Katıldığı bir televizyon programındaki sözleri nedeniyle 'cumhurbaşkanına hakaret' suçlamasıyla tutuklu yargılanan gazeteci Sedef Kabaş, 2 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırıldı. Bakanlar Süleyman Soylu ve İsmail Karaismailoğlu'na yönelik sözleri nedeniyle 'kamu görevlisine hakaret' suçundan beraat eden Kabaş’ın tahliyesine karar verildi.

Gazeteci Sedef Kabaş, katıldığı bir televizyon programında kullandığı sözler nedeniyle 22 Ocak 2022 tarihinde 'cumhurbaşkanına hakaret' suçlamasıyla tutuklanmıştı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianamede, Kabaş hakkında, 'cumhurbaşkanına hakaret' ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile Ulaştırma ve Altyapı Bakanı İsmail Karaismailoğlu'na yönelik sözleri nedeniyle de 'kamu görevlisine hakaret' suçlarından 11 yıl 8 aya kadar hapis cezası talep edilmişti.

Bugün ilk kez hakim karşısına çıkan Sedef Kabaş, tutuklu bulunduğu cezaevinden duruşmaya getirildi. Duruşmada, Sedef Kabaş, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ile İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun avukatları hazır bulundu.

2 YIL 4 AY HAPİS CEZASI VERİLDİ

Sabah saatlerinde başlayan duruşmaya, Sedef Kabaş’ın savunmasının ardandan 15 dakikalık ara verildi. Aradan sonra devam eden duruşmada mütalaasını açıklayan Cumhuriyet savcısı, Kabaş’ın, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve İçişleri Bakanı Soylu’ya yönelik sözleri nedeniyle 'cumhurbaşkanına alenen hakaret' ve 'kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret' suçlarından toplam 10 yıl 6 aya kadar hapsini talep etti.

TUTUKLULUĞUN DEVAMI TALEP EDİLDİ

Mütalaada, Kabaş’ın Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu'na yönelik sözlerinin ise kişinin onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelik ve ağırlıkta bulunmadığı, bu nedenle 'hakaret' suçunun unsurlarının oluşmadığı kaydedilerek beraatı talep edildi. Savcı, Kabaş'ın tutukluluk halinin devamına karar verilmesini istedi.

“YARGILANMAKTAN KORKMUYORUM YETER Kİ ADALET TESİS OLSUN”

Mütalaaya ilişkin savunma yapan Sedef Kabaş, şunları söyledi:

“Yargılanmaktan korkmuyorum yeter ki adalet tesis olsun. Bu suçu işleyen herkes eşit şekilde cezalandırılsın, suçtan zarar görenler eşit şekilde korunsun. Bizi kutuplaştırıcı bir dil kullanılmaması gerektiğini söylediğim sözlerimden hakaret çıkarmak da ironidir. Tweet meselesinde bir link kampanyası oluşturuldu, bu yüzden hiçbir yorum yazmadan bunun atasözü olduğunun bilinmesi için tweet attım. O sırada hakkımda ana avrat küfrediliyordu. 25 yıldır canlı yayın yapıyorum, bir tek kez herhangi birine hakaret ettiğimi kimse söyleyemez.”

“KİMSE BENİM GÖZLERİMİN İÇİNE BAKARAK BUNLARIN HUKUK DEVLETİNİN UYGULAMALARI OLDUĞUNU SÖYLEYEMEZ”

Sedef Kabaş’ın avukatı Uğur Poyraz ise mütalaaya karşı beyanında, “Kimse, benim gözlerimin içine bakarak bunların hukuk devletinin uygulamaları olduğunu söyleyemez. Bu davada bir karar vereceksiniz. Bu ülkede Erdoğan Beştepe'de oturduğu sürece kimse bu davada beraat veremez. Siz de veremezsiniz ama elinizi vicdanınıza koyun. AİHM kararları ortada dururken kimse mahkum edemez. Ederse vicdanını unutmuştur" diye konuştu.

Son sözü sorulan Kabaş, “Karar verirken o videoya bakarak karar vermenizi istiyorum” dedi.

2 YIL 4 AY HAPİS CEZASI ALAN SEDEF KABAŞ TAHLİYE EDİLDİ

Kararını açıklayan mahkeme, Sedef Kabaş’a, 'cumhurbaşkanına hakaret' suçundan 2 yıl 4 ay hapis cezası verdi. Süleyman Soylu ve Adil Karaismailoğlu yönünden 'kamu görevlisine hakaret' suçlamasıyla da yargılanan Kabaş, unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle bu suçlamadan beraat etti. Mahkeme, Kabaş’ın tahliyesine hükmetti.

Tahliye sonrası basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Kabaş, destek verenlere teşekkür etti.

Kabaş şunları söyledi:

"Arkamda duran, bana sahip çıkan, onlarca baskı ve sindirmeye rağmen biz buradayız diyen herkese çok teşekkür ediyorum, çünkü sizlerin varlığı bana bir kez daha gösterdi ki siz bu toplumun vicdanısınız. Hiçbir şartta bileklerini bükemeyecekleri dayanışma gücünü gösteriyorsunuz. Binlerce mesajınızla desteğinizi bana Bakırköy Kapalı Cezaevi'nde yatan kız kardeşlerim dediğim herkes bana hissettirdi. En sağ tandanslıdan en sol tandanslıya kadar... Hatta zıt görüşlü kadınlar da bana sahip çıktı. Bu da gösteriyor ki, biz haklıyız. Haklıysanız korkmayacaksınız, susmayacaksınız...

Bir hukuk devletinde, demokratik bir ülkede, birinin yaşamayacağı şeyleri yaşattılar bana. Ben sadece ve sadece, hakaret kastı olmadan bir atasözü kullandım. Bütün bu sürecin nedeni bu. Herkesin bu süreci düşünmesini istiyorum. Bize bir genelge yayınlasın arkadaşlar bilelim, ona göre örnek verelim. Bunun sınırını kim neye göre çiziyor? Dolayısıyla demokrasinin işlediği, yargının bağımsız olduğu ülkelerde bunlar yaşanmaz... Ama ne oldu mevcut iktidar hükümetin bütün imkanlarını kullanarak kadın bir gazetecinin üzerine çullandı. O yayın sırasında da, o yayın sonrasında da hakaret ettiğime dair bir kişi, ne Uğur Dündar ne oradaki konuklar, daha önemlisi o yayını izleyen izleyici sonrasında hakaret olduğu yönünde bir eleştiride bulunmadı arkadaşlar.”