Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik müdahalesi, Suriye Milli Ordusu (SMO) adı altında örgütlediği paramiliter güçler üzerinden sürdürüyor. Efrîn, Girê Spî ve Serêkanîyê, Rusya ve Amerika’nın onayıyla giren Türkiye, Eyn İsa’ya yönelik de aynı girişimlerde bulunuyor. Stratejik önem taşıyan M4 karayolu üzerindeki önemli noktalardan biri olan Eyn Îsa, Minbîc ve Kobanê’yi, Hasekê ile Qamişlo'ya bağlayan önemli bir kavşak noktası. Kasabadan geçen M4 karayolu aynı zamanda Lazkiye’den başlayıp Halep’e uzanan ve Kuzey Suriye ile Irak sınırına uzanan önemli bir ticaret yolu.

Eyn İsa’yı ele geçirerek Kobanê ile Minbîc’in diğer bölgelerle bağlantısını kesmek ve M4 yolunda hakimiyet kurmak isteyen Türkiye’nin saldırılarda kullandığı paramiliter güçler, 3 aydır tüm girişimlerine rağmen Suriye Demokratik Güçleri’nin (QDS) direniş hattını kıramayarak, büyük kayıplar verdi. 

Bölgedeki gelişmeleri yakından takip eden Gazeteci Bêrîtan Sarya, Eyn İsa’ya saldırıların amaç ve sonuçlarını, Rusya ve ABD’nin saldırılara yaklaşımını, MİT Başkanı Hakan Fidan’ın, Esad rejimini ziyareti ve PYNK ile ENKS arasında yürütülen birlik görüşmelerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. 

TEHDİT SOPASI 

Son 3 aydır süren saldırıların Türkiye medyasına yansıdığı gibi topyekûn olmadığını ve mevcut konjonktürün buna izin vermediğini belirten Sarya, Rusya’nın saldırıyı Özerk Yönetim üzerinde bir tehdit sopası olarak kullanmaya çalıştığını ifade etti. Türkiye’nin temel amacının kantonların ve bazı yerleşim alanların birbirleriyle bağlantılarını kesmek, özerk yönetimi fiiliyatta boşa çıkarmak ve tasfiye etmek istediğine dikkati çeken Sarya, “Hava sahası savaş uçaklarına açılmadı ancak keşif uçakları zaman zaman dolaşıyor ve vuruyor. Saldırılar 4 köyede gerçekleşiyor. Bunlar Eyn İsa’nın Kuzeyindeki Seyda, Kuzeybatısındaki Maalek, Doğudaki Til Temir’e giden yolda Cehbel ve Mişrefe köyleri. Buraları alarak şehri kuşatmak, imkan olursa buralardan adım adım ilçe merkezine ilerlemek istiyorlar. 3 aydır uğraşıyorlar ama bir adım bile ilerleyemediler. Bir buçuk ay önce boş bir köye girmişlerdi, QSD onları oradan da çıkardı. Ciddi anlamda kırıldılar. Hatta bu gruplar, Türkiye’ye ‘uçaksız olmuyor, bizi ölüme gönderiyorsunuz, yanlış yönlendiriyorsunuz’ şeklinde tepkileri de olmuştu. Moral olarak, psikolojik olarak ve birçok açıdan epey bir kırıldılar”  diye belirtti. 

AMAÇ KUŞATMA 

Asıl amacın Kobanê’nin kuşatılması olarak görülmesi gerektiğini ifade eden Sarya, Kobanê, DAİŞ’in yenilgisinin ardından Türkiye için bir yaraya dönüştüğünü savundu. Kürtlerin ve Arapların birlikte yaşam arzusuna vurgu yapan Sarya, “Hem Ayn İsa halkı hem Rakka, Tabka, Kobanê ve daha önce DAİŞ tarafından işgal edilen alanlarda halk, Türkiye’nin saldırılarına çok büyük tepki göstermişti. Daha önce Girê Spi’den işgal nedeniyle göç etmiş halk çok büyük tepki verdi. Türkiye’ye, Rusya’ya ve rejime olsun büyük tepkiler gelişti. Özerk yönetimde ısrarlarını ortaya koydular. 9 Ekim işgal saldırıları sürecinde de böyleydi. QSD ve rejim arasında bir askeri uzlaşı olmuştu. Fakat Rejim ve Rusya bu fırsatı değerlendirip Rakka, Tabka ve Minbic’e büyük bir güç göndermek istemişti ama halk kabul etmemişti. Yine kabul etmiyorlar. Türkiye’yi de kabul etmiyorlar” diye konuştu. 

Girê Spi ve Serêkanîyê saldırıları sonrası ABD, Rusya ve koalisyon güçlerinin ateşkesi koruma taahhüdünü hatırlatan Sarya, “Özerk Yönetime sorduk, ‘hem Rusya ile hem ABD ile birçok görüşme gerçekleştirdiklerini’ söylediler. Özellikle koalisyon güçlerinin Türklerle konuştuklarını, saldırılarını durdurmalarını söylediklerini ifade ediyorlar. ‘Eğer durdurmazsanız size ekonomik yaptırımlar uygularız’ şeklinde ifadelerde bulunduklarını söylüyorlar. Pratikte ise değişen bir şey yok” dedi.

