Delta varyantıyla birlikte Kovid-19 vaka sayıları sağlık sistemini yer yer tıkama noktasına getirdi. Türk Tabipler Birliği’nin saha çalışmalarına göre, 1 Temmuz’da başlayan normalleşme sürecinin ilk haftasında toplam vaka sayısı 34 bin 271 ve haftalık ölüm sayısı 316 iken, 10-16 Ağustos tarihlerinde vaka sayısı 154 bin 545’e, ölüm ise bin 11’e ulaştı.

Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre, en az bir doz aşı olmuş 18 yaş ve üzeri nüfus verilerinde 1'inci doz Türkiye ortalaması yüzde 76,81, 2'nci doz ortalaması yüzde 58,84 olarak ölçüldü. Ayrıca 1'inci dozda 47 milyon 675 bin 684, 2'nci dozda 36 milyon 521 bin 647, 3'üncü dozda ise 8 milyon 299 bin 56 olmak üzere toplam 92 milyon 710 bin 374 aşı uygulandı.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sağlık ve Sosyal Politikalar Komisyonu Eş Sözcüsü Dr. Samet Mengüç, kısıtlamaların kaldırılması sonrası ortaya çıkan tabloyu değerlendirdi.

VAKA VE ÖLÜM SAYILARI NORMALLEŞTİ

Normalleşmenin başlatıldığı 1 Temmuz’dan sonra günlük ölüm sayısının 200’lerin üzerine çıktığına dikkati çeken Mengüç, normalleşme sonrasında vaka sayısı ve ölüm oranlarındaki artışların görmezden gelindiğini söyledi. Mengüç, bu durumun kamuoyunun yanlış yönlendirilmesi ve oluşturulan algının sonucu olduğunu kaydetti.

NORMALLEŞME KRİTERLERİ

Pandemide normale dönmek için bir takım kriterler olduğunu ve bunun da Bilim Kurulu tarafından belirlendiğine işaret eden Mengüç, normale dönebilmenin koşullarını şöyle sıraladı: “Atılan doğru adımlarla ölümler sıfıra indirgenmiş olacak. Vaka sayısı 100 binde, 10’nun altına inecek. Aşılamalar doğru şekilde bitmiş olacak ve yeni varyantlar ortaya çıkmamış olacak.” 

Fakat Türkiye’de bu kriterler yerine getirilmeden normalleşme sürecine girildiğini vurgulayan Mengüç, “Türkiye’nin 1 Temmuz’da normalleşmeye girdiği dönemlerde yaklaşık 60 bin civarında hasta ve bunun yanında bilinen tarafıyla ölüm sayısı 60’larda idi. Bunları yok sayarak bir anda normale döndük ve toplum korunmaya yönelik ezberletilen şeylerden bile vazgeçmeye başladı” dedi.

EĞİTİM-ÖĞRETİM ALANINDAKİ RİSK 

Mengüç, Eylül ayı itibariyle başlayacak eğitim-öğretim döneminin ayrı bir risk taşıdığı üzerinde de durdu. Bu konuda alınmış önlemlerin henüz görünmediğini söyleyen Mengüç,  “Sonuçta pandeminin başından beri Sağlık Bakanlığı ile somutlaşan sağlık politikaları salgınla mücadelede yeterli değildi. Eğitim ve öğretimin açılması konusunda, velilerin, öğretmenlerin, devlet yetkililerinin, sivil toplum kuruluşlarının, sosyal ve davranış bilimcilerinin fikirleri alınması gerekiyor. Topyekun bir şekilde masaya yatırılıp, oradan çıkan sonuca göre alınması gereken karardı. Eğitim aksatılamaz, eğitimi bir şekilde devam ettirmeniz lazım. Ama buna karar verirken de atmanız gereken adımlar var. Bunları yaparken de yine bilim kurallarını baz almanız gerekir. Öğrenci ve öğretmen sayısı belli, eğitim alanında çalışan diğer yardımcı eğitim çalışanlarının sayıları belli. Bunun içinde elinizde bir tek koz var, önlemleri almak ve aşılamak. Bunun şuan için başka bir yöntemi yok. Kitlesel anlamda kısa sürede aşıların yüzde 80’ninin tamamlanması lazım” diye konuştu.

