Mardin'in Dargeçit ilçesinde 29 Ekim 1995 ile 8 Mart 1996 tarihleri arasında 3’ü çocuk 7 sivil ile birlikte Uzman Çavuş Bilal Batır'ın kaybedilmesine ilişkin Dargeçit İlçe Jandarma Komutanı Mehmet Tire, Dargeçit Merkez Jandarma Karakol Komutanı Mahmut Yılmaz, Karakol Komutanı Yardımcısı Haydar Topçam ve Uzman Çavuş Kerim Şahin’in de aralarında bulunduğu 18 sanık hakkında “taammüden öldürmek” suçlamasıyla açılan davanın 24’üncü duruşması Adıyaman 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.  

Duruşmaya mağdurların avukatı Erdal Kuzu ile kaybedilen kişilerin ailelerinden birer kişi, Hakların Demokratik Partisi (HDP) Adıyaman önceki dönem Milletvekili Behçet Yıldırım, HDP Adıyaman İl Örgütü temsilcileri katıldı. Bazı sanık avukatları ile dönemin Mardin Jandarma Komando Tabur Komutanı Hurşit İmren ise Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya katıldı.  

Kimlik tespiti ile başlayan duruşmada söz alan mağdurların avukatı Erdal Kuzu, mahkeme talimatı olmadan duruşmayı SEGBİS ile izleyen sanık avukatlarının duruşmadan çıkarılmasını talep etti. Mahkeme heyeti talebi “Adil yargılama ilkesine aykırı” olduğu gerekçesiyle reddetti. 

‘ÇOCUKLARIN KEMİKLERİ DELİLDİR’

Ardından söz alan, gözaltından kaybedilen Mehmet Emin Aslan’ın oğlu Kasım Aslan, babasının kayıt dışı gözaltına alındığını belirterek, “Kemikleri bir kuyudan çıktı. Davacıyım. Sanıkların cezalandırılmalarını istiyorum” dedi. Gözaltından kaybedilen Abdurrahman Coşkun’un abisi Mehmet Coşkun, sanıkların cezalandırılmalarını isteyerek, “20 yıldır bu dava devam ediyor. Bizim ile dalga geçiliyor. Bizi ciddiye almıyorlar. Bu cinayeti işleyenler kendilerini savunmak için ‘biz terörle mücadele ettik’ diyorlar. Allah aşkına 12 yaşındaki çocuğun ne suçu vardı? Çocukların kemiklerini kuyudan çıkardık. Daha nasıl bir delil ve ispat bekliyorsunuz. 12 yaşındaki çocuk suç işlediyse, cezası infaz mıdır?” diye sordu. 13 yaşındayken kaybedilen Seyhan Doğan’ın kardeşi Hazni Doğan da, abisinin hala 13 yaşında olduğunu söyleyerek, “Annem ve babam çocuklarının katilinin yargılanması için yıllarca mücadele etti ve yaşamlarını yitirdiler. Artık bu katillerin dışarıda ellerini kollarını sallayarak gezmesini istemiyoruz. Bizim için de hukuk işletilsin. Artık bu davada bir karar çıksın” ifadelerini kullandı. 

‘KÜRT OLDUKLARI İÇİN...’

12 yaşında kaybedilen Davut Alkunkaynak’ın babası Abdullaziz Altunkaynak, çocuğunun fotoğrafını mahkeme heyetine göstererek, “Oğlum 12 yaşında bir çocuktu, bu çocuk kime zarar verebilir. Annesi onu gözaltındayken gördü. Bu çocukların katiller geziyor. Davut’un kemikleri 120 metre derinlikte bir kuyudan çıktı. Biz buraya hep geliyoruz. Eziyet çekiyoruz. Katiller dışarıda. Artık biz nefes almak istiyoruz. Sizin de yüreğiniz sızlıyorsa adaleti sağlayın. Bu çocuk Ege, Trakya veya Karadenizli olsaydı sanıklar hakkında idam isterdiniz, ama Kürt olduğu için bir şey yapmıyorsunuz” diye konuştu. Mağdur yakınlarından son olarak söz alan Nedim Akyön’ün ağabeyi Ahmet Akyön, “25 yıldır 24 defadır duruşmaya geliyoruz, artık bir sonuç alınmalı. Dava güvenlik gerekçesiyle Adıyaman’a getirildi ama sanıklar hiçbir zaman bu duruşmalara gelmedi” dedi. 