RUSYA’NIN POLİTİKASI

Rusya’nın saldırıları bir tehdit aracı olarak kullandığını dile getiren Sarya, şöyle devam etti: “Rusya M4 yolunu istiyor. Koalisyon güçlerinin çıkmasını ve alanın tümünün kendi inisiyatifine geçmesini istiyor. Rejim tekrardan egemen olursa, rejim kamuflesiyle Rusya egemen olacak. Bu anlamda Türkiye’nin belki topyekun değil ama saldırmasını istiyor. Çünkü bunu bir Özerk Yönetime karşı bir tehdit aracı olarak kullanıyor. İşte ‘Türkiye’yi durduramıyoruz. Çekilmezseniz, rejime bırakmazsanız durduramayız’ şeklinde tehdit aracı olarak kullanıyor. Eyn İsa’dan taviz koparıp oraya rejim kamuflesiyle yerleşmek istiyor. Daha sonra bütün alanlar için bu böyle olacak. Rusya’nın taviz koparma siyasetini Suriye iç savaşında ve Efrin’den biliniyor.” 

HAKAN FİDAN’IN ZİYARETİ

MİT Başkanı Hakan Fidan’ın Esad rejimi ile görüştüğü yönündeki bilgilere de değinen Sarya, şunları ifade etti: “Hakan Fidan’ın, Rusya arabuluculuğunda rejimle görüştüğü belirtiliyor. Ayrıntılar, açıklamayı yapan Aldar Xelil, biliyor. Başından bu yana Kürt karşıtı istihbari görüşmeler, yazışmalar, durdu diyemeyiz. Şimdi, Fidan’ın gelmesi önemli. İran, Suriye, Türkiye ve Rusya arasında bir Kürt karşıtı ittifakın geliştirilmeye çalışıldığını gösteriyor. Ben şu anda anlaşabildiklerini düşünmüyorum. Büyük ihtimalle Kürt meselesi üzerinden birbirlerini tehdit ederek, birbirlerinden taviz koparmaya çalışıyorlar.” 

MİT VE MUHABERAT’IN BENZER YÖNTEMLERİ

Sarya, sahada MİT ile rejimin Muhaberat hücrelerinin aynı yöntem ve taktikleri kullandığını vurgulayarak, şunları söyledi: “Özerk yönetim yetkilileri, kanaat önderleri, aşiret liderleri hedef alınıyor. Arap Kürt stratejik ittifakı bozulmaya çalışıyor. Karşı karşıya getirmeye çalışıyorlar. Ama başaramıyorlar. Yine propaganda biçimleri de benzer. Bu şekilde rejim kendi medyası üzerinden Türkiye’de kendi medyası üzerinden propagandalar yapıyor. Hem MİT’in hem de Muhaberatın DAİŞ hücrelerine sızdığını, bunları yönlendirdiği tespit edilmişti. Her ikisine de çalışan kişiler yakalanmıştı.” 

ENKS’DE 'U' DÖNÜŞÜ

ENKS ve PYNK arasındaki birlik görüşmelerinde son duruma ilişkin bilgiler de paylaşan Sarya, ABD seçimleri öncesinde görüşmelerin belli bir aşamaya geldiğini ve bazı konuların deklere edildiğini hatırlattı. ENKS’nin Türkiye’de devlet yetkilileriyle yaptıkları görüşmeler sonrası PYNK ile süren görüşmeleri başa döndürmeye aktaran Sarya, devamında şunları ifade etti: “Yeniden anadilde eğitim istemediklerini belirtiyorlar. Öz savunma güçlerinin kaldırılmasını istiyorlar. Eşbaşkanlığın kaldırılmasını istiyorlar. Özerk yönetime yüzde 50 seçimsiz ortak olmak istiyorlar. Halbuki özerk yönetim tüm yetkilileri burada halk tarafından seçimle belirlendi. Amerika’yı arkalarına alarak seçimsiz bir şekilde iktidar paylaşımı yapmaya çalışıyorlar. Bunu da yapamazlarsa Türkiye aklı olarak tüm görüşmeleri baltalayıp mağdura oynamak, suçlamak istiyorlar. Roj peşmergelerini alana getirmek istiyorlar. Halk bunu kabul etmiyor. Çünkü bunlar buraya zarar vermiş güçler. MİT eğitimi almış güçlerdir. Bu noktada dayatmaları var. Görüşmeler şu anda tıkanmış durumda ve ittifak üzerinden kirli oyunlar dönüyor. Hiçbir faydaları dokunmamış, aksine Efrin örneğinde görüldüğü gibi zararları dokunmuş. Buna dönük halkın tepkileri var. ENKS ve KDP sırtını Türkiye’ye dayamış ancak birlikte kaybedecekler.”