Hakkari ile birlikte Edirne’den başlatılacak “Darbeye karşı demokrasi yürüyüşü”ne yönelik gelişen polis müdahalesi ve engellemelerine rağmen Silivri’den Edirne’ye doğru yola çıkan HDP’liler kente vardı. Kente ulaşan HDP Eş Genel Başkan Pervin Buldan, partili milletvekilleri ile HDK Eş Sözcüsü İdil Uğurlu, DBP Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır, TİP Genel Başkanı Erkan Baş ve ESP Eş Genel Başkanı Özlem Gümüştaş, üzerlerine “Em bi hev re”  yazılı önlükler giydi.

CEZAEVİ ÖNÜNE GİTMELERİ ENGELLENDİ

Buldan ve beraberindekiler ardından partinin önceki dönem Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın tutuklu bulunduğu Edirne Cezaevi önüne doğru yola çıktı. Fakat heyetin cezaevi önüne gitmelerine izin verilmedi. Cezaevine yakın bir noktaya kadar gitmelerine izin verilen heyet, burada zılgıtlar eşliğinde halay çekti, “Hep birlikte özgürlük, adalet, iş, aş, ekmek” yazılı dövizler taşıdı. 

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, burada yaptığı konuşma ile yürüyüşlerinin startını verdi. Buldan, şunları söyledi: 

“Sevgili arkadaşlar bugün Edirne Cezaevi önünde açıklama yapmak için buraya geldik. Aslında amacımız burada açıklama yapmak değildi. Amacımız Edirne Cezaevinin kapısının önünde açıklama yapmaktı. O utancı bütün Türkiye’ye göstermekti. Bir halkın iradesini cezaevi içerisine tıkmak, bir halkın iradesini gasp etmek ve rehin olarak tutmak ne demekmiş bunu göstermekti. Ancak bugün Edirne’de, Diyarbakır’da, Hakkari’de, Van’da; Türkiye'nin birçok kentinde illere giriş ve çıkışlar yasaklandı. Halkların, insanların kentlere girişleri antidemokratik bir şekilde, meşru olmayan bir şekilde yasaklandı.

MÜCADELEMİZE ENGEL OLAMAYACAKLAR 

Bugün Edirne'de de, Edirne İl Örgütümüzün önü ablukaya alındı ve Edirne halkıyla bizim buluşmamız engellendi. Bu sadece buraya özgü değil. Bizi asla yıldırmayacak olan bu engellemeler, bu yasaklar; bizim barış, demokrasi, adalet, hukuk, özgürlükler mücadelesini yürütmememize asla engel olmayacaktır. 

EN BÜYÜK SORUN AKP HÜKÜMETİ

Türkiye’nin en büyük sorunu bu ülkeyi yöneten AKP hükümetinin Kürtlere, Alevilere, kadınlara, Ermenilere ve Türkiye’deki muhalif kesimlere olan baskısıdır, şiddetidir ve inkarıdır.  Evet bugün bu ülkeyi yönetenler Kürtlerin mezar taşlarını tahrip edip kırarak Kürt halkından intikam almaya çalışıyor. Bugün bu ülkeyi yönetenler, Alevilerin cemevlerine saldırarak, ibadethanelerini kırarak, yakarak haksızlık ve hukuksuzluk yapıyor. Bu ülkeyi yönetenler, kiliseleri tahrip ederek Ermeni halkından intikam almaya çalışıyor. Bu ülkeyi yönetenler kadınların tacize, tecavüze ve katliama uğramasına sessiz kalıyor, göz yumuyor ve bunun önlemini almıyor. Bugün sorun Kürt halkının, Alevilerin, Ermenilerin, Süryanilerin, kadınların, gençlerin, çocukların sorunudur bu ülkede. Ama en büyük sorun AKP hükümetidir. AKP hükümetinin yasaklayan ve müdahale eden tarzı, AKP hükümetinin inkarcı tarzı ve bu ülkeyi yönetme tarzıdır. Bu ülkede sorun olan şey budur.

82 MİLYON İÇİN YOLA ÇIKTIK 

Biz bugün darbeye karşı demokrasi mücadelesini yürütürken, bu yürüyüşü düzenlerken, sadece HDP’nin ya da sadece Kürtlerin değil, Türkiye’de yaşayan 82 milyon insanın kardeşçe, barış içerisinde ama özgürce yaşayabileceği bir geleceği vaat ederek yola çıktık. 

