Dersim’de 5 Ocak 2020 tarihinden bu yana kendisinden haber alınmayan Gülistan Doku’nun bulunmasına dair tek bir adım atılmış değil. İktidar her ne kadar “Munzur’da arama yaptık” söylemlerini kullansa da yapılan arama çalışmalarında Gülistan’ın naaşına dahi ulaşılamadı. Gülistan’ın ailesinin Munzur önünde ısrarlı bekleyişine rağmen Gülistan’a dönük arama çalışmaları sonuçsuz kaldı. Gülistan’ın bulunması için Dersim Adliyesi önünde “Adalet Nöbeti” tutan aileye dönük gözaltı, şiddet durdurak bilmezken, aile iktidarın bütün saldırılarına rağmen Gülistan’ın bulunması için mücadelelerini Ankara’ya taşıdı.

Adalet arayışına polis şiddeti

Meclis’te bulunan partilere açık mektup yazan aile Gülistan’ın bulunması için mecliste bir komisyon kurulması talebinde bulundu. Geçtiğimiz günlerde Ankara’ya gelerek mecliste siyasi partilerle temaslarını bitiren aile ardından Adalet Bakanlığı ile görüşmek için Adalet Bakanlığı binası önünde nöbetine devam etti. Soğuğa rağmen Adalet Bakanlığı önünde bekleyen aileye Adalet Bakanı’nın “müsait olmadığı” gerekçesiyle görüştürülmedi. İki yıldır Adalet Bakanlığı ile görüşme taleplerinin olduğunu belirten aile Adalet Bakanlığı ile görüşmeden bir yere gitmeyeceklerinde ne kadar ısrarlı davransa da polisler aileyi yerlerde sürükleyerek gözaltına aldı. Adalet Bakanlığı ile görüşme ısrarından vazgeçmeyen aile Adalet Bakanlığı önüne gitme girişimlerinde bulunsa dahi her defasında polisin şiddetiyle yüz yüze kaldı.

İki yıldır “Gülistan Doku Nerede?” sorusunu soran Gülistan Doku’nun annesi Bedriye Doku adalet arayışlarını Jinnews'e konuştu.

Başsavcıdan aileye: Yapacak bir şeyim yok

Diyarbakır’ın Ergani’ye bağlı Çaylıdere (Sincik) köyünde doğan Bedriye Doku(60), aynı köyden Halit Doku ile evlenir. Bedriye, ev emekçisi bir kadın. 7 çocuğu olan Bedriye’nin en küçük çocuğu ise Gülistan Doku. Gülistan’ı her nöbetinde binbir zorlukla okuttuğunu dile getiren Bedriye konuşmasına şöyle devam ediyor: “Bu kış yaklaşık 40 gün boyunca Dersim’de karda, kışta nöbet tuttum. Sabah gidiyor akşam dönüyordum. Adalet Bakanı ile görüşebilmek için o karda, kışta ve hastalıklarıma rağmen nöbet tuttum. Başsavcıyla görüştüğümde, ‘Yapabileceğimiz bir şey yok. Adalet Bakanı görüşmek istediğinizi biliyor. Günde bir defa gazetelerde çıkıyorsunuz. Burada olduğunuzu biliyor’ dedi.”

‘Saniye saniye ölüyorum’

Ankara’ya adalet için geldiklerini ifade eden Bedriye, bütün siyasi partilerle görüştüklerini, Adalet Bakanlığı ile yarım saat görüşmek istediklerini kaydetti. Bedriye, “Randevu alınması gerektiği söylendi. Biz de randevu almalarını söyledik. Randevu alındığını söylediler. Biz de bunun üzerine Adalet Bakanlığının önüne gittik. Orada polisler bizi yerlerde sürükleyerek zorla bir araca bindirdi. Benim parmağım demirliklere sıkıştı, ceketim yırtıldı. Bizi zorla araca bindirdiklerinde kadın bir polis, ‘Bakın burada kamera yok’ dedi. Ben de ‘Bizi öldürün o halde’ dedim. Zaten gün be gün saniye saniye ölüyorum. Kızım yok. Bizi öldürün biz de kurtulalım. Adımımızı atmamıza izin vermiyorlar. Her yerde polis var. Kadınlar başından beri yanımdaydı, en büyük destekçilerimdi. Kadınlar bizimle çok ilgilendiler. Ankara’da da bizimle ilgilendiler” diye belirtti.

