Gölcük-Kocaeli merkezli 17 Ağustos 1999 meydana gelen depremde resmi rakamlara göre, 17 bin 480 kişi yaşamını yitirdi, 23 bin 781 kişi ise yaralandı. Resmi olmayan rakamlara göre ise 50 bin kişi yaşamını yitirdi, ağır ve hafif olmak üzere 100 bin kişi de yaralandı. Aynı depremde 133 bin 683 bina çökerken, 285 bin 211 konut ve 42 bin 921 işyeri hasarlı olarak resmi kayıtlara geçti. 17 Ağustos depreminin ardından küçük ve büyük ölçekli sayısız deprem meydana geldi. Son zamanlarda olası bir Marmara depremine karşı zararın en aza indirmek için hazırlıkların yeterince yapılmadığı tartışılıyor. Bunun temel nedeni ise mühendislik hizmeti almamış eski yapılar gösteriliyor. Bir diğer etken de fay hatları üzerinde bilinçsizce yapılan yapılar. 1999 depreminin ardından yapılan araştırmalara göre, İstanbul’da 1 milyona yakın zemin etüttü yapılmamış ve mühendislik hizmeti almamış depreme dayanıksız yapı var. Bu yüzden olası bir depremde tahribatın ağır olacağı görüşü hakkim.

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Jeofizik Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Şahan ve Jeoloji Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Sami Teymurtaş, 17 Ağustos 1999 depremine dikkat çekerek, olası bir depremde meydana gelecek olan tahribatlara ve önlemlere dikkat çekti. 

YAPILAŞMA TARZI ZARARI BÜYÜTTÜ

Depremde zararın büyük olmasının nedenlerinden bir tanesinin konutların yer seçimi olduğunu söyleyen TMMOB Jeofizik Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Şahan, yapılaşmaya açılan yerlerin fay hatlarının üzerinde olması ve kötü zeminde olmasından kaynaklı zararın büyümesine neden olduğuna işaret etti. Bir diğer önemli etkenin ise yapılaşmanın kötü olması, kullanılan malzeme kalitesi, beton sınıfı ve demir sistemindeki eksikliğin olduğunu ifade eden Şahan, “Benzer etkenler zararın büyümesine neden oldu. Ayrıca zararın bir diğer kaynağı ise zemin etütlerinin olmamasıdır. Zemin araştırması yapılmadan temel sistemi tasarlanıp onun üzerine de bina yapılıyordu. Zemine uygun bina da yapılmadığı için zarar büyüdü” dedi.

‘DAYANIKLI YAPILAR YAPILMALI’

Zararı en aza indirgemek için dayanıklı yapı inşa etmek gerektiğini vurgulayan Şahan, bunun yollunun da zemin etütlerinden geçtiğini dile getirdi. Zeminde yapılan araştırma sonucunda çıkan rapora göre tasarım yapıldığı takdirde zararın aza indirme şansının artacağını söyleyen Şahan, “1999 depreminin ardından bir takım tedbirler alındı. Zemin etütleri zorunlu hale getirildi. Ayrıca ilk etabında yapı denetim firmaları zorunlu hale geldi. Ancak denetim yeterince yaşanmadığı için eksiklikler ortaya çıktı. Ayrıca yapı denetim firmaları işlerini müteahhitlerden alıyorlardı. Bundan ötürü sağlıklı denetim söz konusu olmadı. Bu ticari ilişki nedeniyle bazı şeyler yapılmadı. Bu eksiklikler hala devam ediyor. Mesela yapı denetim firmalarında kadro olarak jeofizik mühendisleri yok. Zemin etütleri yapılıyor ama onun sahayı temsil edip etmediğini denetim içindeki jeofizik mühendisleri bilir. Raporlarla birlikte temel atılmadan önce sahada kontrol edecek kişi yapı denetim içinde yok” diye konuştu.

‘50 BİN BİNANIN ÇÖKECEĞİ ÖNGÖRÜLÜYOR’ 

İstanbul genelinde 1999 depreminden önce yapılan yapıların 1 milyon civarında olduğunu kaydeden Şahan, bu durumun tehlikeyi daha da artırdığına dikkati çekti. Bu binaların mühendislik hizmetinden yoksun olduğuna değinen Şahan, ayrıca yeterince denetiminin de yapılmadığını söyledi. “Bunlar İstanbul için ne kadar korkunç bir tablo ile karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor” diyen Şahan, şöyle devam etti: “Ayrıca yapılan araştırma ve incelemelerde olası depremde 50 bin civarı binanın çökebileceği öngörülüyor. Kuzey Anadolu fay hattı uzantısı Marmara depreminin içinden geçiyor. Bu birazcık olacak etkiyi azaltabilir. Ancak eğer yapılarımız uygun yapılmadıysa sonuç kötü olur. Örneğin Kartal’da durduk yere bina çöktü ve 20’den fazla kişi yaşamını yitirdi. Bu tür binalar acilen tespit edilmesi lazım. Sonuç itibariyle 5.8 derecesinde bir depremin bile zarar verdiği bir kentte yaşıyoruz.”

