Şırnak'ın Cizre ilçesinde 4-12 Eylül 2015 tarihlerinde ilan edilen ilk sokağa çıkma yasağında 10 yaşındaki Cemile Çağırga ve Selman Ağar da katledildi. Cansız bedeni iki gün boyunca buzdolabında bekletilen Cemile Çağırga ve Selman Ağar'ın aileleri, o günlerde yaşadıklarını unutamadı. 

KESKİN NİŞANCI VURDU 

Nur Mahallesi'nde öldürülen 10 yaşındaki Ağar'ın babası Mehmet Ağar, 1990'lı yıllarda koruculuk dayatmasından kaynaklı Gabar Dağı eteklerinde bulunan Deşta Lala (Kırkkoyun) köyünden Cizre'ye göç ettiklerini söyledi. Ağar, "Yasak sırasında oğlum Nur mahallesindeki evimizin önündeki teneke üzerinde otururken keskin nişancılar tarafından vurularak katledildi" dedi. 

HERKES 'TERÖRİST' İLAN EDİLDİ 

Akşam ezanından sonra isabet eden kurşunla öldürülen çocuğunun cenazesinin Şırnak'a götürüldüğünü belirten baba Ağar, "Verdiğim ifadede oğlumun keskin nişancılar tarafından katledildiğini söyledim" diye belirtti. Ağar, "Başımıza gelenler ortadadır. Biz davanın sonuna kadar takipçisi olacağız. 10 yaşındakinden yeni doğan bebeğine kadar ölen herkes terörist ilan edildi. Hayvanları dahi katlettiler. Allah herkese sabır versin" diye konuştu. 

1992’DE AYNI EVDE 7 KİŞİ KATLEDİLDİ

1992'de Cudi Mahallesi'ndeki evlerine havan topunun isabet etmesi sonucu 2 kız kardeşi olmak üzere ailesinden 7 kişiyi kaybeden, kendisi de 23 yıl sonra keskin nişancılar tarafından katledilen Cemile Çağırga'nın (10) babası Ramazan Çağırga da 9 günlük yasaklarda yaşananları anlattı. Çağırga, "Ağır silahlarla ateş yapılıyordu, sular ve elektrikler kesilmişti. Yüksek binalarda keskin nişancılar vardı. Kızım Cemile ve çocuklarımız kapının önündeydi. Yapılan ateşle kızım vuruldu. Kızım yaşamını yitirdi ve bizde eve getirdik. Cemile'nin cansız bedenini getirip yıkadık, ellerine kına yaptık" diye anlattı.

CENAZEYE SALDIRI

Ardından çağrılan ambulansın yasak nedeniyle mahalleye bırakılmadığını hatırlatan baba Çağırga, "Dondurucu getirdik ve cenazemizi dondurucuya koyduk. Ardından cenaze 2 gün bekledikten sonra İdil Caddesi üzerine cenazenin getirilmesi istendi. Cenazeyi oraya götürünce üzerimize mermiler sıkıldı. Daha sonrasında bir vekil ve 1 kişi cenazeyi ambulansa teslim etti" ifadelerini kullandı. 

'NE KADAR SUSACAĞIZ'

Yaşananları dün gibi hatırladığını dile getiren Çağırga, davadan asla vazgeçmeyeceklerini ve sorumlular açığa çıkarılana kadar hukuki mücadeleyi sürdüreceklerini söyledi. Çağırga, "Ne kadar haklı olsak da bizi haksız ilan ediyorlar. Biz adı Kürt, dili Kürt olan kimseyi Türkiye'nin kabul etmediğini gördük. Bu zulme, bu haksızlık ve hakarete karşı ne kadar susacağız" şeklinde konuştu. 

BUZDOLABINA KONULDU

Anne Emine Çağırga ise “Cizir” diye seslendiği kızı Cemile'yi gözyaşları içinde anlatırken, “Cizir vurulduğunda ona 3 kez seslendim. Ses vermedi. Son söylemi de ‘ay ana’ oldu” dedi. Çağırga, kızının vurulmasından sonra kınayı çok sevdiğinden eline ve saçlarına kına sürdüklerini belirtti. Cemile’nin ölmesinden sonra ambulansı aradıklarını ama güvenlik gerekçesiyle gelemeyeceklerini söylediğini vurgulayan anne Çağırga, anlatımlarını şöyle sürdürdü: “Cizir’in cenazesi kokmasın diye buzdolabına koyduk. O günden beri ne zaman buzdolabının kapısını açsak aynı acıyı tekrar tekrar yaşıyoruz.”

'İŞKENCE DEVAM EDİYOR'

Anne Çağırga, sözlerini şöyle tamamladı: “6 yıldır biz bir güzellik görmedik. Baskı ve işkenceler devam ediyor. Biz artık barış gelmesini istiyoruz. İnsanların yürekleri artık yanmasın. Barıştan kardeşlikten daha güzel bir şey yok. Biz ölene kadar da Cemile’nin davasından vazgeçmeyeceğiz.” 

MA / Müjdat Can