Pandemi tedbirleri kapsamında 17 günlük “tam kapanma” süreci, AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın açıklamasının ardından 29 Nisan günü saat 19.00’dan itibaren başladı. Başta sağlık emekçileri ve siyasetçiler olmak üzere toplumun birçok kesiminden bu karara ve pandeminin iyi yönetilememesine tepkiler yükselmiş olsa da “tam kapanma” olarak belirtilen ancak birçok emekçinin çalışmaya devam edeceği 17 günlük süreç başladı.

Ankara Tabip Odası (ATO) Yönetim Kurulu üyesi Ayşe Uğurlu, “tam kapanma”yı değerlendirerek bunun kısmi kapanma anlamına geldiğine işaret etti.

'SERMAYENİN ÇIKARLARINI GÖZETEN POLİTİK TUTUM SÖZ KONUSU'

Pandemi sürecinin başladığı günden beri sağlık meslek örgütleri olarak tam kapanmanın gerekliliğini dile getirdiklerini belirten Uğurlu, bunun hiçbir zaman yapılmadığını, aksine yerine ekonominin ve siyasi tutumların öncelendiğini vurguladı. Pandemi koşulları gözetilmeksizin parti kongrelerinin gerçekleştiğini de sözlerine ekleyen Uğurlu, vakaların bu şekilde arttığına işaret etti. Geçen sene mart ayında başlayarak haziran ayına kadar süren “kapanma” sürecinde yaşanan eksiklikleri ele alan Uğurlu, insanların pandemi koşullarında çalıştırıldığını kaydetti. Uğurlu, “Sermayenin çıkarlarını gözeten, ekonomiyi önceleyen bir bakış açısı, bir politik tutum söz konusudur. Halk sağlığı ya da salgını bilimsel yöntemlerle yönetmek gibi bir iddialarının olmadığını, sağlık meslek örgütleri olarak her zaman söyledik. Tam kapanma olması gerektiğini söyledik ama tam kapanmanın bütün üretim alanlarının kapatılarak, günü birlik çalışarak geçimini sağlayan insanların, esnafın ve diğer bütün halkın sosyal ve ekonomik anlamda temel ihtiyaçlarını karşılayacak mali desteğin sağlandığı bir tam kapanmadan bahsettik” sözleriyle yaşanan eksiklikleri ortaya koydu.

'AÇLIK PANDEMİSİ YAŞAMAK DURUMUNDA KALACAĞIZ'

“Bu sürecin sonunda açlık pandemisi ya da kronik rahatsızlıklar pandemisi yaşamak durumunda kalacağız” diyerek kaygılarını ifade eden Uğurlu, pandeminin kronik rahatsızlığı olanların sağlığa erişimini de azalttığını dile getirdi. Tedavi olması gereken hastaların tedavisinin geciktiğini söyleyen Uğurlu, geçimini sağlayamayan insanların önceliğinin artık açlık olduğunu kaydetti. İnsanların temel ihtiyaçlarını dahi gideremeyecek bir duruma geldiğine işaret eden Uğurlu, “Pandemi öncesinde de ekonomik anlamda çok iyi yaşayan bir ülke değildik. İşsizliğin yükseldiği bir ülkeydi ama pandemi bu sorunu daha katmerli bir hale getirdi” dedi. 

'HALK SAĞLIĞI ÖNCELENMEDEN EKONOMİ ÖNCELENDİ'

Kapanma sürecinin Ramazan ayı ve Ramazan Bayramı ile birleştirildiğini hatırlatan Uğurlu, insanların yaşam tarzlarına müdahale olarak tanımlanabilecek alkol satışının da bu süre zarfında yasaklandığını kaydetti. Uğurlu, tüm bunların gerçek demokrasi ile yönetilen ülkelerde olmaması gereken davranış modelleri olduğunun altını çizdi. Bunların hepsinin planlanmış durumlar olduğunu düşündüklerini aktaran Uğurlu sözlerini şöyle sürdürdü: “Önümüz yaz ve turizm sektörü geliyor. Turizm sezonuna hazırlık maksatlı birazcık ölüm ve vaka sayılarının düşürülmeye yönelik olarak planlanan bir kapanma olarak tanımlayabiliriz bu kapanmayı. Dolayısıyla insan ve halk sağlığını öncelemekten çok ekonomiyi önceleyen bir kapanma mantığı ya da pandemi yönetimi olarak da söylenebilir. İnsanların yaşam tarzlarına, inançlarına, alışkanlıklarına yönelik her türlü müdahalenin antidemokratik olduğunu düşünüyoruz ve bunun da planlı olduğunu düşünüyoruz.”