Kürt coğrafyası üzerinde siyasi ve askeri olarak egemenlik kurmaya çalışan Türkiye’nin 4 parçada giriştiği savaş politikalarından kaynaklı eksik demokrasisini ve ekonomik gücünü tüketti. Ekonomi politikalarını değerlendiren ekonomist yazar Ehmed Pelda, derinleşen krizin nedeninin Kürt karşıtı savaş politikaları olduğunu kaydetti. 

UCUZ İŞGÜCÜ 

Türkiye’nin Kürtlere yönelik ekonomik politikalarının 3 aşamalı olarak ifade eden Pelda, ilk aşamada tarım ve hayvancılıktan elde edilen ürünlerin satın alınıp bölgede bulunan asker ve devlet memurları için kullandığını söyledi. İkinci aşamada 2’nci Dünya Savaşı sonrasında Türkiye’nin Marshall planı kapsamında aldığı desteklerle maden işletmeleri kurarak zenginliklerin sömürülmeye başlandığını belirten Pelda, üçüncü aşamada ise 80’li yılların sonunda yoğun bir şekilde asimilasyon amaçlı okullar inşa edildiğini ifade etti. 

Peyderpey kırdan kente göçün hızlandırıldığını, kır ekonomisinin çökertildiğini vurgulayan Pelda, özellikle 1990’lı yıllarla birlikte batıya sürgün edilen milyonlarca Kürdün turizm, tekstil, tarım sektörleri ve fabrikalarda ucuz iş gücü olarak kullanıldığını dile getirdi. Aynı zamanda işçileştirilen Kürtlerin güvencesiz ve güvenliksiz alanlarda çalıştırıldığını hatırlatan Pelda, hala süren bu durumun Türk sermayesini palazlandırdığını belirtti. 

AÇLIK SİYASETİ

Devletin, 1980 darbesi sonrası cemaat ve tarikatlar aracılığıyla Kürtlerin yaşadığı yerlere yöneldiğini sözlerine ekleyen Pelda, genelde yoksul olan Kürt mahallelerinin bu tarikat ve cemaatlerin hedefinde olduğunu anımsattı. Ekonomik olarak zayıf düşürülen Kürtleri sosyal yardım ve din propagandalarıyla gerçekliğinden uzaklaştırılmaya çalışıldığını dile getiren Pelda, böylece bilinç kaybı yaşayanların sistemin hizmetine girdiğini söyledi. 

İnsanların makarnaya, kömüre, yeşil karta muhtaç duruma düşürülmelerinin günlük geçimlerini sağlayamadıklarının göstergesi olarak açıklayan Pelda, “İş imkanları da yok. Kürtlere yurtlarını terk etme ya da başkaldırı seçenekleri bırakıldı. Rahatsızlıkları gidermek, oy almak, politikalarına destek sağlamak ve Kürtleri ulusal, kimliksel mücadeleden uzaklaştırmak için böyle yardım politikaları geliştirdiler. Açlığa ve yardımlara mahkum etme politikaları da uzun sürede hem toplumda hem ailede parçalanmaya ve çürümeye neden oluyor” diye konuştu. 

POLİTİKALARIN AMACI

Tarım ve hayvancılığın bitme düzeyine getirdiğine işaret eten Pelda, şöyle devam etti: “Kürdistan’da devlet ekonomi olsun, savaş olsun her türlü zor aygıtını kullanarak Kürtleri yurtlarından terk etmeye zorluyor. Metropollere gelsinler ve burada kaybolsunlar istiyor. Çünkü kendi yurtlarında kaldıkları zaman dillerini yaşatacaklar, kültürlerini yaşatacaklar. Yerlerin isimleri var. Yani bir hafıza var. Devlet bu hafızayı ortadan kaldırmaya çalışıyor. Bu hafızanın yok olması için yurtlarını terk etmeye zorluyor. Devlet sadece eğitim ve siyaset olarak Kürtleri yok etmeye çalışmıyor. Özellikle ekonomik olarak Kürtleri yok etmeye çalışıyor çünkü ekonomik olarak bunu yapma imkanı daha fazla.” 

