Ankara Barosu İnsan Hakları Merkezi, “Adil Yargılanma Hakkı” adlı panel düzenledi. Ankara Barosu Eğitim Merkezi (ABEM) Konferans Salonu’nda gerçekleşen panele, Hakların Demokratik Partisi (HDP) Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekilli Sezgin Tanrıkulu ve Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) davası avukatlarından Derviş Emre Aydın konuşmacı olarak katıldı. Panelin kolaylaştırıcılığını ise Ankara Barosu İnsan Hakları Merkezi Başkanı Kerem Altıparmak yaptı.

Açılış konuşmasını yapan Ankara Barosu Başkan Yardımcısı Aşkın Demir, “çoklu baro” düzenlemesine ilişkin şunları söyledi: “Tarafsız ve bağımsız yargının son ayağı olan savunma artık siyasi iktidara bağlandığı noktadayız. Siyasi iktidar gibi düşünen ve yaptığı hukuksuzlukları savunacak bir savunma için son adımları atıldı. Bunun karşısında elimizden geleni yaptık ama artık karar AYM’de avukatların sesini keserek halkın adil yargılanma hakkı ortadan kaldırılmak isteniyor. Adil yargılanma hakkının ortadan kaldırılması ile geldiğimiz noktada iki meslektaşımız başlattıkları eylemlerini ölüm orucuna çevirmiş durumda. Bir önce Yargıtay bu hukuka aykırı dosyayı inceleyip zaman kaybetmeden hukuksuzluğu sona erdirmeli.”

ALTIPARMAK: YAŞAMA HAKKI SÖZ KONUSU

Açılış konuşmasında sonra sözü alan Kerem Altıparmak, “çoklu baro” düzenlemesine ilişkin görüşlerini paylaşarak, bunun avukatlara bir mesaj olduğunun altını çizdi. Avukatların bu yasaya karşı nasıl bir tepki vereceklerinin kritik olduğuna değinen Altıparmak, “Türkiye’de adil yargılanma hakkı ihlalini zorlanmadan bulacağımız bir alan. Binlerce adil yargılanma hakkının ihlaliyle devam eden davayla karşı karşıyayız ama bugün konuşacağımız dava meslektaşlarımızın olması durumda ve birikmiş davaların olması konusunda önemli. Meslektaşlarımız ölüm orucuna girdi ve adil yargılanma hakkını aşan bir yaşama hakkı söz konusu. Yargıçların bağımsızlığına, gizli tanık beyanları ile dolu hukuksuzlukların olduğu bir dava, her anı ayrı hukuksuzluklarla dolu” diye konuştu.

SAVUNMAYI ETKİSİZLEŞTİRMEK

Konuşmacılardan avukat Derviş Emre Aydın, ÇHD avukatlarının yargılandığı davaya ilişkin bilgiler paylaştı. Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal’ın adil yargılanma talebiyle bedenlerini açlığa yatırdığını ifade eden Aydın, davada yaşanan süreci şu şekilde anlattı: “Nuriye Gülmen ve Semih Özakça işimizi istiyoruz talebiyle açlık grevi yaptılar ve ÇHD’li avukatlar onları savundu. Hükümete yakın medya onları hedef gösterildiler. Gizli tanık ortaya çıktı Nuriye ve Semih’in davasına iki gün kala avukatlar gizli tanık ifadeleriyle gözaltına alındılar ve tutukladılar. Bir yıl sonra ilk duruşmada hepsi serbest bırakıldı ama 10 saat sonra aynı heyet farklı bir karar vererek tekrar tutukladılar. Sonra ki süreçte adaletsizlikler devam etti. Gizli tanıkların psikolojik sorunları olmasına rağmen beyanları kabul edildi. 344 kişi hakkında ifade veren B.E.’ye belgeler verildi biz belgeleri görmek istedik ama bu talebimizde reddedildi. Bunların hepsi adil yargılanma hakkının ihlalidir. Taleplerimizi hiçbiri kabul edilmedi ve kovuşturma kararını ortadan kaldıran bir karar ile yeterli delil toplandığı yönünde bir karar verildi. Ertesi gün tebligat yapılmadan boş salona son savunmalar alınmadan karar okundu. Kararın verildiği güne kadar mahkemenin yaptıkları bir ihlaller silsilesi.”