UZUN SOLUKLU BİR YÜRÜYÜŞ

Bizim yürüyüşümüz dün başlayan yarın bitecek olan bir yürüyüş değildir. Bizim yürüyüşümüz uzun soluklu, demokrasiye, barışa ve adalete kavuşana dek devam edecek olan bir yürüyüştür. 

Bugün cezaevlerinde binlerce insan var. İşte bu yürüyüş, cezaevlerinde olan arkadaşlarımızın, yoldaşlarımızın özgürlüğüne kavuşana dek devam edecek olan bir yürüyüştür. Burada, Edirne Cezaevi’nde, milyonların iradesi olan Selahattin Demirtaş'ın ve Abdullah Zeydan’ın özgürlüğüne kavuşana dek devam edecek olan bir yürüyüştür. Bu yürüyüş Gültan Kışanak’ın Sebahat Tuncel’in İdris Baluken’in, Bekir Kaya’nın, Osman Kavala’nın iradesinin gasp edilmesine karşı başlatılan bir yürüyüştür.

MİLYONLARIN SESİYİZ

Leyla Güven'in, Musa Farisoğulları’nın, Enis Berberoğlu’nun haksız ve hukuksuz şekilde milletvekilliklerinin düşürülmesine karşı bir yürüyüştür. Cezaevlerinde barışı, demokrasiyi isteyen aydınlar, yazarlar, akademisyenler özgürlüğüne kavuşana dek devam edecek olan bir yürüyüştür. Çünkü biz sadece bir halkın bir topluluğun ya da bir kesimin değil bugün mağdur edilen, hakları gasp edilen milyonların sesiyiz. 

HDP, bugün Türkiye’de milyonların oyunu alan bir partidir. Böyle kısıtlamalarla halkımızla bir araya gelişimizi engellemekle HDP’yi engelleyeceklerini zannedenler büyük yanılıyorlar. HDP duracak, HDP taviz verecek, HDP boyun eğecek, HDP diz çökecek bir parti değildir. Bugün amacımız Hakkari'deki Zap suyu ile Edirne’deki Meriç Nehri’nin buluşmasına dair bir yürüyüştür. 

İRADE GASPINI TANIMIYORUZ 

Biz biliyoruz ki siyasi darbeler sonucunda milyonlarca insanın hakkı ve hukuku gasp edildi. Bu ülke yıllardır aslında darbelerle mücadele eden bir ülkedir. Askeri darbeler karşısında milyonların bir araya geldiği, darbelere karşı durduğu bir ülkedir. Ancak AKP Hükümetinin yaptığı siyasi bir darbedir. Gasp iradesidir ve Türkiye halklarının seçmiş olduğu milletvekillerine, belediye eşbaşkanlarına, onların temsilcilerine dönük bir irade gaspıdır. Bu irade gaspını asla tanımıyoruz, asla kabul etmiyoruz. 

BARIŞI SAVUNMAYA DEVAM EDECEĞİZ

Bu sorun, inkar ederek, bu sorun yok sayılarak, bu sorun insanları cezaevlerine tıkarak, bu sorun ölerek ve öldürerek çözülecek bir sorun değildir. Bu sorun müzakereyle, bu sorun karşılıklı konuşmayla ama aynı zamanda hakkımızı, hukukumuzu arama yollarıyla çözülür. Bizler HDP’liler, HDP etrafında kenetlenen milyonlar olarak, bugün Türkiye’ye, Türkiye halklarına sesleniyoruz, HDP umut vermeye devam edecek. HDP Türkiye halklarının barışını, demokrasisini, özgülüğünü, hakkını, hukukunu savunmaya devam edecek. 

HDP kadınların, gençlerin, çocukların hakkını ve hukukunu savunmaya devam edecek. Kimsenin kaygısı, kimsenin şüphesi olmasın. Bu yol uzun soluklu bir yoldur. Selam olsun bu uzun yolculuğa çıkan tüm yoldaşlarımıza tüm arkadaşlarımıza bu yürüyüş ve mücadele devam edecek. Bir selamı da Sevgili Selahattin Demirtaş ve Abdullah Zeydan’a gönderiyoruz. Onların şahsında cezaevlerindeki tüm arkadaşlarımızı selamlıyoruz.”

Buldan’ın açıklamasının ardından heyet yürüyüşlerinin ilk durağı olan İstanbul’a doğru yola çıktı.