Kayıplarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle sürdürdükleri eylemlerinin 724’üncü haftasında Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelmek isteyen Cumartesi Anneleri, polis tarafından bir kez daha engellendi. Cumartesi Anneleri, her hafta toplandıkları İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi’nin bulunduğu sokak, polislerce ablukaya alınmasına rağmen bina önünde bir araya geldi. 

Üzerinde kaybedilen yakınlarının fotoğraflarının bulunduğu tişörtler giyen Cumartesi Anneleri, ellerinde kaybedilen yakınlarının fotoğraflarını ve kırmızı karanfiller taşıdı. Bu haftaki eyleme Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul milletvekilleri Hüda Kaya, Oya Ersoy ve Musa Piroğlu ile çok sayıda kişi katıldı. 

Eylemde, 31 Ocak 1995 yılında gözaltında kaybedilen Mehmet Şirin Maltu için adalet talebinde bulunuldu. Bu haftaki basın metnini, 1995 yılında gözaltında kaybedilen Hasan Ocak’ın kardeşi Maside Ocak okudu.

‘MALTU’NUN ÇIĞLIKLARI DUYULDU’

17 yaşındaki Mehmet Şirin Maltu’nun Batman’ın Kozluk ilçesine bağlı 15 hanelik Zediya Mezrası’nda yaşadığını ve  3 Ocak 1995 gecesi aralarında asker, özel tim ve köy korucularının da bulunduğu güvenlik güçlerinin evine baskın yaptığını söyleyen Ocak, “Kimlik kontrolü yapan askerler Mehmet Şirin Maltu’yu dışarı çıkardılar. Sabah 04.00’e kadar köydeki bütün evlerden, açık alanda işkence gören Mehmet Şirin Maltu’nun çığlıkları duyuldu. Ardından Şirin'i alıp götürdüler. Ertesi gün saat 12.00 civarı dört araç eşliğinde Şirin’i elleri ve ayakları bağlı, kafasına çuval geçirilmiş halde köye geri getirdiler. Açık alanda askerler tarafından saatlerce darp edildi. Ailesi ve köylüler; askerlerin ondan kendilerine yer göstermelerini istediğini ama onun sürekli ‘Bilmiyorum’ dediğini duydu. Askerler işkence sonucu ayakta duramaz hale gelen Mehmet Şirin Maltu’yu taşıyarak araca bindirip götürdüler” diye belirtti.

'TANIK OLANLAR BASKIDAN ŞAHİTLİK YAPMADI’

Maltu ailesinin baskına katılan Bekirhan ve Kozluk jandarma karakollarına başvurduğunu; ancak onlara çocuklarının gözaltında olmadığının söylendiğini ifade eden Ocak, şöyle devam etti: “Aynı tarihlerde Batman Komando Taburu’nda gözaltında tutulan bir kişi serbest bırakılınca Maltu ailesine Mehmet Şirin’i taburda gördüğünü ve 6 gün boyunca beraber gözaltında tutulduklarını anlattı. Savcılığa başvuran aileye soruşturma başlatmak için aile dışından iki şahit göstermesi istendi; ama olaya tanık olanlar ağır baskı ortamında şahitlik yapamadı. Başvuruları sonuçsuz kalan aile Mehmet Şirin Maltu’dan bir daha haber alamadı.”

‘AÇIKLAMALARIMIZ İHBAR NİTELİĞİNDE’ 

“Anayasa’ya ve uluslararası hukuka göre herkesin hukuk güvenliği hakkı vardır” diyen Ocak, hiç kimsenin yargı makamlarına başvurmanın sonuçsuz kalacağı korku ve endişesiyle yaşamaya mahkum edilemeyeceğini kaydetti. Ocak, “Bizim 724 haftadır detaylı bilgilerini verdiğimiz gözaltında kayıp vakalarını anlatan basın açıklamalarımız teknik anlamda birer ihbar niteliği taşımaktadır. Bu ihbarlarımızı hukuki çerçeveye oturtmak savcıların görevidir. Savcıları, CMK 160’ıncı maddesinde belirtilen ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez soruşturmaya başlama görevini yerine getirmeye çağırıyoruz” dedi. 

Ocak sözlerini,  “Mehmet Şirin Maltu için adalet istiyoruz. Hakikat ve adalet talebimiz gerçekleşinceye kadar kayıplarımızı aramaktan ve kayıplarımızla buluşma mekânımız olan Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz” diyerek sonlandırdı.

‘OĞLUMU ARAMAKTAN VAZGEÇMEYECEĞİM’

Açıklamanın ardından sağlık sorunları nedeniyle eyleme katılamayan Mehmet Şirin Maltu’nun annesi Sabriye Maltu’nun gönderdiği mektup okundu. 

Anne Maltu, mektubunda şu ifadelere yer verdi: “Ben Sabriye Maltu. 31 Ocak 1995'te gözaltında kaybedilen Mehmet Şirin Maltu'nun annesiyim. Sağlık sorunlarımdan dolayı bugün aranızda olamadım. Mehmet Şirin 4 çocuğumun en küçüğüydü. Eşimi geçirdiği kazada kaybettikten 3 ay sonra kucağıma almıştım oğlumu. Babasız büyüttüğüm oğlumu askerler alıp götürdüğünde 17 yaşındaydı. Evimize baskın yaptıklarında geceydi. Askerler gecenin soğuğunda sabaha kadar benim ve komşularımın gözü önünde oğlumu dövdüler. Sonra Mehmet Şirin'i alıp götürdüler. Öğlene doğru askerler oğlumu getirdiklerinde bırakacaklar sandım; ama yine oğlumu gözlerimizin önünde dövüp alıp götürdüler. Arkalarından Bekirhan Karakolu'na gittiğimde Mehmet Şirin'i gözaltına alan başçavuş, oğlumun orada olmadığını söyledi. Gittiğim her yerde bana aynı cevap verildi. 24 yıldır oğlumdan bir haber alabilme umuduyla yaşıyorum. Ben anneyim; başında dua okuyacağım bir mezarı hak etmiyor muyum? 24 yıldır bir mezar istiyorum. Mehmet Şirin'i alıp götürenlerin cezalandırılmalarını istiyorum. Yaşlıyım ve hastayım. Son nefesime kadar oğlumu aramaktan vazgeçmeyeceğim. Oğlum için, kayıplarımız için bir araya gelen herkesi kucaklıyorum.”

'MÜCADELEYİ BIRAKMAYACAĞIZ'

Okunan mektup ardından söz alan 1995 yılında gözaltında kaybedilen Rıdvan Karakoç’un kardeşi Hasan Karakoç da, “Kaybedilenlerin akıbetini sormak devletin en büyük vazifesi iken kör, sağır ve dilsizi oynuyorlar. Bu insanlar bu zulmü hak etmiyor. Bu halkı buna maruz bırakmak kimsenin hakkı değildir. 24 yıldır bu mücadeleyi bırakmadık, 24 yıl daha da geçse bırakmayacağız” dedi. 

Konuşmaların ardından eylem sona erdi.