Diyarbakır’da yaşayan M.E. ve babası 3 Nisan 2013 tarihinde kardeşinin eğitim gördüğü liseye okul müdürü ile görüşmeye gitti. Görüşme sırasında okul bahçesinde çocuklar arasında kavga çıktı, ardından sivil polisler kavgaya müdahale etti. M.E. ise okul bahçesinde kavga eden çocukların polis tarafından dövüldüğünü gördü ve cep telefonuyla kaydetmeye başladı. M.E.’nin kendisini kayda aldığını fark eden polis, onu hemen gözaltına aldı. M.E. kavga eden çocuklarla birlikte aynı gözaltı aracına konuldu.

M.E.’nin anlatımına göre polisler gözaltı aracında kendisini copla dövmeye başladı. Gözaltı aracındaki dayak emniyette de devam etti. M.E.’nin yüzüne, testislerine, bacaklarına vuruldu ve falakaya yatırıldı. Bir polis M.E.’nin alnına ayağını bastırarak, “Fotoğraf öyle değil böyle çekilir” dedi. Yaklaşık 4 saat emniyette tutulan M.E. bir ayağı topallayarak yürüyebiliyordu. 

M. E. kendisini döven polisler hakkında suç duyurusunda bulundu. M.E.’nin avukatı Senem Doğanoğlu’nun "işkence" suçlamasıyla verdiği dava dilekçesinin ardından Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava görüldü. Polislerden H.A., M.E.’nin polislerden birisine kafa attığını ileri sürerek, “3 veya 4 polis memuru M. E’nin özellikle üst bölgesi, sırt ve omuz bölgesine cop ile müdahale ettiler ve bu kamera kaydında görünmektedir” dedi. Sanık A.T. M.E.’yi darp etmediklerini söyleyerek, “Bu şekildeki bir odada kişilere darp uygulanması mümkün değildir, söz konusu oda asayiş ile ilgili olduğu için gerek savcılık tarafından gerekse sıralı amirlerimiz tarafından gelip gidilen bir odadır, diğer konularda aleyhime olan hususları kabul etmiyorum” dedi.

Bir diğer sanık polis E. K. ise olayın gerçekleştiği tarihteki çözüm sürecini hatırlatarak, “O dönem mevcut olan çözüm sürecini baltalamak amacına yönelik olarak kendi çıkarları doğrultusunda ‘biz emniyette dayak yedik’ demişlerdir” sözleriyle kendisini savundu.

Mahkeme M.E.’ye verilen doktor raporunu da değerlendirerek, işkence ile suçlanan polislere kasten adam yaralama suçundan ceza vererek, hükmün açıklamasını erteledi. M.E.’nin avukatı Doğanoğlu, üst derece mahkemeler tarafından da onaylanan kararı Anayasa Mahkemesi’ne taşıdı. M.E. yaşadığı olaya ilişkin ayrıca tazminat davası da açtı. M.E.’ye 25 bin lira maddi ve 80 bin lira manevi tazminat verilmesine hükmedildi.

M.E.'nin falaka sonrası emniyette topallayarak yürüdüğü görülen kamera kayıtları dava dosyasında 8 yıl sonra ortaya çıktı. Polisler M.E.'yi koridorda kolundan girerek, topallar halde yürütüyor. M.E.'nin bileklerinde kelepçelerin, karakolda olmasına karşın çıkarılmadığı görülüyor. 

'HAK ARAMA BİLİNCİ GELİŞMELİ'

HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu ise M.E.’nin başına gelen bu olayı örnek göstererek, yurttaşlara hakkını arama çağrısında bulundu. Gergerlioğlu, mahkemelerin mağdur edenlere verdiği cezaların önemli olduğunu vurgulayarak, "Toplumda hak arama bilinci eksik, ama bazen de hakkını arayan vatandaşlar, hem hak arama eksikliğini yeniyorlar, hem de devletin cezasızlık politikasını deliyorlar… Bu tür vakalarda bir anket araştırma sonucu aklımıza geliyor. Bu araştırma sonucunda vatandaşların yüzde 87’si gözaltında hak ihlaline uğradıktan sonra hak arama girişiminde bulunmamış” dedi. Gergerlioğlu, Türkiye'de hak arama bilincinin gelişmesi gerektiğini söyledi. (ANKA)