Koronavirüs (Kovid-19) pandemisi sürecinde artan hak gaspları, emek sömürüsü ve işsizliğe yönelik tepkilerini göstermek ve taleplerini haykırmak için 1 Mayıs İşçi Bayramı günü kitlesel olarak alanlara çıkmayı bekleyen işçi ve emekçiler, yine pandemi gerekçesiyle getirilen yasaklar dolayısıyla alanlara çıkamadı. İstanbul’da yasağa rağmen sembolik öneme sahip Taksim Meydanı’na 'e çıkmak isteyenler sert polis müdahalesi ile karşılaşıp, 255 kişi gözaltına alındı. İfadeleri alındıktan sonra serbest bırakılan bu kişiler arasında bulunan 3 kadın üniversite öğrencisi gözaltına alınıp götürüldükleri İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü yerleşkesinde kamerasız bir bölümde polislerce darp edildiklerini anlattı.

Darp edildiğini söyleyen bu öğrencilerden biri olan Kadın Kolektifi Üyesi Şilan Delipalta, demokratik haklara dönük saldırıların son adımı ile 1 Mayıs günü karşılaştıklarını dile getirdi.

Gözaltına alınmasından serbest bırakıldığı ana kadar aklında hep “Bizi öldürmek için gözaltına alıyorlar” düşüncesi geçtiğini paylaşan Delipalta, gözaltına alındıkları sırası polislerin boğazını sıktığı nefes darlığı yaşayan bir arkadaşlarının fenalaştığını belirtti.

KAMERASIZ ODAYA GÖTÜRÜLDÜLER 

Sonrasında küçük bir otobüse 21 kişi tıka basa bindirildiklerini söyleyen Delipalta, götürüldükleri Emniyet’te yaşadıklarını şöyle dile getirdi: “Bir kadın polis, Lizge isimli arkadaşımızı nezarethaneye götürürken kollarını sıkarak darp etmeye başladı. Lizge haklı olarak tepki gösterince daha fazla sıktı. Polisin şiddet uyguladığını görünce Lizge’ye daha yakın olan kadınlar başta olmak üzere hepimiz tepki gösterdik. 20’ye yakın polis bizi tutarak diğer kadın polisin Lizge’yi darp etmesi için zaman kazandırmaya çalıştı. En son iki polisin kollarımdan tutup tekme atması için beni kadın polise çevirdiğini çok net hatırlıyorum. Ondan sonra bizi kamerasız bir odaya götürüp darp ettiler.” 

Maruz kaldıkları şiddet nedeniyle polisler hakkında suç duyurusunda bulunduklarını belirten Delipalta, “Hepsinin yüzlerini hatırlıyoruz. Genelgelere güvenip de hukuksuz biçimde gözaltı işlemi yapan herkesin hesap vermesi için mücadelede içindeyiz” dedi. 

YERDE TEKMELEDİLER 

Öğrenci Faaliyeti Üyesi Lizge Biter de nezarethaneye götürülürken özellikle kadın polislerin kendilerine şiddet uyguladığını ifade etti. Biter, “Bir kadın polis beni tutmuş boğazımı sıkarken iki çevik Şilan’ın kollarından tutarak diğer polisin onu tekmelemesini sağladı. Sonrasında yaşanan kargaşa anında hepimizi yerde tekmelemeye başladılar. Daha sonra özellikle şiddet uygulayan iki polis bizi kamerasız odaya götürüp darp etti” diye konuştu.

İçişleri Bakanlığı’nın yayınladığı son genelge ile birlikte polislerin işkenceyi alenileştirdiğini ifade eden Biter, “Polisin kamerasız alanda yaptığı işkence ile genelgenin amacı ortaya çıktı. Siyasal iktidarın bugün saklamak istediği şey, atılan gaz bombaları ve vücudumuzdaki darp izleridir. 1 Mayıs’ın tekrardan gösterdiği bu genelgeye karşı ortak mücadele zeminlerinde bir direnç uygulamanın gerekliliği doğmuştur” ifadelerini kullandı. 

POLİSİN AMACI İŞKENCE ETMEKTİ

Öğrenci Dayanışması’ndan Ayşegül Korkutan ise polisin amacının meydana girmek isteyen kitleyi durdurmak değil, işkence etmek olduğunu kaydetti. Korkutan, “İşkenceleri gözaltı boyunca devam etti. Sırtlarını bir gün önce çıkan işkencenin belgelenmesinin yasaklandığı karara dayayanlar bizlerin iradesini kıramadı, üniversite öğrencileri olarak işkenceye direndik” dedi.

Kadınlara uygulanan işkencenin tesadüf olmadığını vurgulayan Korkutan, “Gözaltı aracının içinde gerginlik oldu. Polisler üzerimize saldırdı ancak camlarda film olmadığı için istediklerini yapamadılar. Sonrasında sırayla nezarethaneye götürülürken biz 3 kadına yönelik ağır bir işkence bloğu oluşturulmuştu, aynı polislerdi. Erkek polisler de işkenceye dahil oldu. Biz tepki gösterince kamerasız alanda bizi yere yatırarak tekmeler attılar” diye konuştu.

Mezopotamya Ajansı / Berfin Karaman