ZARARIN BÜYÜKLÜĞÜ UYARISI YAPTI 

Bu yüzden çok hızlı bir şekilde tehlike arz eden yapıların yıkılıp yeniden yapılması gerektiğini kaydeden Şahan, bunu jeofizik mühendislerinden yardım alarak yapılmasının en doğru olacağını belirtti. Zemini problemli olan alanlarda ve 17 Ağustos depreminden önce yapılan yapıların tarama yöntemiyle elden geçirilmesi gerektiğini ifade eden Şahan, bu durumun “kentsel dönüşüm”de olduğu gibi olmaması gerektiğini vurguladı ve “Kentsel dönüşüm yerine rantsal dönüşümün esas alınmamalı” dedi. Ayrıca zararı azaltmanın bir diğer önemli hususunun toplanma, barınma ve benzeri alanların yaratılması olduğuna işaret eden Şahan, aksi takdirde korkunç boyutlarda zararın meydana gelebileceği uyarısında bulundu.

7 ÜZERİ DEPREM OLASILIĞI YÜZDE 65 

“Türkiye deprem tehlike haritasında, fay hatlarının geçtiği bütün bölgelerde her an deprem olma potansiyeli var” diyerek sözlerini sürdüren Şahan, bu potansiyellin belli periyotlarda geliştiğini dile getirdi. Marmara Denizi içerisinde de bu periyodun dolduğuna dikkati çeken Şahan, “Bu potansiyel burada dolmuş durumda. 7 ve üzeri deprem olma olasılığı şu anda yüzde 65 olarak hesaplandı. Erzincan depreminden itibaren enerji hep batıya doğru taşındı. Ve Marmara’ya kadar gelip dayandı. Marmara Denizi’nin içindekinin kırılması bekleniyor. Akdeniz ve Arap levhası sürekli Anadolu levhasını batıya doğru itiyor. Haliyle o itiş esnasında stres birikiyor. Bir şeye sürekli güç dayadığınızda bu bir yerden sonra kırılır. Bundan ötür doğu da batı da bir gerilim altında. Bu yüzden seferberlik ilan edip yapılarımızı değiştirmeliyiz. Depreme dayanıklı hale getirmemiz gerekiyor. İnsanları deprem öncesi ve sırasında ne yapacaklarına dair bilgilendirmemiz gerekiyor” diye konuştu. 

DERE YATAKLARI RİSK OLUŞTURUYOR

TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Sami Teymurtaş ise, 1999 depreminden önce var olan yapılarda herhangi bir zemin etüdünün yapılmamasından kaynaklı olası bir depremde tehdidin büyük olacağını belirtti. Hala yapımı devam eden yapıların fay hatlarının üzerinde yapılması veya yapılırken fay hatları ve zeminin dikkate alınmamasından kaynaklı tahribatın yüksek olacağına işaret eden Teymurtaş, “Dere yatakları risk teşkil ediyor, buna rağmen hala yapıların yapılmasına devam ediliyor. Fay hatları boyunca yine binalar yapılıyor” diye kaydetti.  

21 YILDIR NE YAPILDI? 

21 yıl önce meydana gelen depremden sonra kısmi olarak önlemler alınmaya başlandığı ama yetersiz kalındığını belirten Teymurtaş, iktidarın “kentsel dönüşüm” programını eleştirdi. Bu dönüşümün “rantsal” olduğunun altını çizen Teymurtaş, “Hem siyasi iktidar hem de ona bağlı iş yapan müteahhitler sadece kendi çıkarları doğrultusunda yapılar yaptılar. 21 yıldır zemin aynı zemin. Riskli olan binalar da aynı. Kentsel dönüşüm sağlıklı yapılsaydı aynı olur muydu? Soruyoruz; 21 yıldır ne yapıldı? Deprem her an olabilir. Mutlaka bir çalışma yapılmalı” ifadelerini kullandı. 

YENİ DEPREM YÖNETMELİĞİ

Kentsel ve yerinde dönüşüm önerisinde bulunan Teymurtaş, bir fay yasasına ihtiyaç olduğunu dile getirdi. Fay yasasının bilim kurulu tarafından hazırlanabileceğini söyleyen Teymurtaş, “Sadece birkaç paydaşın olduğu kanunlar yapılıyor. Herkesin içinde yer aldığı etkin bir çalışma olmadığı sürece çözüm odaklı olmayacak. Onun için bütün paydaşlara yer verilmeli. Yeni deprem yönetmelikleri içinde herkes olmalı. Bu şekilde meydana gelecek herhangi bir risk karşısında tahribat aza indirilebilir” dedi. 

Mezopotamya Ajansı / Mehmet Aslan