak bu darbeci zihniyeti derinleştiriyor. İktidar bu darbeci zihniyetten besleniyor biz de bu darbeci zihniyete karşı direniyoruz . Birileri 40 yıldır bu darbeci zihniyetten beslenirken, onun üzerinden iktidar devşirirken, biz ve dayandığımız siyasi geleneklerin tamamı 12 Eylül 1980’den beri bu darbeye karşı dik durmanın, direnmenin ve onunla mücadele etmenin gururunu yaşıyoruz. Elbette topluma karşı işlenen bu darbe suçunun hesabı er ya da geç sorulacaktır. Ne dün yapılan kanlı darbe ne bugün yapılan irade gaspları ve siyasi darbeler hesapsız kalmayacaktır” dedi. 

‘DARBENİN NEDENİ KÜRT SORUNU’

“Darbeci zihniyet Kürt sorunundaki çözümsüzlüğün en temel sebebidir” diyen Günay, saldırı ve çözümsüzlük politikalarına karşı direnen, çözüm yolu gösteren, halklara umut olan tek güç olduklarını ifadem etti. Günay, “Kürtlere dair söz kurulurken, kangrenleştirilmiş Kürt sorununa dair fikir belirtirken dar-tıkayıcı değil; meseleyi daha geniş ve daha bütünlüklü ele alınması gerektiğini ifade ediyoruz” dedi. 

‘KÜRTLERE KARŞI SAVAŞ KARARI ALINDI’

Gelinen aşamada Kürtlere karşı geliştirilen devletlerarası bölgesel ittifaklarda çözümsüzlük politikaların devam ettiğini dile getiren  Günay, son günlerde Türkiye ve İran arasında yapılan anlaşmaya işaret etti. Günay, “İran ile Türkiye arasında gerçekleştirilen Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi 6. Toplantısında da savaş kararı alındı. Bu toplantıda açıklanan kararlar devletlerarası bölgesel çözümsüzlük politikaların yeni bir belgesidir. Irak, İran ve Türkiye arasında Kürtlerin temel haklarını gasp etmek, onların kendini yönetmesinin önüne geçmek amacıyla yapılan bu işbirliği sadece bugün değil dün de yapılıyordu. Bu devletlerin mücadele ettiği özneler değişse de, aralarındaki ittifak ve bu ittifakın ‘Kürt karşıtı’ mantığı hiç değişmiyor. Kürt karşıtı ittifak Kürtleri karşı karşıya getirmeyi amaçlıyor: Kürt güçler duyarlı olmalıdır. Bu devletler kendi aralarında Kürt karşıtı ittifakı derinleştirirken, mümkünse Kürtleri de karşı karşıya getirmeyi, Kürt karşıtı ittifaka Kürtlerin bir kesimini de dahil etmeyi amaçlıyor. Bu nedenle HDP olarak, derdi Kürt halkının hak ve özgürlükleri olan bütün Kürt güçlerine bu konuda daha duyarlı olmaları çağrısı yapıyoruz. Tarih Kürtlere ulusal birliği dayatırken, devletlerarası bu politikaya alet olacak hiçbir gücü de af etmeyecektir” ifadelerini kullandı.

‘KÜRTLER TARİHİ ROLÜNÜ OYNAMALI’

Geçtiğimiz hafta Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Neçirvan Barzani’nin Ankara ziyaretini de değerlendiren Günay, “Kürdistan Yönetimi, Kürtler arası ilişkileri bozacak tutuma alet olmamalıdır, çözüm rolünü oymalıdır” uyarısında bulundu. Günay, konuşmasına şöyle devam etti: “Ziyareti yakından takip ettik. Elbette Kürdistan Bölgesel Yönetiminin bütün diplomatik kanalları sonuna kullanmasını, her kesimle ilişkilerini geliştirmesini sonuna kadar destekliyoruz. Fakat Rojava’da, Güney’de Kürtler arası ilişkileri baltalamaya çalışan her türlü girişime karşı Bölgesel Kürt Yönetimini uyarmayı ve bu politikalara alet olunmamasını talep etmeyi de görev biliyoruz. Beklentimiz, Bölgesel Kürt Yönetiminin diplomatik ilişkilerinde çözümden yana rol oynamasıdır, Kürtler arası birliği bozan yaklaşımlara tavır almasıdır. Daha önce de defalarca tekrarladık, Bölgesel Kürt Yönetimi Kürt sorunun çözümü konusunda tarihi rolünü oynayabilir, Kürtler arası birliği geliştirebilir” diye konuştu. 

