Diyarbakır 3 Nolu T Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan Mehmet Sıdık Meşe, 1 Aralık 2020’de yaklaşık 15 gardiyan tarafından işkence edildi. Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), Diyarbakır Barosu ve Meşe’nin müvekkili Azat Taşkın ise faillerin ve yetkililerin cezalandırılması için delillerin toplanmasına yönelik Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı’na başvuru yaptı. Ancak, soruşturmayı yürüten savcının talep edilen delilerin toplanmasındaki tutumundan kaynaklı delillerin karartıldığı belirtildi. 

İŞKENCECİ GARDİYANLAR İFADE ALDI

Müvekkilinin 1 Aralık’ta gardiyanlar tarafından işkenceye maruz kaldığını ve haber edilmesi üzerine kendisinin de 2 Aralık’ta cezaevine gittiğini belirten Meşe’nin avukatı Azat Taşkın, işkence sonrası ivedilikle savcılığa başvurduklarını aktardı. Müvekkilinin darp edilmesine ilişkin “İstanbul Protokolü” kapsamında tam teşekküllü bir hastanede adli muayene raporu alınmasını talep ettiklerini kaydeden Taşkın, ancak savcının cezaevi doktorunun uygun görmesi halinde müvekkilinin tam teşekküllü bir hastaneye sevk edilebileceğini söyleyerek taleplerinin reddedildiğini aktardı. Bağımsız bir heyet tarafından adli raporun alınmadığını ifade eden avukat Taşkın, adli muayene raporunun alınma sürecindeki skandala dikkat çekti. Olayın soruşturulması için müvekkilinin ifade ve adli rapor sürecinde darp olayındaki gardiyanların görevlendirildiğine dikkat çeken Taşkın, bu durumu da “absürt” olarak değerlendirdi. 

‘DOKTOR RAPORU GERÇEĞİ YANSITMIYOR’

Adli muayene raporunun cezaevindeki doktor tarafından verildiğini belirten Taşkın, doktorun da işkenceyi görmezden geldiğini kaydetti. Müvekkilinin vücudunda çeşitli darp izi bulunmasına rağmen doktorun rapora müvekkilinin sadece göz çevresinde bir şişlik meydana geldiğini ve bunun da uykusuzluğa bağlı bir şişlik olarak yazdığını ifade eden Taşkın, herhangi darp ve cebir izine rastlanmadığına dair rapor tutulduğunu aktardı. Müvekkiline dönük yapılan işkenceden bir gün sonra cezaevine gittiğini kaydeden avukat Taşkın, rapora yansıtılan durum ile kendilerinin cezaevinde tuttukları tutanağın çok farklı olduğunu belirterek, doktor raporunun gerçeği yansıtmadığının altını çizdi. Müvekkilinin işkence sonrası vücudunun birçok yerinde şişlik, morarma olduğunu belirten Taşkın, müvekkilinin ayrıca 45 dakikaya yakın da falakaya yatırıldığını ifade etti.  

Savcının soruşturma dosyasındaki tutumuna da değinen Taşkın, soruşturmanın etkin ve tarafsız yürütülmediğine vurgu yaptı. Gardiyanların müvekkilinin işkenceye götürdüğü ve getirdiği anlara ait 180 dakikalık kamera kaydını talep ettiklerini belirten Taşkın, ancak kendilerine 2 dakikalık kamera kaydının verildiğini bunun da işkence öncesi koğuştan çıkartıldığı ana dair olduğunu söyledi. 

‘İŞKENCE SONRASI HAKLARI ENGELLENDİ’

Müvekkilinin işkence edilmesinin ardından cezaevi yönetimi tarafından bir çok hakkının engellendiğini belirten Taşkın, “Müvekkilim, daha önce toplu olarak bulunduğu koğuştan alınarak kimsenin olmadığı odaya konuldu. Tecrit edilerek cezalandırıldı. İtirazımız üzerine müvekkilim normal bir koğuşa götürüldü. Müvekkilimin benle görüşmesinden sonra disiplinsizlik gerekçesiyle bazı sosyal etkinlerinden mahrum bırakıldı. İşkence sonrası aile ile yaptığı telefon görüşmesi ise kendisine telefon yasağı verildi” dedi. Taşkın, hak ihlallerine ilişkin itirazda bulunduklarını; ancak karar verilmediği için uygulamaların devam ettiğini söyledi. 

‘DELİLLER KARARTILIYOR’

ÖHD Diyarbakır Şubesi Yöneticisi avukat Özüm Vurgun ise dosyadaki delillerin net bir şekilde karartıldığının altını çizdi. Olaya ilişkin ÖHD, Diyarbakır Barosu olarak soruşturmaya dönük savcı ile görüşme gerçekleştirdiklerini belirten avukat Vurgun, savcının söylem ve tutumlarıyla işkenceye taraf olduğunu söyledi. Hem dosya hem de cezaevi savcısının tutumuna ilişkin “görevi yerine getirmeme, ihmal etme ve delil karartma” gerekçesiyle Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na (HSYK) başvurduklarını aktaran avukat Vurgun, ancak diğer şikayet başvurularında olduğu gibi şu ana kadar kendilerine herhangi dönüşün yapılmadığına dikkat çekti. Avukat Vurgun, adaletin aydınlık yüzünü hiç görmediklerini, adaleti mumla aradıklarının altını çizdi. 

KAMPANYAYA DAYANIŞMA ÇAĞRISI

Adli muayene raporunu veren cezaevi doktoru hakkında da Diyarbakır Tabip Odası’na (DTO) şikayette bulunduklarını kaydeden Vurgun, “Doktorun ettiği yemine bağlı olacağına inanmıştık, ancak yanıldık. En tarafsız soruşturmayı tabip odasının yapacağına inanıyoruz” diyerek, gereğinin yapılmasını talep etti. Vurgun, doktor hakkında da “görevi ihmal etme” gerekçesiyle savcılığa suç duyurusunda bulunacaklarını ifade etti. Meşe’ye dönük işkenceye ilişkin başvurdukları Uluslararası AF Örgütü’nün imza kampanyası başlattığını hatırlatan Vurgun, devam eden kampanyaya dayanışma çağrısında bulundu. Dernek olarak her türlü işkence olaylarının karşısında duracaklarını ve olayın takipçisi olacakların altını çizen Vurgun, işkenceye maruz kalanların kendilerine başvuru yapmasını isteyerek, “Adaletin yerine getirilmesi için her şeyi yapacağız. Cezasızlık politikasını yenmek için elimizden geleni yapacağız” dedi.