AKP iktidarının koronavirüs (Kovid-19) salgınına ilişkin toplum sağlığı yerine ekonomiyi önceleyen politikaları ağır sonuçlara neden oldu. Vaka sayılarının 10 bin, ölüm sayılarının ise 70 civarında seyrettiği 1 Mart’ta alınan açılma kararından bugüne vaka sayıları 60 bin, ölüm sayıları ise 350 civarına ulaştı.

Ortaya çıkan kötü tablo nedeniyle Ramazan ayının başında kısmi olarak getirilen kısıtlamalar da vaka ve ölüm sayılarını azaltamadı. Tablonun kötüleşmesine ilişkin değerlendirmelerde bulunan İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Osman Öztürk, iktidarın toplumu bir tarafa iterek, bir avuç oligarşik azınlığın çıkarına göre hareket ettiğini ifade etti.

KONTROLSÜZ AÇILMA

Sürecin başından bu yana yeterli tedbirlerin alınmadığını belirten Öztürk, 1 Mart’ta başlayan açılmanın kontrolsüz bir şekilde gerçekleştirildiğini ifade etti. Öztürk, önlemlerin yetersizliğine ek olarak kontrolsüz bir şekilde gerçekleşen açılmanın bugünkü tabloyu ortaya çıkardığını dile getirerek, tam kapanma gerçekleşmeden sürecin bir süre daha böyle devam edeceğinin göründüğünü belirtti.

‘İŞİMİZ VİRÜSE KALDI’

İktidarın en baştan bu yana doğru düzgün bir salgın politikası olmadığına dikkat çeken Öztürk, belli şeyler yapılıyor gibi gözükse de iktidar salgını değil sadece toplumun algısını yönetmeye çalıştığını söyledi.  

Ramazan ayının başlangıcında sokağa çıkma saatinin 21.00’den 19.00’a çekilmesi, Cumartesi günlerinde sokağa çıkma yasağını tekrar getirilmesi gibi kısıtlamaların geri getirilmesi gibi önlemlerin tabloda hiçbir ilerleme yaratmadığına vurgu yapan Öztürk, “Açıkçası işimiz virüse kalmış durumda. Virüs nasıl hareket ederse biz de onun kurbanları oluyoruz” dedi.

BU YANGIN SÖNMEZ

Öztürk, son kısıtlamaların pozitif değil negatif etkilere neden olduğunu kaydederek, gerekli tedbirler alınmadığı müddetçe hastalığın seyrinin bu şekilde devam edeceğinin altını çizdi.  Salgının seyrinin düşmesi için zorunlu üretim dışında tüm üretimlerin durması gerektiğini vurgulayan Öztürk, “Dün saat 19.00’da İstanbul trafiğindeydim ama her taraf doluydu. Zorunlu üretim dışındaki üretimleri ve işyerlerini kapatmazsanız insanlar mecbur işe gidip gelecek. Keyiften dışarı çıkmıyorlar. Asıl mesele bu. Zorunlu üretim dışındaki üretimler durdurulmazsa bu hareketliliği durdurmanız mümkün değil. Bu tedbirlerin bu yangını söndürmesi mümkün gözükmüyor” diye konuştu.

YAPILMASI GEREKENLER

Salgının başından beri yaptıkları önerilerin iktidar tarafından görmezden gelindiğine işaret eden Öztürk, önerilerini şöyle sıraladı: “Bizim önerimiz öncelikle aşı çok hızlı yapılmalı. İsrail aşıyı hızlıca yaptı, şimdi maskeyi atıyorlar. İngiltere de hızla aşıları yaptı ve ölüm sayıları diplere kadar indi. Test hızlıca yapılmalı. Test yapılan insanları da öyle eve göndermemek gerekiyor. İmkanları varsa gönderilsin ama kamu kurumlarında, yurtlarda, otellerde insanlar karantinaya alınmalı. Mutlaka ekonomik ve sosyal destekli kapanma gerekiyor. Üretimin kapanması, insanların ekonomik ve sosyal olarak desteklenmesi gerekiyor.”

‘ÖZEL HASTANELER PARA ALIYOR’

Salgının hızının artması ile birlikte özel hastanelerin koronavirüs hastalarını çok yüksek ücretler karşılığında kabul ettiğini ifade eden Öztürk, “Özel hastaneler eğer bu şekilde davranacaksa Sağlık Bakanlığı’nın orayı mutlaka kamulaştırması gerekiyor.  Özel hastaneler aynı eski alışkanlıklarını devam ettiriyorlar. Yani amiyane tabirle kadayıfın hem altını hem üstünü kızartıyorlar. Hem SGK’dan para alıyorlar hem de yasa dışı bir şekilde vatandaştan para alıyorlar. Aldıkları para da gerçekten ortalama geliri olan bir vatandaşın bile ödemeyeceği kadar büyük. Geceliği 5, 10, 15 bin TL gibi değişen aralıklarda ücretlerle hastaneye alıyorlar. Parası olmayanı almıyorlar. İnsanlar başka hastaneleri dolaşıyor ve bu arada da hayatını kaybeden insanlar oluyor” diye anlattı.

AŞI POLİTİKASI YANLIŞ

Öztürk, İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü’nün açıklamasından hareketle aşı hızının kesildiğini ifade ederek, aşılama oranının 60, 65 yaşa arası gruplarda yüzde 60’a bile ulaşılamadığını söyledi. Aşı politikasının yanlış olduğuna vurgu yapan Öztürk, “Biz yıllarca çok daha ilkel koşullarda köylerde aşı yaptık. Aracımızla giderdik, bazen at ile giderdik aşımızı yapardık. Mahalleleri gezer, imama söylerdik, anons yapılırdı. Köy ebeleri vardı. Onlar hangi evde hangi çocuk aşısız bilirdi. Yoksa E-Devletten randevu al, sıraya gir, böyle olmaz. Kişi aşı olmak istemeyebiliyor. Ama ben aşı olmayacağım deme gibi bir özgürlük yok. Aşı olmadığın zaman başkasını hasta ediyorsun. Böyle aşı politikası olmaz” diye belirtti.

KATLİAM

İktidarın, halkı, halkın sağlığını ve halkın haklarını düşünmediğinin altını çizerek, “İktidara geldiklerinden beri bunları söylüyoruz. AKP sağlığa zararlıdır. Bunlar sadece bir avuç oligarşik azınlığın çıkarını düşünen bir iktidar. Onlara hizmet ediyorlar, toplumun geri kalan kesimini hiç önemsedikleri yok. Resmi ölüm rakamları 36 bini geçti ama gerçek rakam ise yüz bin. Böyle bir şey olur mu? Bu bir katliam” ifadelerini kullandı.

Öztürk, durum böyle devam ederse daha vahim sonuçların ortaya çıkmasından endişelendiklerini söyleyerek, iktidar gerekli tedbirleri alma çağrısında bulundu.

MA / İdris Sayılğan