Dersim’de 1937-38 yılları arasında gerçekleştirilen ve binlerce kişinin öldürüldüğü soykırımın üzerinden 83 yıl geçti. Bakanlar Kurulu tarafından 4 Mayıs 1937’de “Dersim Tenkil Kararları” adıyla çıkarılan özel kararname ile kadın, çocuk, yaşlı, genç, bebek demeden on binlerce insan diri diri yakıldı, kurşunlara dizildi. Süngülerle kadınların karnından bebeklerini çıkaran askerler, “Bunlar gelecekte bize düşman olur” diyerek öldürüldü. Dağlar ve köyler bombalandı, kıyımdan kaçıp mağaralara sığınanlar ise zehirli gazlarla öldürüldü. Ölüler Munzur suyuna atıldı. Katliamdan geriye sağ kalan on binlerce Dersimli topraklarından sürgün edildi. Kayıtlarına göre, 1937’de bin 737 kişi, 1938’de ise 6 bin 868 kişinin öldürüldüğü belirtilse de sayının çok daha fazla olduğu biliniyor. Resmi olmayan verilere göre en az 70 bin insanın öldürüldü, on binlercesi sürgün edildi. Katliamda sağ kalan kız çocuklarının ailelerinden alınıp, askerlere evlatlık verildi. 

HER 4 MAYIS'TA ANMA

Bakanlar Kurulu Kararı’nı açığa çıkmasından sonra Kürt halkı, 2010 yılından 4 Mayıs’ı “Roza Şiyaye” yani “Kara Gün” olarak ilan etti. Yaşamını yitirenlerin anısına her yıl 4 Mayıs’ta Munzur suyuna kırmızı karanfiller bırakılıp, lokma dağıtılıyor.

‘KATLİAMIN TANIĞI BEGO AMCA’

Katliamın yaşayan sayılı tanıklarından 93 yaşındaki Bedri Polat, hala zihninde kalabildiği kadar yaşananları aktarıyor. “Bego Amca” olarak tanınan Polat, 83 yıl geçmesine rağmen katliamın acılarını, izlerini bedeninde taşıyor. Merkeze bağlı Körkez Köyü’nde 6 çocuklu bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Polat, daha 10 yaşındayken tüm ailesini katliamda kaybeder. Kendisi gibi eşi Güllü Polat’ta 2 yaşındayken katliam zamanına denk geliyor. Ailesiyle birlikte Dersim merkeze bağlı Rubayik köyünde yaşayan Güllü Polat, katliamda babası ve iki amcasını kaybederken, yalnızca annesiyle birlikte kurtulabiliyor. 

‘UZUN BİR HİKAYE…’

Artık kulakları duymayan Bedri Polat’a kızı eğilerek yıl dönümünü hatırlatıyor. Gözleriyle boşluğa bakıyor ve titreyen elini göstererek katliamda askerlerin açtığı ateş sonucu iki parmağını kaybettiğini anlatmaya çalışıyor. Derin bir “ah” çekerek söze başlayan Polat, “Uzun bir hikayedir konuşmakla başa çıkılmıyor” sözleriyle derin acısını paylaşıyor. 

ÖLÜ DİYE SUYA ATTILAR 

Polat, babası Hasan Polat’ın katliamdan önce bir sabah askerler tarafından karakola götürüldüğünü ve bir daha kendisinden haber alınamadığını öğreniyor. Polat’ın ağabeyleri Ali ve Hüseyin, babalarının kaybettirilmesi üzerine direnişçilere katılır. Askerlerin köylerini basarak 300’e yakın kişiyi köy meydanında topladığına tanıklık eden Polat, “Çocuk, yaşlı, genç, hamile kadın demeden Harçik Suyu kenarında kurşuna dizildiler. Öldürülenlerin cenazelerini suya attılar. Askerler, annemi, ablamı, iki küçük kardeşlerimi gözlerimin önünde öldürdü. Benim de öldüğümü sandılar. Ölülerle birlikte beni suya attılar. Ben ve bir çocuk sudan kurtulduk. Ben elimi kardeşimin başının üzerine koymuştum. Askerlerin açtığı ateş sonucu kurşun iki parmağımı kopardı. Yaralı halde bir köye ulaştım. Af çıkana kadar dağlarda olan ağabeylerimin yanında kaldım” dedi.

‘TAŞ ÜSTÜNE TAŞ KALMADI’

“38 geldi hepimizi yaraladı, tarumar etti. Taş üstüne taş kalmadı” sözleriyle o günü özetleyen Polat, “Bir proje yapmıştılar. O projenin içinde canlı kimseyi bırakmamaları için talimat vardı. Kalanı da sürgün ettiler, yaktılar kül ettiler. Bilmiyorum bir hata yapmadık. Boş boşuna milletin başına çöktüler. Kimseye bir şey yapmadık. Bizi toplu halde kırıyorlardı. Asker süngüyle kadının karnına vuruyordu, bebeği çıkardı ve yere attı. Diyordu ‘bunlar yarın bize düşman olacak.’ Biz ne düşmanlık yaptık?” diye konuştu.

'GELECEK NESİLLERE AKTARILSIN'

Dersim’in tüm dağlarına askerlerin sardığına tanık olan Polat, şöyle devam etti: “Ne ağaç kaldı, ne tarla kaldı, ne mal kaldı, ne davar kaldı, ne de insan. Toplu halde bizleri aldılar ellerimizi başımızın üzerine koyuyorlardı. Diyorlardı ‘yarın gelip sizi sürgün edeceğiz.’ Topraklarımızda yaşamaktan başka bir şey istemiyorduk. Biz hükümete düşmanlık yapmadık. Birden çöktüler milletin başına. Çoluk çocuğu katlettiler. Allah bir daha göstermesin, o günü getirmesin. Canlı canlı insanların kafaları taşla eziliyordu. Bir canlı kaç kere süngüyle ölsün. Dersim’i alt üst etti, bir şey bırakmadılar. Unutmasınlar, hiç kimse bu katliamı unutmasın.” 

Polat, sözlerini sonlandırırken katliamın gelecek nesillere aktarılmasının önemine dikkati çekerek, katliamın aydınlatılması ve yaşananların arşivlenmesini istedi.  

Mezopotamya Ajansı / Ayşe Sürme