Gezi Parkı eylemleri nedeniyle 2017’den bu yana tutuklu bulunan iş insanı Osman Kavala'nın da aralarında bulunduğu 16 hak ve hukuk savunucusu ile Beşiktaş taraftar grubu çArşı’nın 35 üyesinin yargılandığı davanın 3'üncü duruşması başladı. Çağlayan’da  bulunan 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşma, yargılananlar, avukatları ve izleyicilerin katılımı göz önünde bulundurularak 27’inci Ağır Ceza Mahkemesi salonuna alındı. 

DURUŞMAYA BİRÇOK KİŞİ KATILDI

Duruşmaya Gezi Parkı eylemine katıldıkları için yargılanan birçok kişinin yanı sıra Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekili Züleyha Gülüm, CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, CHP İstanbul milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu ve Ali Şeker, CHP İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, Türk Tabipler Birliği (TTB) Başkanı Şebnem Korur Fincancı, eylemler sırasında Okmeydanı’nda polisin attığı gaz fişeği sonucu yaşamını yitiren Berkin Elvan’ın Annesi Gülsüm Elvan ile uluslararası sivil toplum örgütü ve konsolosluk temsilcisi çok sayıda kişi katıldı. 

‘BİR  ÇETE FAALİYETİDİR’

İş insanı Osman Kavala, önceki duruşmada olduğu gibi bu duruşmaya da katılmadı. Kimlik tespitiyle başlayan duruşmada söz alan Can Atalay,  savunma yapmak yerine Gezi’yi anlatacağını söyledi. Beraat kararı verilmiş bir dosya hakkında söz aldığına dikkati çeken Atalay, “Bu yargılama neden hala sürüyor” diye sordu. Yargılamanın bir çete faaliyetinin ürünü olduğunu söyleyen Atalay, “İddianame, Gezi’yi karalamaya çalışan siyasi iktidarın tarih tezidir. Hukuki değil, siyasi bir metindir. Savcılık ve temsil ettiği güçler, şunu çok iyi bilsin; Gezi’yi karalayamazsınız. Siyasi iktidar savcılık üzerinden yurttaşına parmak salıyor” dedi. 

‘ASIL SİZ TESLİM OLUN’ 

Gezi Parkı eylemlerinin uluslararası komplo olarak gösterilemeye çalışıldığını kaydeden Atalay, “Gezi’yi ve fikrini teslim almaya çalışıyorlar. Siyasi iktidar ve temsilcileri bize ‘teslim’ olun diyor. Biz teslim olmayacağız. Asıl siz teslim olun. Savcılığın temsil ettiği güçler, su gibi beyaz olan, duru olan Gezi direnişimizi tarih karşısında karalamaya çalışıyor. Ve her gün siyasi iktidarın bu ülkede sıradan insanlara salladığı parmağın aynısını yapıyor savcılık” diye konuştu. 

SAVCI FONLANIYOR

Sokaklarda milyonlarca insanın anayasal haklarını kullandığını belirten Atalay, “Gezi ve insanları fon kullanımı ile suçlamak hiçbir kişinin ya da kurumun haddi değildir. Biz, yahut tek bir Gezici, bir tek kör kuruş ile dahi ilişkilendirilemezken, bu iddianameyi yazan savcının meslek içi eğitim seminerleri Avrupa Birliği tarafından fonlanmaktadır” diye kaydetti. 

TÜRKİYE İTİRAZ ETTİ

Kimsenin tebaası olmadıklarını ve kimsenin dudağından çıkan söze bakmadıklarını kaydeden Atalay, şunları söyledi: “Siyasi iktidar, bu meydanı kendi kamu yararına aykırı kamusal tahayyülüne uygun ‘tasarlamaya’ çalıştığı için itiraz buradan doğmuştur. Bir ağaca sarıldığı için dövülen gencin neden milyonları bir araya getirdiğini anlayamazsınız. Türkiye'nin her yerinde insanlar buna itiraz ediyor. Bunların tümüne aykırı olarak parka bir gece vakti, çökülmesine de itiraz etmiştir.”  

HEP BİRLİKTE KAZANACAĞIZ

İddianameyi “yamalı yalan bohçası” olarak değerlendiren Atalay, bunun siyasi iktidarın tezi olduğunu ve başarısızlığa mahkum olacağını söyledi. Atalay, “Gezi, insanın kendi kaderini eline alma iradesi, kararlılığıdır. Gezi, bu memleketin, bu toprakların, Ortadoğu'nun karanlıktan çıkacağının somut işaretidir. Gezi, eşitlik, özgürlük ve adalet imkanıdır, umududur. Biz haklıyız, biz kazanacağız. Hep birlikte mücadele edecek, hep birlikte kazanacağız” dedi. 

