AKP ve ortağı MHP hükümetinin son yıllarda izlediği iç ve dış politikalar nedeniyle çok yönlü krizler yaşanmakta. Suriye’den Irak Federe Kürdistan bölgesine, Libya’dan Doğu Akdeniz’e kadar sorunlar yaşayan iktidar, çıkmazı derinleştiren politikalar üretmeye devam ediyor. İktidar ortaklarının her adımı Türkiye haklarına ağır faturalarla dönüyor. AKP iktidarının izlediği dış politikayı gazeteci Mustafa Kemal Erdemol değerlendirdi.

Türkiye’nin sürdürdüğü dış politikanın Ahmet Davutoğlu’nun Dışişleri Başkanı olduğu dönemde atılmaya başlandığını hatırlatan Erdemol, bunun da proaktif olarak isimlendirildiğini söyledi. Davutoğlu, dönemine kadar dış politikada olaylara müdahale etmeme, olay olduğu zaman müdahale etme çerçevesinde hareket edildiğini belirten Erdemol, “Bu süreçten sonra bu aktif hale getirildi. Ama tutmadı. Bu aynı zamanda Kemalist dış politikaya karşı bir itirazın da ifadesidir. Bunlar Misakı milli sınırları içerisine çekildiler. Dolayısıyla Türkiye donuk bir dış politika izledi. O süreçte ‘Şimdi aktif olmanın zamanıdır’ dinilerek proaktif bir politika başlatıldı” dedi.  

BÜTÜN KOMŞULARIYLA SORUNLU

“Komşularla sıfır sorun” politikası çerçevesinde hareket edilmeye başlandığını anımsatan Erdemol, bunun uygulamada öyle olmadığını ve bugün bütün komşularıyla kavgalı bir Türkiye’nin olduğunu dile getirdi. Suriye’de yaşananların yıllardır göz önünde olduğunu vurgulayan Erdemol, “Mesela Suriye’de siyasal anlamda dünya politikasında karşı karşıya gelinmiş ülkelerle ittifak yapılıyor. Ama bu başka alanlarda böyle olmuyor. Suriye’de ABD’ye karşı Rusya ile bir ittifak söz konusu ama Lidya'da neredeyse Amerika ile birlikte hareket ediliyor. Başı sonu belli olmayan, her bölgede farklı bir politika geliştiren bir Türkiye var karşımızda” diye belirtti. 

NEYE VE KİME KARŞI KULLANACAKSIN?

Türkiye’nin izlediği bu politikada hiçbir şekilde başarılı olmadığına dikkati çeken Erdemol, “Yani ‘ben hem onunla geçineyim hem bununla geçineyim’ şeklinde bir dış politika yok. Burada çarpıcı örneklerinden birisi S400’ler ile F35'ler örneği. İşte ‘ABD Suriye’de benim hassasiyetlerimi dikkate almıyor. Kürtlere fazla destek veriyor. O zaman da ben Rusya ile anlaşıp S-400 alırım’ diyor. Sonra başka bir şey bulup F-35’leri almaya çalışıyor. Rusya’da S400’leri aldın kime karşı kullanacaksın? NATO’ya karşı mı kullanacaksın? Kullandırtmazlar. Şimdi açıklamalar yapılıyor. ‘Biz S-400’lerden vazgeçmiş değiliz’ diye. Vazgeçmiş değilsiniz ama neye karşı, nerede, niçin kullanacağın belli olmayan bir şeyi almışsın. Neden almışsın o zaman? Bunlara bakıldığında başarılı bir dış politika izlendiği söylenemez” diye konuştu. 

BİR BAŞARISIZLIK SÖZ KONUSU

Türkiye’nin dış politikadaki son başarısızlığının Libya'daki hikaye olduğunu ifade eden Erdemol, Türkiye’nin tarafı olduğu hükümetin yakın bir zamanda diğer hükümetle bir uzlaşmaya vardığını söyledi. İki taraf arasında bir takım sorunlar çıkmasına rağmen önemli adımların atıldığına vurgu yapan Erdemol, şöyle devam etti: “Türkiye orada oyun kurucu olduğu halde desteklediği hükümet kendisine danışmadan diğer hükümetle işbirliği yaptı. Şimdi bu nasıl bir dış politika diye sormak lazım. Bence Türkiye’nin bütünüyle oradan çıkması lazım. Orada olmasının bir anlamı yok. Ama madem varsın niçin böyle tuhaf oyunlar oynanıyor? Yani burada da bir başarısızlık söz konusu. Sarraç Türkiye’ye gelmiş sanki talimat alıyor. Sarraç sadece Türkiye'den destek almıyor. Ama AKP medyası sanki Sarraç’ın tamamen Türkiye’ye bağlı olduğu şeklinde bir imaj yaratmaya çalışıyor.” 

