10 Ekim Ankara Gar Katliamı'nda 16 firari sanığının yargılandığı davanın dördüncü duruşması Ankara 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmeye devam edildi. Yoğun güvenlik önlemlerinin alındığı duruşmada girişte basın mensuplarına zorluk çıkarılırken, Avrupa Birliği parlamentosundan davayı izlemek üzere gelen Özlem Alev Demirel mahkeme başkanına bizzat avukatlarca yapılan taleplere rağmen içeri alınmadı.

Kimlik tespiti ardından başlayan duruşmada ilk olarak söz alan avukat İlke Işık, sabah itibariyle uygulanan yoğun güvenlik önlemlerine dikkat çekerek "Basının işini yapmasında zorluk çıkartılıyor. Avrupa Parlementosu'nda gelen Özlem Alev Demirel geldi ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmadığı için alınmadı. Bizim bilmediğimiz ve bilmemiz gereken bir önlem var da haberimiz mi yok ? Davayı izlemek için içeri alınmayan parlamenter hakkında usulsüzlüğün giderilmesini istiyoruz" dedi.

Avukat Yıldız İmrek de Avrupa Parlamentosu'ndan duruşmanın izlenmesi noktasında bir kural olmadığını ve duruşmaların herkese açık olduğunu ifade etti. İmrek, engellemelerin aileler üzerinden barikat hissi uyandırdığını belirterek, "Avrupa parlamenteri burada etkinlik yapmayacak davayı izleyecek, kararınızı gözden geçirmenizi talep ediyoruz" dedi. 

“Mahkememize herhangi bir talep ulaşmadı ve izin alınmadı izlemesi konusunda ve dışarıdan gelen parlamenterlerle ilgili kurallar belli" diyen mahkeme başkanı avukatların sorularını yanıtsız bıraktı.

 EŞİNDEN SONRA SURİYE'YE GİTTİ

Etkin pişmanlıktan faydalanmak isteyen ve duruşmaya Ses, Görüntü ve Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlanan sanık İlhami Balı'nın eşi Hülya Balı, 2007'de evlendiklerini ve eşinin aniden 2014 yılında IŞİD'e gittiğini söyledi. Mahkeme başkanının sorularını yanıtlayan Balı, eşi Suriye'ye gittikten 10 gün sonra kaçak yollarla Suriye'ye gittiğini söyleyerek,"Eşim bana derneklere gittiğini söylemişti. Eşim benden önce Suriye'ye gitti daha sonra gitmezsem çocuklarımı benden almakla tehdit etti ve ben de Suriye'ye gittim" dedi. Kaçakçılarla tanışmadığını onların gelip kendisini götürdüğünü söyleyen Balı, "Beni, İlhami karşıladı bir eve götürdü. Oralar bombalandığı için sürekli yer değiştiriyorduk. Ben dönmek istiyordum ama beni yollamıyordu. Deniz Büyükçelebi ve eşi Şengül Büyükçelebi'yi orada gördüm tanıyordum. Evlerimize gidip geldik birkaç sefer" dedi. 

10 Ekim Katliamı'nı duymadığını Türkiye'ye geldiğinde öğrendiğini söyleyen Balı, katliam sorumlularını tanımadığını ve bilgisi olmadığını söyledi. Türkiye'ye 2018 yılında döndüğünü ifade eden Balı, Suriye'den sınıra kadar kaçakçılara 2 bin dolar vererek, geldiğini söyledi. Balı,"Görümcemi aradım gelmek istiyorum diye o da Bursa'da bir komiser var, onu aramış polisler de beni gelip aldı" dedi. İlhami Balı'nın ne iş yaptığını bilmediğini ama Ebubekir kod adlı olduğunu belirten Balı, "Suriye'de telefon çekmiyordu orada telefon kullanmıyorduk. Türkiye'ye geldiğimde eşimle hiç konuşmadım" dedi. Balı, eşi İlhami Balı'nın IŞİD'deki görevini Türkiye'ye gelince öğrendiğini ve evinde de kimsenin kalmadığını söyledi.

POLİS OTELDE SORGULAMIŞ!

Avukat Doğukan Tonguç Cankurt'un sorularına cevap veren Balı, sınırda yakalanmadığını kendisinin teslim olduğunu belirterek, şöyle devam etti: "Bizi bir otele gözümüz bağlı götürdüler 3 gün boyunca bir kadın bir erkek polis sorguladı. İlk beni aldıklarında karakol gibi bir yerde bana kötü davrandılar ama otelde çok iyi davrandılar." Balı, daha önce Suriye'den kaçmamasını, kaçakçı tanıdığının olmamasına bağladı. Cankurt, Balı'nın ifadelerinde çelişki olduğunu belirterek, şunları söyledi:  "Daha önce Gaziantep'ten Reyhanlı'ya seni eşinin bıraktığını söylemişsin şimdi kendin geçtiğini söylüyorsun. Etkin pişmanlıktan yararlanmak istiyorsan çelişkileri gidermen gerekiyor" dedi. Balı, "Hatırlamıyorum" yanıtını verdi.

Toplantılar düzenlemediklerini ama erkeklerin kendilerine verdikleri kitapları okuduklarını belirten Balı, eşinin Antep'teyken menzil tarikatına gidip, geldiğini söyledi. Suriye'ye geçerken yanında 3 bin 900 TL ve 6 bin dolar para olduğunu orada ise eşinin IŞİD'den 100 dolar aldığını söyleyen Balı, Cankurt'un sorduğu isimlerin bir kısmını kod isimleriyle birlikte bildiğini söylerken kimseyi de tanımadığını iddia etti. 

‘İLHAMİ BALI HİÇ GÖZALTINA ALINMADI’

Avukat Kemal Gündüz'ün sorularına cevap veren Balı eşinin 2012 yılında 6 ay boyunca El Kaide'den yattığını ama davanın nasıl sonuçlandığını bilmediğini söyledi.  IŞİD'in Reyhanlı patlamasını gerçekleştirdiğinde eşi İlhami Balı'nın evde hasta yattığını iddia eden Balı, sonrasında ise "Gaziantep'te İlhami Suriye'ye gitmeden evimiz hiç basılmadı, İlhami gözaltına alınmadı, sorgulanmadı" diye belirtti. 

KAYINPEDERİNDEN UYARI

Balı'nın SEGBİS ile konuşurken, eşinin babasının yanında olduğu anlaşıldı ve sorulara "Cevap verme" uyarısı mahkeme salonunda duyuldu.

Bu söylemin duyulması üzerine ailelerden "Bu şekilde maddi gerçek nasıl ortaya çıkacak, böyle yargılama mı olur" tepkisi geldi.

Avukat Senem Doğanoğlu'nun sorularına cevap veren Balı, kendisine Suriye'de kaldığı süre boyunca kimlik kartı verilmediğini, kartların erkeklere verildiğini söyledi. Balı, şöyle devam etti: “Bana hiç kimlik kartı sormadılar. Eşim Gaziantep'te iken Hayır ve Ensar Derneği'nde çalışıyordu ve o şekilde geçiriyorduk. Kayınpederim çocuklarıma bakıyor ben de onların yanına geldim. İlhami bu şekilde olduğu için annesi babası hiç sormuyor. Çocuklar da uzun süredir sormuyor."

Balı'nın ifadesi ardından duruşmaya ara verildi.