TECRİT SAVAŞI DERİNLEŞTİRİYOR

Hükümet tarafından geliştirilen tecrit sistemine değinen Günay, tecrit sisteminin derinleştikçe savaşların ve kirli ittifakların da derinleştiği ifade etti. Günay, şöyle devam etti: “Bizim söylediğimiz şey çok açıktır: Kürt sorunu diyalog yoluyla, demokratik, eşitlikçi ve adil bir şekilde çözülmedikçe, ülkede darbe mekaniği ve kirli ittifaklar derinleşiyor, toplumu esir alıyor. Kürt sorununun çözümsüz bırakılmasının ülkede faşizmin kurumsallaşmasına zemin hazırladığı, ekonomik kaynakları tamamen savaşa, çatışmaya aktarması hasebiyle de tam bir ekonomik çöküntü ortaya çıkardığını hepimiz görüyoruz. Bu çözümsüzlükte ısrar etmek, ülkenin geleceğini ipotek altına alma dışında bir işe maalesef yaramıyor. Tüm bu savaş ve operasyon kararlarının altında yatan ve adı anılmayan sebeplerin başında ise derinleştirilen tecrit politikaları geliyor. Tecrit derinleştikçe savaşlar derinleşiyor. Kirli ittifaklar büyüyor.” 

‘BARIŞA ÇAĞRI DEKLASRASYONU’NA İNANIYORUZ

31 Ağustos’ta partisinin açıkladığı “Barışa Çağrı Deklarasyonu”nun, sadece kendilerinin değil çözüm isteyen herkes için dikkate alınması gerektiğini belirten Günay, Gandhi’nin “barışa giden bir yol yoktur, barışın kendisi yoldur” sözlerini hatırlattı. Günay, devamla “Biz bu yola inanıyoruz. Amacımız da nihai olarak bu yolun kendisi olmaktır. Gençlerin kaçırılma görüntüleri hukuk dışı, ahlakdışı konseptin belgesidir. AKP bizim bu barış politikamıza sadece diplomatik alanda değil hayatın her alanında saldırı politikalarıyla cevap veriyor. Bu dönemde en fazla hedef alınan HDP’li kadınlar ve gençler oldu. En son İstanbul’da farklı tarihlerde 3 Gençlik meclisi üyemiz kaçırıldı, Ağrı’da ifade için emniyete çağrılan gençlik meclisi üyemize ajanlık dayatmasında bulunuldu. Yine Gençlik Meclisi ve aynı zaman Parti Meclisi üyemiz olan Büşra Kuyun, Van’da kendilerini kolluk olarak tanıtan kişilerce daha önce kaçırılmıştı. Lider Polat’ın kaçırılmasının görüntüleri ortaya çıktı. Bu görüntüler nasıl, hukuk dışı, ahlakdışı bir saldırı konseptinin devrede olduğunu gösteriyor. 

EMNİYET İÇİERİSİNDE KARANLIK ODAKLAR

Ortaya çıkan görüntülerden ve gençlik meclisi üyelerimizin beyanlarından da anlaşıldığı üzere, gündüz ortasında bu denli pervasız bir uygulamayı yapabilecek cesareti, kimler, nereden buluyor? Hakimler ve savcılar bu uygulamalara dair bir soruşturma başlatacak mı? Bu soruların cevabını bekliyoruz. Çünkü bu yapılanlar Muz Cumhuriyetinde dahi görülmeyecek kadar hadsiz ve gayri ahlaki uygulamalardır. Kaçırılan gençlik meclisi üyelerimize uygulanan şiddetin boyutundan ve gençlerimize söylenenlerden anlıyoruz ki, Emniyet içerisinde bu tür uygulamalar için görevlendirilmiş paramiliter ve jitemvari yapılanmalar oluşturulmuş. Hukuk normlarının uygulandığı bir ülkede, bunları yapanlar hakkında, hem idari hem de adli süreçlerin başlatılması gerekir. Biliyoruz ki bu tür uygulamaları yapanların güvendikleri ve kendileri için referans aldıkları bir ‘ağabeyleri’ var. Bunu çekinmeden açıkça söylüyorlar zaten. Gençliğin dinamizmi ve enerjisinin sizi korkuttuğunu biliyoruz ve evet korkmakta da çok haklısınız. Çünkü gençliğin size çok net bir mesajı var: ‘iktidarınızı ve faşist zihniyetinizi tarihin çöp sepetine göndermek için seçimi bekliyoruz!’ Bunu unutmayın” dedi.   

‘GÖZALTILAR SERBEST BIRAKILSIN’

Ezilenlerin Sosyalist Partisi’ne (ESP) yapılan operasyonları siyasi soykırım olarak değerlendiren Günay, “Bu operasyonları gerçekleştirenlere dönüp bir tarihimize bakmalarını öneriyoruz” sözleriyle gözaltına alınanların serbest bırakılmasını istedi. Günay, şöyle konuştu: “Şimdiye dek yöneticilerine ve üyelerine dönük katliam, gözaltı ve tutuklama operasyonları, polis zoru ile kaçırmalar, işkenceler, faşist saldırılar düzenlenen ESP hiç boyun eğmiş mi? Bir baksınlar. Hayır, yanılan ve yenilen hep bu operasyonları planlayanlar oldu yine öyle olacak. Biz halkların ortak mücadelesini ve Kürt Siyasi Hareketi ile Türkiye Devrimci Hareketi’nin birliğini büyüterek, dayanışma ile bu saldırıları boşa düşüreceğiz. Bir kez daha uyarıyoruz gözaltındaki sosyalistleri derhal serbest bırakın, siyasi soykırım operasyonlarını sonlandırın.” 