‘Sanki Gülistan’ı hiç dünyaya getirmemişim gibi’

“Allah şahidimdir ki 2 yıldır ekmekle gözyaşını birlikte yiyorum” diyerek sözlerine kaldığı yerden devam eden Bedriye, “Başımı yastığa koyduğumda uyuyamıyorum. ‘Kızımın başına ne geldi? Küçüğümün başına ne geldi?’ diye düşünüyorum. Keşke bir kuş olsaydım da Dersim dağlarında gezseydim, kızımı arasaydım. Ne geldi başına? Kaçırdılar mı seni, başka devletlere mi sattılar? Sanki buhar olup uçtu, kuş olup uçtu. Her yerde mobese var ve Dersim küçük bir yer. Her yerde polis var. Her kişiye bir polis düşüyor. Tüm mobeseleri silmişler. Sadece bir mobese bırakmışlar. Sizin de bildiğiniz gibi o araca binmiş ve sonrası yok. Sanki Gülistan’ı dünyaya hiç getirmedim. Sanki Dersim’e okul okumaya gitmemiş, Gülistan hiç olmamış gibi… Hayat bize zindan oldu, zehir oldu. Yemek yiyoruz ‘Gülistan’ diyoruz. Kalkıyoruz ‘Gülistan’, attığımız her adımda Gülistan… Telefonum her çaldığında Gülistan sanıyorum. Hayat bize zehir oldu” ifadelerini kullandı.

‘Kimseyle konuşmamıza izin vermiyorlardı’

Devletten hiçbir şey istemediklerini dile getiren Bedriye, Munzur’da 7 ay boyunca Gülistan için beklediğini söyledi. Dersim’de valiliğin kendilerini bir öğretmen evine yerleştirdiklerini ve basından dahi uzak tutulduklarına dikkat çeken Bedriye, “Kimseyle konuşmamıza izin vermiyorlardı. Vali Tuncay Soner, ‘2 kızım var. Kızlarımın başı üzerine söz veriyorum ki Gülistan’ı bulacağım’ dedi. Kızlarının üzerine yemin ettin ama neden Gülistan’ın cenazesini vermedin bize? Kızımın montu, botu, çantası, telefonu vardı. Madem kızım intihar etti neden hiçbirine ulaşamadık? Gülistan’ı aramaya başladıklarında barajdan 6-7 cenaze çıktı. Peki neden Gülistan çıkmadı? Arama ekininde yer alanlar bana ‘Teyze kızın burada yok. Kızın burada olsaydı neden çıkarmayalım’ diyordu. Baş şüpheli ortada. Ancak 24 saat gözaltına alınmadı. Telefonuna, bilgisayarına el konulmadı, incelenmedi. Aracı o gün çamurda kalmıştı ama arama yapmadılar. 3 gün sonra ifadelerini aldılar. Ancak ifadeleri çelişkilerle doluydu. Bunların tamamı ciddi şüphe doğuruyor. O çocuğu 24 saat gözaltına alsalar, telefonu ve bilgisayarına el koyup inceleselerdi kızım 24 saatte çıkacaktı” sözlerini kullandı.

‘Gülistan’ın yaşadığına dair umudum yok’

Gülistan’ın çok merhametli biri olduğunu ifade eden Bedriye, Gülistan’ın 2 yıl dershaneye gittiğini, 4 yıl Eğil’de okuduğunu, 1 buçuk yılda Dersim’de kaldığını belirtti. ”Allah kimseyi kötü insanlarla karşılaştırmasın” diyen Bedriye, “Gülistan’ı kandırdılar mı, ne yaptılar, kayıp mı ettiler? Sorumluları sadece polisler değil, polis ve vali birlikte çalışıyor. Polis tek olsaydı çoktan çıkardı. Her yerde Gülistan’ın sesinin yükselmesini istiyorum. Gülistan’a ulaşmak istiyorum. Artık yaşadığına dair umudum yok ama fatiha okumak istiyorum, bir mezarı olsun istiyorum. 2 yılı bitti, 3’ncü yılına giriyor artık. Allah kimseye bu acıyı vermesin. Gülistan öğretmenlik kazanmıştı. Ataması gelecek rahatlayacağız diyordum. Anne ve babaların tek isteği çocuklarının iyi yerlerde olması. Ama Gülistan kaybolduktan sonra hayat bize zehir, zindan oldu” şeklinde konuştu.

‘Yaşadığım müddetçe adalet arayışımdan vazgeçmeyeceğim’

Tüm dünyayı Gülistan’ın saçına değişmeyeceğini ifade eden Bedriye son olarak şunları kaydetti: “Bana dünya değil Gülistan lazım. Gülistan’ın başına bu olay geldiğinde acaba kimden yardım istedi, kimden medet umdu? Kim gitti Gülistan’ın imdadına? Allah hakkımızı bırakmasın. Gülistan’a bunu yapanların vicdanını rahat bırakma. Günyüzü görmesin, rahat uyuyamasınlar. Yaşadığım müddetçe, nefes aldığım müddetçe adalet arayışımdan vazgeçmeyeceğim. Mücadelemi sürdüreceğim.  Sadece Gülistan’ı değil Aygül ve Bahar’ı da okuttum. Okuma ve yazmam olmadığı için çok zorlanıyorum bir yere giderken. Benim yaşadığımı onlar yaşamasın diye okuttum kızlarımı. Gülistan’ın yeri farklıydı bende. En küçüğüydü o. 8 Mart’ta da ‘Gülistan’ın sesine ses olun, Gülistanlar kaybolmasın, sesleri düşmesin’ diyeceğim. Gülistan’ın başına ne geldiyse hep birlikte öğrenelim. Çok merak ediyorum ne oldu Gülistan’a? Bizimle olan bütün insanlara sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.”