Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir İl Örgütü’ne yönelik 17 Haziran’da katil zanlısı Onur Gencer tarafından yapılan saldırıda parti çalışanı Deniz Poyraz katledildi. Katil zanlısı Gencer’in 18 saat içerisinde tutuklanmasıyla başlayan hukuki süreçte ise yanıtlanmayan birçok soruya karşı hızlıca hazırlanan iddianame, İzmir 6’ncı Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. Katliamın perde arkası ortaya çıkarılmadan kabul edilen iddianame kapsamında yargılama ise 29 Aralık’ta başlıyor.

29 BARO BAŞKANI İZMİR’DE OLACAK

HDP Hukuk Komisyonu ise görülecek duruşma öncesi ciddi bir hazırlık süreci içerisinde çalışmalarını sürdürüyor. Kapsamlı bir katılımın beklendiği 29 Aralık’taki duruşmaya, 29 baro başkanının yanı sıra Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Erinç Sağkan’ın da katılması bekleniyor. Bunun yanı sıra kadın kurumları da duruşmaya katılacak. Aralarında Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) ve İnsan Hakları Derneği (İHD) gibi hukuk ve insan hakları örgütleri de duruşmayı izleme, rapor tutma ve taraf olma talebinde bulunacak.  

Duruşma öncesi katliamın gerçekleşmesi ardından olay yerinde bulunan ve iddianamenin kabul edilmesine kadar geçen hukuki süreci yakından takip eden davanın avukatlarından Türkan Aslan Ağaç ve HDP Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonundan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Ümit Dede Mezopotamya Ajansı'na değerlendirmelerde bulundu.

‘ETKİN SORUŞTURMA YÜRÜTÜLMEDİ’

Katliamı gerçekleştiren katil Gencer’in arkasındaki güçlere, yardım edenlerin açığa çıkarılması için yoğun bir gayret içinde olduklarını söyleyen Dede, soruşturma aşamasında birden fazla talebin yer aldığı dilekçeler verdiklerini, savcılığın ise sınırlı sayıda talebe dair işlem yaptığını belirtti. Dede, soruşturma aşamasında cinayetin arkasındaki güçlerin, azmettiricilerin ve katile yardım edenlerin açığa çıkarılabileceği bir pratik ortaya konulmadığını ve etkin bir soruşturma yürütülmediğinin altını çizdi. İddianame hazırlanması ardından var olan eksikliklere, toplanmayan delillere dair de çalışma yaptıklarını ve bunun için kovuşturma aşamasında etkin bir mücadele sürdüreceklerini ifade eden Dede, bu kapsamda barolar, hukuk örgütlerinin de kendilerine destek verdiğini anlattı.

‘TÜM TOPLUMU İLGİLENDİREN BİR DAVA’

Siyasi bir cinayet olduğundan kimsenin şüphesi olmadığını söyleyen Dede, “İlk kez bir siyasi parti binasına girilerek, bina içerisinde bir cinayet işlendi. Bu yönüyle tüm toplumu, demokrasiyi, hukuku ilgilendiren önemli katliamla karşı karşıyayız” dedi.

‘DEMOKRASİYE SALDIRIDIR’

Yapılan saldırının Türkiye demokrasisine yapıldığının altını çizen Dede, katliamın yaşandığı dönemdeki siyasi atmosfere dair de şunları söyledi: “Cinayete giden süreçte siyasi iktidar tarafından yaklaşık 5 yıldır da devam eden tehdit ve ötekileştirme dilinin en üst seviyelere çıktığı günlerdi. Bu dilin yarattığı bir sonuç da bu katliamdır. Cinayetten birkaç gün önce Cumhurbaşkanı muhalefet parti liderlerine ‘Bunlar sizin iyi günlerinizdir’ dediğine bu ülke tanıklık etti. Deniz Poyraz cinayeti de bu yaratılan atmosferin dışında bir yerde durmuyor. HDP’ye yönelik bu saldırı Türkiye demokrasisine yönelik bir saldırıdır. Deniz Poyraz cinayeti, iktidar ve aktörlerinin kendileri dışındaki hiçbir varlığı kabul etmememe, bunu yargı eliyle ya da başka türlü bertaraf etme, muhalefeti Türkiye’de siyaset yapamaz hale getirme çabasının bir halkasıdır. Dolayısıyla bu saldırı aynı zamanda Türkiye’deki tüm siyasi partilere yönelik bir saldırıdır.”