‘CEZASIZLIK POLİTİKASI’

Mağdur yakınlarının ardından tekrar söz alan avukat Erdal Kuzu, mahkeme heyetinin talimat olmadan duruşmaya katılan sanık avukatlarının duruşmadan çıkarılması yönünde verdiği ret kararını eleştirdi. Mahkeme heyetlerinin aradan geçen 6 yılda sanıklar ile temas kurmadığını dile getiren Kuzu, “Sanıkların yargılama boyunca korunmasına yönelik bu tutumun mahkemenin vereceği kara da yansımayacağını umuyoruz. Bu dava cezasızlık politikasının uygulandığı bir davadır. Bu dava zaman aşımına uğratılması yönünde endişelerimiz var. Sanıklar 12-13 yaşındaki çocukları ‘devlet adına’ kullandıkları yetkiyle öldürdüklerini söylüyorlar. Artık bu davada bir karar verilmesini istiyoruz. Bizim açımızdan bu dosya artık tamamlanmıştır” diye konuştu. 12 yaşında kuyudan çıkarılan çocukların kemiklerinin dava için delil olduğunun altını çizen Kuzu, “12 yaşındaki bir çocuğun öldürülmesi hiçbir vicdana sığmaz. Sanıkların suçu işledikleri sabittir. Sanıkların kaçması yönünde endişelerimiz var. JİTEM gibi cinayet şebekeleri utanmadan bu mahkemede, bu suçları ‘devlet adına yaptık’ dediler. Bundan daha fazla delil olabilir mi? Bu davada ‘devlet suç işlemez’ mantığının aşılması lazım. Yeni bir mütalaa hazırlanmalı ve bir sonraki celsede de karar duruşması olmalıdır” şeklinde konuştu. 

‘MAĞDURLAR HAKKINDA SUÇ DUYURUSU’

Duruşmaya SEGBİS ile katılan dönemin Mardin Jandarma Komando Tabur Komutanı Hurşit İmren, beraatını talep etti. İmren’in avukatı ise mağdur ve mağdur avukatı Erdal Kuzu’yu hedef göstererek, “Mağdurlar ve avukatları her defasında mahkemede müvekkilime katil dediler. Bu nedenle bu kişiler hakkında suç duyurusunda bulunulmasını talep ediyorum” dedi. Sanık avukatı devamında can güvenliklerinin olmadığı gerekçesiyle Adıyaman’da görülen duruşmalara katılmadıklarını öne sürdü. 

DURUŞMA ERTELENDİ

Duruşmaya verilen aranın ardından mahkeme heyeti, dönemin Dargeçit Cumhuriyet Savcısı Adem Kul’un dinlenmesi için müzakere yazılmasına, sanıkları hakkındaki tutuklama talebini reddine karar vererek duruşmayı 4 Nisan’a erteledi. 

KUL’UN ADRESİNE ULAŞILAMADI!

Mahkeme heyetinin dinlenmesi yönünde müzakere kararı aldığı dönemin savcısı Adem Kul, hakkında daha önce görülen duruşmalarda da benzer kararlar alınmıştı. Mart 2017’de “adresine ulaşılamadığı” iddia edilse de Kul’un, 21 Temmuz 2016’da Samsun’daki Fethullah Gülen Cemaati soruşturması kapsamında tutuklandığı ortaya çıktı. 18 Ocak 2018 tarihine kadar tutuklu olmasına rağmen “adresine ulaşılamadığı” gerekçesiyle dinlenemeyen Kul, “etkin pişmanlık yasasından” yararlandı.