AŞILAMA

Mengüç, ciddi sıkıntılar yaşanan aşılama konusunda da hükümetin kararlı politikalar izleyemediğini söyledi. Antidemokratik, insan hak ve özgürlüklerini hedef alan yasaları bir gecede çıkartan iktidarın kamuoyunu aşı konusunda ikna edecek hiçbir çalışma ve politikasının olmadığını dile getiren Mengüç, toplumda aşı konusundaki kaygıların giderilmediğinin altını çizdi. Mengüç, şöyle devam etti: “Eğer bu kaygılar giderilmiş olsaydı bugün sorunsuz bir şekilde bütün aşılamalar neredeyse bitmiş olurdu. Fakat kaygılar giderilmedi. Pandemiden önce de aşı karşıtlığı vardı. Bu inançsal ve ideolojik bir yaklaşımdır. Aşı karşıtlığı dünyanın her yerinde vardır ama bunlar aslında toplumun geneline hakim olacak oranda değil. Bunun asıl kaynağı şeffaf olmayan, güven vermeyen, tutarsız, kapalı kapılar arkasındaki değerlendirmelerle kamuoyuna algı yaratmaya yönelik yanlış ve eksik bilgi aktarımıdır. Zaten pandeminin doğası gereği insanlarda kaygı ve umutsuzluk var, bir de bunun üzerinde güvensiz ve şeffaf olmayan veriler var. Aşı konusunda hedeflenenden ve olması gerekenden çok gerideyiz”

‘HER ŞEY DAHA KÖTÜ OLABİLİR!’

Önümüzdeki kış aylarına kadar hızlı bir aşılama sürecine geçilmediği takdirde ciddi bir kırılmayla karşı karşıya kalınacağı uyarısında bulunan Mengüç, “Viral enfeksiyonlar zaten mevsimsel geçişlerde dünyanın her yerinde ortaya çıkmaya başlıyor. Bunlarla birlikte pandemide eğer bulaşıcılığı engelleyemezsek, bugün olduğumuzdan daha kötü bir tablo bizi bekliyor. Bundan dolayı toplum bir an önce bu konuda bilinçlendirilmeli ve aşı çalışmaları hızlandırılmalı” dedi.

‘LOKOMOTİF GÖREVİNDEYİZ’

HDP Sağlık Komisyonu olarak pandeminin başından beri süreci takip ettiklerini dile getiren Mengüç, şunları söyledi: “Hem komisyon içerisinde çeşitli değerlendirmeler yapıyoruz hem de diğer sağlık örgütleri ile birlikte alandaki çalışmaları beraber yürütüyoruz. Pandemiyle mücadelenin aksaklıklarını fırsat bulduğumuz her alanda kamuoyu ile paylaşıyoruz. Ama biliyorsunuz ki pandemiyle mücadele alanda olur ve alanda da bunun sorumlusu hükümet ve Sağlık Bakanlığı’dır. Onlara rağmen parti olarak bu sağlık alanını domine etme şansımız yok. Dolayısıyla yapabildiğimiz yerde müdahil olarak, toplumu bilgilendirme ve aşılama konusunda çalışmalar yapıyoruz. Öbür taraftan da Sağlık Bakanlığı ve hükümetin yanlışlarını hem kendilerine hem kamuoyuna aktararak bu yanlıştan vazgeçmeleri yönünde çalışmalara devam ediyoruz. Toplum kendi geleceğine dair sağlık politikalarına ve yapılması gerekenlere hep birlikte karar verir. Biz HDP olarak lokomotif görevi görürüz. Çünkü onu siz toplumsallaştırmadığınız sürece iyi bir sağlık politikası ortaya çıkmaz.”

‘BİLİM DIŞINA ÇIKMAYIN’

Mengüç, kamuoyuna ise “Pandemiyle mücadele bilimle yapılır. Bilimsel bilgi dışındaki bütün bilgileri kabul etmeyin. Söylenti ve örnekler üzerindeki hiçbir bilgiye inanmayın. Kendi sağlığınız, bütün halkların ve toplumun sağlığı açısından aşılama konusunda dikkat etmeniz ve bir an önce aşılanmaya başlamanız gerekir” sözleriyle seslendi.

 MA / Berna Kişin