YENİ BİR KONSEPT DENEMESİ

Saldırının 15 Temmuz Darbe Girişimi sırasındaki kayıp silahlara dair tartışmaların yapıldığı bir süreçte yaşandığına dikkati çeken Dede, “Deniz Poyraz cinayetiyle birlikte yeni bir konseptin devreye girdiği yönünde ciddi emareler vardı, ancak katliama karşı verilen ortak refleks ve sahiplenme bu konseptin yürütülemeyeceğini gösterdi ve bunu geliştirmeye çalışanlara geri adım attırdı” dedi. 

Bu nedenle katliam ardından ortaya çıkan ortak tepkinin dava sürecini sahiplenme olarak yansıyacağını dile getiren Dede, “Eğer böyle olmaz ise bu sahiplenme gerçekleşmez ve katliama yardım edenler, arkasındaki güçler ve organizasyonu açığa çıkarılmazsa siyasi cinayetlerin devamı gelecektir. Türkiye toplumu ve muhalefeti üzerinde bu tehdit her zaman varlığını sürdürecektir. Bu bilinçle davanın sahipleneceğini düşünüyoruz” şeklinde konuştu.

‘İDDİANAME İADE EDİLMELİYDİ’

Deniz Poyraz katliam soruşturmasına dair hazırlanan iddianamenin de Ceza Muhakemeleri Kanunu’na (CMK) göre iade edilmesi gerektiğini vurgulayan Dede, “Savcılık yeterli derecede araştırılmalarını derinleştirmemiş, dinlenmesi gereken birçok tanığı dinlememiş, ulaşması, erişmesi gereken birçok bilgi ve belge de dosyada yok. Bu haliyle de söz konusu iddianame ile yapılacak bir yargılamada Deniz Poyraz’ın katledilmesine giden süreç, bunu azmettirenler, katile destek verenlerin açığa çıkarılması mümkün değil. Yargılamanın ilk günü iddianame okunması ardından biz bu eksiklikleri dile getireceğiz. Mahkeme iddianameyi kabul ettiği için iadesi gibi bir durum söz konusu değil. Fakat hazırlanırken, soruşturma yürütülürken eksik bırakılanların kovuşturma aşamasında açığa çıkarılması için hem taleplerimizle, mahkemenin toplaması gereken delilleri mahkemeye gösterme suretiyle gerçeklerin ortaya çıkarılması için mücadele edeceğiz” diye konuştu.

PARA KAYNAĞI

Katliamın tek başına katil zanlısı Gencer tarafından yapılmadığına dair alınan ilk ifade ve soruşturma aşamasında elde edilen bilgilerde yer aldığına dikkati çeken Dede, var olan ve araştırılmayan delillere dair şu bilgileri paylaştı: “HTS kayıtları getirilmiş, kişinin defalarca emniyet müdürlüğünü aradığı görülüyor. Ancak kiminle konuştuğu derinleştirilmemiş. Bir para kaynağı olduğunun işaretleri var, ancak savcılık bunu araştırmamış. Atış poligonunda yaptığı atışlarda bir devlet memurunun aldığı maaştan daha fazlasını gerektiren bir para harcamış. Yine lüks otellerde kaldığını, çokça seyahat ettiğini biliyoruz. Sadece bu paranın kaynağının ne olduğuna dair de savcı herhangi bir araştırma yapmamış. Sanığın verdiği ilk ifade de aslında bu işi tek başına yapmadığı, bir an kafasına esip gidip katliam yapmadığı, bunun bir hazırlık sürecinin olduğu ortada. Savcılık sorguyu derinleştirmek istese, daha derinlikli sorular sorsa sadece katilin kendisinden bile birçok bilgiye ulaşabilirdi. Ancak yapılmamış. Mahkeme aşamasında katile tekrar söz verilecek, sorgusu yapılacak. Bizlere de soru sorma imkanı verilecek. Biz soracağımız sorularla da birçok bilginin sanığın kendisi tarafından ortaya çıkarılacağını düşünüyoruz. Özellikle çapraz sorguya dönükte hazırlık içerisindeyiz.” 

