Dünyada savaşların son bulması amacıyla Birleşmiş Milletler (BM) tarafından 1981 yılında ilan edilen 1 Eylül Dünya Barış Günü’ne hazırlanan merkezi kentlerden biri de Diyarbakır. Amed Emek ve Demokrasi Platformu öncülüğünde 4 Eylül günü saat 16.00’da Diyarbakır İstasyon Meydanı’nda gerçekleştirilecek Barış Mitingi öncesi Diyarbakırlılara, 1 Eylül’ü sorduk. 

Dil, din ve ırk ayrımının olmadığı eşit bir yaşamla barışın sağlanacağını belirten Zülfikar Çelik, özellikle Türkiye’de dil sorununun ortadan kaldırılması gerektiğini söyledi. Çelik, “Okul ve adliyeler gibi kamusal kurumlarda Kürtçenin Kirmancî ve Dimilki lehçeleri ile Arapça bilme zorunluluğu olması gerekir.  Böylece barış sağlanır. Demokrasi bir ülkeye anca böyle gelir” dedi. 

BARIŞ ORTAMI YOK

Barışı “karşılıksız sevme ve saygı duyma” olarak nitelendiren Erdal Deniz ise, televizyon programı sunucusu Didem Arslan Yılmaz’ın Kürtçeye yönelik ırkçı söylemlerini hatırlattı. Türkiye’de Kürtçeye saygı duyulmadığını ifade eden Deniz, “Bu bize barışın halen anlaşılmadığını gösteriyor. Her zaman uygun bir dil ve üslup vardır. Ama inanın ki biz bunu halen bulmuş değiliz. Bunu ne zaman buluruz ne zaman barışın kıymetini anlarız onu da bilmiyorum. Barış olduğu zaman huzur, adalet kendiliğinden gelir. Ancak biz halen bu ortamı oluşturamadık. Bir de barışı istemeyen kesimler var. Kötü ortamdan beslenmek isteyen mutlaka vardır. Benim özellikle gençlere tavsiyem şudur; okuyun ve hayatı anlamlandırın. Anladığımız zaman yönlendirilmek yerine siz yönetiriz. Toplum ancak o zaman refaha kavuşmuş olur” ifadelerini kullandı.

TÜRKİYE’DE GİDİŞAT KÖTÜ

Diğer bir yurttaş Nezih Hoca, barış ortamının olmadığı ülkede, durumun kötüye gittiğini söyleyerek, “İdeolojik temellere dayanıyor. Dinen, ırkken halkları ötekileştiriyorlar. Dolayısıyla Türkiye’nin gidişatı iyi değil. Herkes birbirine saygılı olursa barış kendiliğinden gelir” dedi. 

SİSTEM SAVAŞ ÜRETİYOR

İktidarların çıkarları nedeniyle barışın gelmediğini belirten Sadık Yılmaz, şunları söyledi: “Kendi çıkarlarını düşünmedikleri zaman barış sağlanır. Hala ülkelerde; savaşlar, ırkçılık, ekonomik çıkarların beraberinde getirdiği sorunlar var. Kapitalist ülkeler, kendi yurttaşının refahını düşünerek başka toplumları yok sayıyor. Ortadoğu savaşlarla çalkalanıyor. Bunun en büyük nedeni de diğer ülkelerin kendi çıkarlarını öncelemesidir. Bunun bedelini de her zaman halklar ödüyor. Barışı psikolojik olarak kabullendiğimiz zaman diğer sorunlar kendiliğinden çözülür.” 

EMPATİ KURULMUYOR

Soy ismini vermek istemeyen Ümmühan isimli yurttaş, 1 Eylül ile ilgili “İnsanlar bencil oldukları için barış gelmiyor çünkü herkes paraya tapmış durumda. Empati kurulmuyor, ‘Ben onların yerinde olsam ne olurdu’ diye düşünülmüyor. Dolayısıyla yönetenler, bu şekilde düşünmediği için bu haldeyiz. Sadece  ‘biz’ düşüncesi hakim onlarda” diye belirtti.

Dünyanın barışa ihtiyacı olduğunu dile getiren Agit Ateş de, “Psikolojik baskı, kutuplaştırma, adaletsizlik, yargının işlememesi bu sorunların hepsi savaşı körüklüyor. Ama halklara bugün sorsan barıştan başka bir şey istemez” ifadelerini kullandı. 

HALKLAR BARIŞTAN YANA 

Dünyada olması gereken yegane şeyin barış olduğunu söyleyen Murat Denizer, hem Türkiye hem de dünyada savaşların olduğunu söyledi. Denizer, şöyle devam etti: “Dünyanın halini görüyorsunuz. Hem ülkemizde hem de dış ülkelerde olsun kan ve savaş almış başını gidiyor. Bu bizi çok üzüyor. Rant, kapitalizm ve zenginlerin çıkarları fakirlerin canını alıyor. Zenginleri doyuramıyoruz. Bunun için de savaşlar bitmiyor. Fakat halklar barış istiyor.” 

MA / Eylem Akdağ - Ceylan Şahinli