‘KÜRT KORKUSU BUNA YOL AÇIYOR’

Demokratik Suriye Güçleri (DSM) heyetinin Rusya’da Dışişleri Bakanı Lavrov’la yaptığı görüşmeye de değinen Erdemol, devamında şunları söyledi: “Bütün dünya DSM’yi tanıyor. Ama Türkiye ısrarla DSM’ye PKK-PYD demeye devam ediyor. Oysa kimse Türkiye gibi adlandırmıyor ve Demokratik Suriye Güçleri diyor. Türkiye böyle bir üslup kullanarak kapılarını kapatıyor. Şimdi Rusya'nın tavrı yeni bir tavır değildir. Rusya her ne kadar ‘Türkiye'nin hassasiyetlerini dikkate alıyorum’ dese de Kürtlere kapı kapatan bir politika izlemedi. YPG’nin uzun zamandır Moskova’da bürosu var. Rusya bunun Suriye’de önemli bir güç olduğunu biliyor. Bu bir olgu, inkar edilecek bir şey değil. DSM’ye sadece ABD ile ilişki kuran bir güç gibi bakamazsınız. Sende onlara el uzat onlarda seninle hareket etsin. Zaten başından beri DSM Türkiye ile bir uzlaşma yolu aradığı biliniyor. Diplomatik olarak bunu her zaman dile getirdi. Bunu reddeden taraf Türkiye oluyor. İşte kadim Kürt korkusu bunların böyle hareket etmesine yol açıyor.”

KÜRT ODAKLI BİR YAPI İNŞA EDİLECEK

DSM’nin hem sahada hem de diplomatik alanda birtakım kazanımların olduğunu ifade eden Erdemol, bu kazanımların için de Kürt odaklı bir yapının inşa edileceğini söyledi. Türkiye’nin de artık bunu kabul etmesi gerektiğini sözlerine ekleyen Erdemol, şunları söyledi: “Bu yapı ABD ile mi olsun yoksa zaten ittifak içinde olduğu Rusya'nın onayladığı Suriye'nin kabul ettiği biçimde mi olsun? Türkiye, ABD’nin istediği biçimde bir yapı istiyorsa bu her zaman sorun olacaktır. Suriye’de Kürtler artık eskisi gibi olmayacak. Orada bağımsız bir Kürt devleti olmayacak belki ama Suriye'de federasyon şeklinde bir yapı olacak gibi görünüyor. Mesele şudur; bu yapıyı ABD mi yapsın yoksa Rusya ve Suriye mi? Türkiye tercihini bu yönden yapmalı.” 

PROAKTİF POLİTİKANIN TÜRKİYE’YE YANSIMASI

Doğu Akdeniz’de yaşanan gelişmelere de değinen Erdemol, Akdeniz’de herkes gibi Türkiye’nin de payını alması gerektiğini söyledi. Türkiye’nin Akdeniz’de çok büyük avantajlarının olduğuna işaret eden Erdemol, sözlerini şöyle sürdürdü: “Orada bulunan veya bulunacak petrolün Avrupa ülkelerine götürülmesi Türkiye olmadan yapılamaz. Çünkü çok zor ve maliyetli bir şey. Şimdi bu konumunu barış ve kardeşlik için kullanma şansın varken üzerinde oynadığın politikanın bir araç haline getirmek politika değildir. Burada en büyük avantaj sende ama sen herkesle kavgalısın. Mısır’la seni hiç ilgilendirmeyen bir meseleden dolayı kavgalısın. Suriye’yi zaten başından beri tahrip eden unsurlardan birisin. AB’nin tavrı zaten belli. Güney Kıbrıs Rum yönetiminin ezelden beri tanımıyorsun, Yunanistan'la yine problemlisin. Bu proaktif politikanın Türkiye'yi getirip bıraktığı yerdir.” 

BU POLİTİKALAR NEYE HİZMET EDİYOR?

Türkiye’nin artık hem Suriye’den hem de Libya’dan çekilmesi gerektiğini belirten Erdemol, değerlendirmelerini şöyle tamamladı: “Türkiye’nin buralarda hakları varsa dahi buralara asker çıkararak yapacağı bir şey değildir. Bu politikaların bir an önce terk edilmesi lazım. Doğu Akdeniz'de haklarını almak istiyorsan bu silahla alacağın bir şey değil. Bu politikalardan vazgeçilmeli. Bakın Irak Merkezi Hükümeti Türkiye ile anlaşamıyor. Irak’ın Kürdü ile anlaşamıyorsun. Oranın Kürdüne karşı olduğun için merkezi hükümetle bir ara anlaşmıştın. Şimdi onunla da anlaşamıyorsun. Bu politikalar neye hizmet ediyor diye sormak lazım. Her şeyden önce bu proaktif dedikleri politikadan bir an önce vazgeçmek lazım.” 

MA / Ferhat Çelik