‘SANIK DURUŞMADA OLMALI’

Duruşmaya sanığın getirilmesine dair müzekkere yazıldığını ve kendilerinin de katil Gencer’in duruşma salonunda hazır bulundurulmasını istediklerini anlatan Dede, şöyle devam etti: “Ceza yargılamasında yüz yüze ilkesi esastır. Kişinin sorgusu yapılırken, kendisine sorulan sorulara cevap verirken, söylediği sözlerin, vücut dilinin, yüzündeki mimiklerinin bir önemi ve anlamı var. Dolayısıyla kimi tespitlerin yapılabilmesi, soruşturmanın sağlıklı yürütülebilmesi, yargılamanın sağlıklı yapılması açısından sanığın duruşmaya getirilmesi gerekir. Bu konuda hem Yargıtay’ın hem de Anayasa Mahkemesi’nin sayısız kararı var. Yüz yüze ilkesi gereği hem sanığın hem de katılanların mahkemede hazır bulunması, mahkeme salonu içerisinde yargılamanın bir bütünen katılan taraflar açısından takip edilmesinin kolaylaştırıcı bir şekilde yapılmasının sağlanması gerekir. Bizde bu konuda ısrarcıyız. Mahkemenin de şu andaki tavrı sanığı mahkemeye getirme yönündedir. Eğer ki mahkeme geri adım atar ya da sanığın kendisi mahkeme salonuna gelmek istemezse de biz bu konuda ısrarcı olacağız. Sanığın mutlaka mahkeme salonunda bizlerin onu göreceğimiz, gözleyebileceğimiz şekilde duruşmaya katılması konusunda ısrar edeceğiz.” 

TOPLUMSAL VE SİYASAL SORUMLULUK

Duruşmanın görüleceği İzmir 6’ncı Ağır Ceza Mahkemesi’ne de büyük bir sorumluluk düştüğünü ifade eden Dede, maddi gerçeğin açığa çıkarılması için mahkeme heyetinin tarafların taleplerini karşılamasının önemine dikkati çekti. Deniz’in katledilmesine sıradan bir cinayet olarak yaklaşılmaması gerektiğini söyleyen Dede, ekledi: “Sıkılan kurşunlar sadece Deniz Poyraz’a ya da HDP’ye sıkılmadı. Türkiye demokrasisine sıkılan bir kurşun var. Bu katliamı muhalefete tahammül edemeyen siyasi iktidar zihniyetinin yansımasının bir sonucu olarak görmek gerekiyor. Bu açıdan aynı zamanda siyasal sorumluluğu var. Bunun sadece bir cinayet olarak ele alınması mümkün değil.”

‘ANAYASAL DÜZENE KARŞI BİR SUÇ VAR’ 

Burada aynı zamanda Anayasal bir suç işlediğini anlatan Dede, “Anayasa’da siyasi partiler demokrasinin vazgeçilmez unsuru olarak nitelendirilir. Dolayısıyla bir siyasi partiye dönük gelişen silahlı saldırının, katliam girişiminin, cinayetin sadece bir ‘insan öldürme’ suçu çerçevesinde değerlendirilemeyeceği ortadır. Bu açıdan Anayasal düzene karşı işlenen bir suç kapsamında da ele alınması gerekir. Bunların yanı sıra bir nefret suçudur. Katilin katliamı gerçekleştirmeden önce sanal medya üzerinden paylaştığı fotoğraflar ve paylaşımlar üzerinden de bu nefret suçu anlaşılıyor. Türkiye’de maalesef iktidar tarafından siyasete mal edilen nefret ve ötekileştirici dilin cinayetteki rolünün görülmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.

