Dicle Toplumsal Araştırmalar Merkezi (DİTAM), "Toplumsal Barış Ağı" çalışmaları kapsamında Diyarbakır'da bazı siyasi parti ve sivil toplum örgütü temsilcisi, akademisyen, gazeteci ve yazarlarla birlikte "Barışı ıskalamadan geleceği kurmak" konulu toplantı düzenledi. Moderatörlüğünü DİTAM Genel Sekreteri Mahmut Bozarslan'ın yaptığı toplantıda Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Görevlisi Vahap Coşkun konuştu. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu da toplantıya katıldı. 

YENİ BİR SÜREÇ

Toplantının açılış konuşmasını yapan DİTAM Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Vural, toplumsal barış konuları oldukça çalışmalarının süreceğine dikkati çekti. Geçmiş dönemlerde Kürt sorununun çözümü için barış çalışmaları yürütüldüğünü ancak başarıya ulaşmadığını söyleyen Vural, yeni bir sürece ihtiyaç olduğunu kaydetti.  

SİYASİLER TUTUKLU

Öğretim Görevlisi Vahap Coşkun ise, Kürt sorununa işaret ederek, “Belirli bir tarihe toplumsal bir tabana dayanan her çatışma siyasi olarak çözülmek durumundadır” dedi. Dünya ülkelerinde yaşanan iç çatışmalara ilişkin bazı veriler paylaşan Coşkun, PKK ile devlet arasında geçmiş dönemlerde yapılan görüşmelere değindi. Coşkun, "Oslo" sürecine işaret ederek, “O dönemde süreçte görev yapanlara hukuki, ali ve cezai bir güvence sağlanmıştı ama bu yasa sadece devlet güvenliklerine ve memurlarına uygulanan bir güvence oldu. O süreç içerisinde yer alan siyasi aktörler o dönem yapmış oldukları çalışmalardan dolayı haklarında davalar açıldı, ceza aldılar. Bugünde cezaevindeler. Kürt sorunun salt silahla çözülemeyeceği herkesin bildiği bir husus” ifadelerini kullandı.

‘ESASLI BİR SÜREÇ'

Konuşmaların ardından toplantı soru-cevap şeklinde devam etti. Bu bölümde söz alan HDP'li Ömer Faruk Gergerlioğlu, Kürt sorununun başlıca sorun olarak görülmesi halinde çözümde yol alınabileceğine vurgu yaptı. “Çözüm süreci” olarak bilinen sürecin sonlandırılmasının kimseye bir hayrı olmadığını belirten Gergerlioğlu, “Bizim yeniden başarısız bir sürece tahammülümüz yok. Bir süreç mutlaka olmalı ama gerçekten bu toprakların barışını sağlayacak esaslı bir süreç olmalı. Mesele sadece tarafların anlaşmasından öte toplumsal bir konsensüsün oluşturulmadığından süreç çözülmüyor. Toplumsal barış için devlet süreci ciddiyetle yapmadı. Bu mesele öyle yedi heyetin dolaşmasıyla bitecek bir mesele değil. Bu sorun kişilere bırakılmamalı. Süreç kolektif olmadığı için yürümedi” dedi.