‘DEMİRTAŞ’IN PARTİSİ HDP’DİR’

HDP'nin tutuklu eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın yeni parti kuracağı şeklinde çıkan haberlere cevap veren Günay, bu tür girişimlerin bilinçli bir şekilde dile getirdiklerini aktararak şunları söyledi: “Demirtaş’ın partisi HDP’dir. İktidar yandaşları kalkmış ‘Demirtaş yeni parti kuracak’ yalanına sarıldılar… Şimdi buradan bu iftiranın sahiplerine sesleniyoruz; ‘Sevgili Selahattin Demirtaş’ın partisi HDP’dir ve bu partinin Eş Genel başkanı iken sizler mafya hukukuyla onu zindana attınız. Yetmedi, tahliye kararına rağmen Reisinizin talimatıyla ‘karşı hamle’ yaparak tekrar tutuklattınız. Hiç uzatmadan diyoruz ki; Biraz ahlaklı olun, biraz vicdanlı olun ve kendinize başka yalanlar ve senaryolar bulun” 

İKTİDAR SALGININ KONTROLÜNE GİRDİ

İktidarın salgına dönük politikalarında halk sağlığının önemsenmediğini, üzerinin örtüldüğünü ve algı operasyonlarıyla sorunları yönetmeye çalıştığını da sözlerine ekleyen Günay, iktidarın salgının kontrolüne girdiğini söyledi. Günay, şunları dile getirdi: “Salgın neredeyse toplumu kırıp geçti, iktidar sözcüleri hala çıkıp utanmadan sıkılmadan ‘salgın kontrolümüz’ altında diyorlar? Yalan söylüyorlar, bu iktidar anlayışı salgını kontrol edebilmiş değil, aksine toplumu salgının pençesine atarak salgının kontrolüne girmiştir. İktidar pandemi ile ilgili şeffaf bilgi vermediğini itiraf ediyor. Muhalefetin, sivil toplum örgütlerinin ‘şeffaf bilgi vermiyorsunuz, yalan yanlış bilgi veriyorsunuz’ iddialarını da zaten yalanlamıyorlar. Hayır ben doğru ve gerçek bilgi veriyorum demiyor. Yani sürece dair şeffaf bilgi vermediğini kabul ediyor, itiraf ediyor. İktidardan beklentimiz yok, tedbirlerimizi kendimiz alacağız.” 

İŞSİZLİK BİR YILDA İKİ MİLYON İŞSİZ YARATTI 

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) işsizlik verilerinde 0,4 puanlık artış ile yüzde 13,4 seviyesine ulaştığını belirten Günay, sözlerini şöyle tamamladı: “Türkiye’de işsizlik yüzde 30 seviyelerinde, AKP bir yılda 2 milyon işsiz yarattı. Her dört kişiden biri, her iki gençten ve kadından biri işsizdir. İktidar ülke ekonomisinin önündeki en büyük tehdittir. Bu ay itibariyle 2 milyon 134 bin istihdam kaybı var. Bu istihdam kaybı AKP-MHP ittifakının ekonomiyi iflasa götürmesinin sonucudur. Genç nüfusta işsizlik oranı yüzde 26,1, istihdam oranı yüzde 28,2’dir. Sadece bir yılda 2 milyon işsiz yaratan AKP-MHP ittifakı Türkiye ekonomisinin önündeki en büyük tehdittir. Açlık ve yoksulluktan kurtulmanın tek yolu bu iktidardan kurtulmaktır. 

'YETER ARTIK'

Açlık ve yoksulluktan kurtulmanın tek yolu AKP-MHP ittifakından kurtulmaktır. HDP ile birlikte Üçüncü Yol Ekonomisini, eşitlik ve adaletli paylaşımı içeren halklar ekonomisini kurmak tek kurtuluş yoludur. İşsizlik, yoksulluk, açlığa dur demek için AKP-MHP ittifakına yeter artık diyoruz. Bizler, bir arada mutluluk ve adalet içinde yaşama yolunun, lokmalarımızı paylaşmaktan, ekmeğimizi adil bölmekten, parasız bir yaşamı inşa etmekten geçtiğini biliyoruz. Bir hayalimiz var ve bu hayali gerçekleştirmeye her geçen gün yaklaşıyoruz. Yolumuz zor ama gidecek kudretimiz var. Üçüncü yol ekonomisini özgür ve mutlu geleceği kurmak adına hayata geçirecek cesaretimi ve umudumuz da var.”