Davanın görüleceği İzmir 6’ncı Ağır Ceza Mahkemesi’nin katliamın arka planına dair hazırlık içerisinde olması gerektiğini söyleyen Dede, “Eğer mahkemenin bakış açısı bu olmazsa bu yönlü bir hazırlık içerisinde yargılamaya başlamazsa, gerçeğin açığa çıkarılması elbette mümkün olamayacak. Biz de yargılama içerisinde bu cinayetin siyasi, toplumsal yönünü gösterme gayreti ve çabası içerisinde olacağız. Bu cinayetin katil tarafından işlendiğine şüphe yok ancak bu cinayeti ona işleten nedir? Bunun hazırlıkları konusunda kimler yardım etti? Bu cinayetle nasıl bir sonuca ulaşılmak isteniyordu? Hedeflenen neydi? Mahkemenin Türkiye demokrasisine bu gerçeği açığa çıkarma gibi bir borcu var. Bunun açığa çıkarılması için biz de çaba ve hazırlık içerisindeyiz” diye belirtti.

SORUŞTURMA YETERSİZ

Dava avukatlarından Türkan Aslan Ağaç ise, Deniz Poyraz’ın katledildiği andan itibaren soruşturma sürecinin yüzeysel ve gayri ciddi yapıldığını söyledi. Savcılığın ilk 20 saatte olayın “örgütsel işlenmediğine” karar vererek dosyayı kendisi açısından kapattığını vurgulayan Ağaç, “Ancak, bizlerin ısrarlı talepleri ile daha sonra bir kısım araştırma, inceleme ve delil toplama işlemi gerçekleştirildi. Bu karşılanan taleplerimiz ise yüzeysel yapıldı. Soruşturma sürecinde saldırının azmettiricileri ve yardım edenlerin tespit edilerek dosyaya dahil edilmesi sağlanamadı. Otopsi raporunun dosyaya girmesinden kısa bir süre sonra da iddianame hızlıca hazırlandı ve İzmir 6’ıncı Ağır Ceza Mahkemesine sunuldu” dedi.

SİYASİ CİNAYETLER

Soruşturma aşamasında yarım bırakılan bütün hususların mahkemenin üzerine kaldığını aktaran Ağaç, mahkemeden beklentilerinin siyasi cinayetin azmettiricileri ve yardım edenlerin ortaya çıkacağı bir yargılama yapması olduğunun altını çizdi. Davanın Türkiye'de işlenen siyasi cinayetlerin, nefret suçlarının sona ermesi için önemli olduğunu belirten Ağaç, şöyle devam etti: “Siyasi saikler ile işlenen suçlar hem de nefret suçları açısından geniş mücadele alanları yaratılması gerekmektedir. Bakın Deniz Poyraz'ın katlinden sonra önce Konya'da ırkçı bir eylem gerçekleşmiş ve aynı aileden yedi kişi öldürülmüştür. Bunların yarattığı etkiden kurtulmadan üç gün önce öğreniyoruz ki yine İzmir'de üç Suriyeli mülteci yakılarak öldürülmüş. Özellikle son 6-7 yıldır siyasal iktidar ve ortakları ötekileştirici, kutuplaştırıcı nefret söylemleri kullanarak şiddet ortamı yarattılar. Bu şiddet ortamı, cezasızlık politikaları ile birlikte değerlendirildiğinde bu tür olayların artarak devam etmesinin önüne geçebilmek için tüm farklılıklarımızı bir kenara bırakarak ortak, aktif bir mücadele ağı oluşturulmalıdır.”

DESTEK ÇAĞRISI

Duruşma için demokratik kamuoyuna çağrı yapan Ağaç, “Mahkemeden, adil hakkaniyetli dürüst bir yargılama yaparak savcılığın gözünü kasıtlı olarak kapattığı gerçekleri ortaya çıkarmasını, görünen faillin arkasındaki kişileri bularak sanık sandalyesine oturmasını sağlayacak bir yargılama yapmasını beklemekteyiz. Gerçeğin ortaya çıkarılması için herkesi davayı takip etmeye ve hukuk mücadelemize destek vermeye çağırıyoruz” diye konuştu.

MA / Berivan Altan - Tolga Güney