GEZİ DİRENİŞİ MİLYONLARDIR

Daha sonra söz alan Tayfun Kahraman, eylemlerinin gençlerin parkına, ağacına, kuşuna sahip çıkması olduğunu ifade ederek, “Ben o gün gördüğüm şiddeti hayatımın başka yerinde yaşamadım. Hiçbir güç, para, otorite 80 ilde insanların sokağa çıkıp, insanların haklı haykırışlarını söylemesini organize edemez. Gezi direnişi sadece bizler değiliz, milyonlardır. Siyasi iktidarın kışkırtıcı diliyle beraber tansiyonun yükselmesiyle kendiliğinden başlayan hareketin organize olduğunu söyleyemezsiniz” diye belirtti. 

YÜZÜ AYDINLIKTIR

Protestonun merkezine yerleşen sadece anayasal hak talepleri olduğunu söyleyen Kahraman, “Polis şiddeti ile arkasında birikmiş itirazlarıyla birlikte insanların sokağa çıkmasıdır. Burada tarih yeniden yazılmaya çalışılıyor, ama biz anlatmaya devam edeceğiz. Gezi'nin yüzü aydınlıktır, karartamazsınız” şeklinde konuştu. 

BİR OYUNUN FİGÜRANLARI GİBİYİZ

2015'ten beri yargılandıklarını anımsatan Mücella Yapıcı ise, iddianameyi  “saçma sapan” olarak tanımladı. Mahkeme ve heyetlerin sürekli değiştiğini söyleyen Yapıcı, “Şöyle bir kanıya vardım: Sanki sizlerle birlikte sahneye konmuş, sonu beli bir oyunun figüranları gibiyiz. Sizin meslek alanınızda yanlış uygulama varsa idareleri uyarmakla yükümlüsünüz der anayasa. Biz mesleki görevimize, kurumsal görevimize uygun davrandık. Mesleğimizin evrensel ilkelerine, kentin ve kamuoyunun yararına uygun davranıyoruz. Diplomaları alırken böyle yemin ettik” dedi. 

GÖZÜ ÖNÜNDE OLDU

Ülkedeki yoksulluğa ve yaşanan faili meçhullere işaret eden Yapıcı, bunların araştırılmadığını ve suçluların ortaya çıkarılmadığını, ancak Gezi eylemlerine katılanların suçlandığını kaydetti. Yapıcı, “Beni ve arkadaşlarımı mesleğimin gereğini uygulamış olmaktan dolayı nasıl defalarca idamla yargılarsınız? Gece bütün çadırlar, içinde çocuklar varken yakılmaya kalkıldı. Yapılan şey usulsüzlüğün de usulsüzlüğüydü. 45 kişi gözünü kaybetti, 8 çocuk öldü. Kediler, köpekler, kuşlar öldü. Bunlar bu halkın gözü önünde oldu” diye belirtti. 

KARDEŞLİK VE EMPATİ YARATILDI

Buna karşı halkın vicdanının ayağa kalktığını belirten Yapıcı, şöyle devam etti: “Türkiye'de hiçbir siyaset, kişilik, lider 80 ilde siyasi görüşü bu kadar farklı olan insanı bir araya getirip de, bu kadar müthiş bir empati ve kardeşlik yaratamaz. O nedenle şimdi Osman Kavala'yı rehin olarak kullanıyorlar. Geziyi ciddi şekilde kriminalize etmeye çalışmaktadır birileri. Size demiyorum. Sizlere üzülüyorum, çünkü bize beraat veren hakim yok oluyor. Onun için size kolay gelsin.” 

KARARLAR DOSYADA YOK

Yapıcı, Kahraman ve Atalay’ın avukatı Evren İşler, soruşturma evresine dikkati çekti. Bu aşamada fiziki takip ve iletişim tespiti konusunda karar alındığını dile getiren İşler, bu kararları talep ettiklerini, ancak dosyaya konulmadığını söyledi. İşler, bu soruşturmaları açan ve kararları veren hakim ve savcıların ise FETÖ’den davasının olduğunu işaret etti. 

GÖZLEM YAPTIM 

Gezi ile tek ilişkisinin gözlem yapmak olduğunu belirten Hakan Altınay, “Fikir elde edinmek için 2-3 defa yaptığım ziyaret. Farklılığın bir arada olma halini önemsedim ve hükümeti yıkma suçuna ilişkin herhangi bir unsur görmedim. Gezi sırasında AK Parti 10. yıl konferansındaydım. Beni Gezi'ye yaptığım ziyaret de AK Parti konferansına götüren de aynı meraktır. Gezi'yi organize ettiysem aynı zamanda Anadolu yakasında bir üniversitede olmam mümkün müdür?” diye sordu. 

Ara verilen duruşma, saat 13.30’da tekrar başlayacak.