Kararın soruşturma başlamadan önce hükümete yakın medya organları tarafından verildiğine dikkati çeken Aydın, “Hem barolara yapılan düzenlemeler hem de infaz düzenlemesinde yapılmak isteneni biz ilk olarak meslektaşlarımızın mahkemesinde gördük. Savunmayı etkisizleştirmek istiyorlar” dedi. 

KERESTECİOĞLU: BİAT EDEN YARGI İSTİYORLAR

Ardından söz alan HDP Milletvekili Filiz Kerestecioğlu, konuşmasına, “Hukuku tartışmak 35 yıldır avukatlık yapan bir avukat olarak bana çok saçma geliyor” diyerek başladı. Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal’ın siyasi bir kararla yargılandığını belirten Kerestecioğlu, “Baştan verilmiş bir karar vardı tıpkı yargılanan HDP’lilerin davalarında olduğu gibi. Sadece karar değil karara giden süreci içine alan ve bir yıl boyunca mahkemeye çağrılmak nereye koyulur bilemiyorum. Ayhan Bilgen tutuklandığı kararını televizyonda görüp gülümsemişti. Kararı daha kimse duymadan Anadolu Ajansı (AA) duyup yayınlıyor. Salonları bilerek dar yapıyorlar ki yargılanmaları az kişi izlesin istiyorlar. Savunma için zaman gerekli ama arkadaşlar savunma yapamamışlar. Heyet istedikleri kararı sonunda veriyor ama yine sürgün ediliyorlar. Biat eden avukat hakim yargı istiyorlar” diye konuştu. 

Adil yargılanma hakkı çerçevesinde ölüm oruçlarıyla ilgili tespitlerini paylaşan Kerestecioğlu, şunları ifade etti: “Ölüm oruçlarını sonlandırmak için zamanında bende uğraştım, Behiç Aşçı bunlardan biridir. Ama şuan iktidara seslenmek bana yersiz geliyor seslenecek bir iktidar yok. Yaşatalım diyorsak başka bir şey yapmamız gerekiyor. Onlarla ilgili bir şey yaptık diyerek bir rahatlık oluşmamalı. Barolara seslenmek istiyorum, iktidara seslenmek yersiz. Çatısı altında bulunduğumuz barolar arkadaşlarımıza birlikte seslene bilir. Siz sesinizi duyurdunuz biz artık sizin sesinizi yükselteceğiz dememiz lazım. İki arkadaşımızın ölmesi iktidarın umurunda değil. Barolar meslektaşlarını yaşatmak için bir araya gelerek bir çözüm bulmaları, ses çıkarmaları gerekir. Vakit kaybetmeden bir şeyler yapmak lazım.” 

TANRIKULU: TÜRKİYE'DE YARGI YOK

Son olarak söz alan CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu sözlerine, “Burada bulunmak bir şey yaptığımız anlamına gelmiyor” diyerek başladı. Dün CHP mesajlaşma grubuna Aytaç Ünsal’ın babasının gönderdiği mesajı okuyan Tanrıkulu, babanın talebinin, “Oğlum 25 kilo kaybetti, doktor milletvekillerinin cezaevine gidip ziyaret etmelerini” istemek olduğunu dile getirdi. “Bu düzenin bu kadar devam edeceğini düşünmüyorum” diyen Tanrıkulu, “Herkese düşen görev bu iki arkadaşa seslenip onları yaşatmak için mücadele etmesi. Yargının eskiden de bağımsızlık sorunu vardı ama şimdi Türkiye'de yargı yok. DGM Mahkemesinde su içmemize izin veriliyordu şimdi de nasıl savunma yapılacağına mahkeme başkanı karar veriyor. Davaya göre heyet oluşturuluyor, tahliye olma hakkı yok” dedi.

Selahattin Demirtaş, Ahmet Altan, İdris Baluken ve Alpaslan Kutlu davalarında yaşanılan hukuksuzlukları hatırlatan Tanrıkulu, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Selçuk Mızraklı'ya verilen cezaya da tepki gösterdi. Tanrıkulu, “Suçlu değilsiniz ne zaman ki Meclis’e girerseniz suç makinesi oluyorsunuz. Mızraklı’nın seçileceği kesin 5 gün öncesinde gizli tanık buluyorlar, seçimden sonra dava açtılar Ağustosta tutukladılar. İtirafçı kişinin beyanıyla dün ceza verdiler ve tamamen itiraflar var. Bütün bu olumsuzluklara karşı ben umutsuz değilim. ÇHD hükümet rahatsızlık verdi şimdi onun cezasını çekiyorlar” dedi.