KENDİ ZENGİNİNİ YARATTI 

Devletin, politikalarının bir ayağı olarak da bölgede kendi emrinde bir zengin sınıfı yarattığını dile getiren Pelda, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu kesimler üzerinden politikalar topluma yayılmaya ve kabul ettirilmeye çalışılıyor. Bunun için bu kesimlere imkanlar sağlanarak toplumu kendilerine bağlamaya çalışıyorlar. Bu taşeronlar yine kendi halkını ucuz bir şekilde çalıştırıyor. Bu kişiler devletin politikalarını destekleme, oy verme karşılığında iş gücü sağlıyor. AKP sistemini böyle devam ettiriyor. Bunu daha önce CHP de yapıyordu. Bunlar devlet politikaları.” 

EKONOMİYE ETKİSİ

Türkiye ekonomisinin içinde bulunduğu krizin en önemli nedeninin savaş politikaları olduğunun altını çizen Pelda, 1994, 2000 ve 2007’de yaşanan büyük krizleri hatırlatarak, şunları söyledi: “Eğer bu savaş olmasaydı Türkiye’nin Almanya, İngiltere, Fransa gibi ülkelerin durumunda olabilirdi. Ne yazık ki bunları savaşta yok ettiler. Çok büyük savaş giderleri var. Silah ve teçhizatlar alıyorlar ve bunları da pahalıya alıyor. Korucu, özel timler, özel ordu gibi şeylere büyük paralar harcadılar. Şimdi çeteleri de bunlara eklediler. Suriye’de, Libya’da, Azerbaycan’da, Doğu Akdeniz’de yani her yerde Kürt odaklı müdahaleler gerçekleştiriyorlar. Bu devletlere Kürt meselesinde bizi desteklemezseniz sorun çıkarırız diyorlar. Bunlar Türkiye’nin ekonomik yükünü arttırıyor. Türkiye’deki ekonomik krizin sebebi savaştır.” 

SAVAŞ VE YÖNETİCİ SORUNU

Pelda, savaşın sadece ekonomiyi değil tüm politikaları etkilediğini ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kimse bunu düşünmüyor. Hem AKP hem de önceki partileri tüm politikalarını Kürtler üzerine inşa etti. Bu nedenle psikolojik savaş yürütebilecek kişiler yönetici oluyor. Ama eğer Kürt sorunu çözülmüş olsaydı o zaman Türkiye’nin nasıl gelişeceği, ekonomi, kültür, bilim, sağlık, ekoloji gibi konularda nasıl gelişim sağlanacağı tartışılıyor olacaktı. Savaşa harcanan bu para bu alanlara harcanırdı. Geri kalmış bölgeler için kullanılırdı. O zaman ekonomi her açıdan gelişirdi. Ne yazık ki siyasi aktörler savaşa göre seçilmiş, idareyi de bunlar devam ettirdiği zaman da savaş devam edecek. Çünkü bunlar başka bir şey bilmezler.” 

KÜRTLER KAZANDI

Tüm baskı ve aç bırakarak teslim alma siyasetlerine karşı Kürtlerin örgütlülükleriyle alternatif sistemlerini ve zihniyet devrimi yaptığını kaydeden Pelda, “Artık ister çıkarları için tarikata üye olan biri olsun, korucu olsun herkes sorunun kaynağında devletin politikalarını görüyor” dedi.

Pelda, Kürtlerin direnişlerinin artık Türkiye’deki muhalif kesimler ve farklı halklar için de ilham kaynağı olduğunu ifade ederek, sözlerini şöyle tamamladı: “Kürtler hep öncü konumda. Sendikalarda, sivil toplum örgütlerinde, ekoloji hareketlerinde, kadın mücadelesinde Kürtlerin hep öncü konumda. Kürtlerin nasıl ilham kaynağı oldukları 8 Mart’ta, Newroz’da gördük, 1 Mayıs’ta göreceğiz.” 

Mezopotamya Ajansı  / İdris Sayılğan