Cumartesi Anneleri, gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin cezalandırılması talebiyle sürdürdükleri eylemlerinin 801'incisini gerçekleştirdi. Bu haftaki eylem de koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle sosyal medya hesapları üzerinden canlı yapıldı. Cumartesi Anneleri, bu haftaki eylemlerinde 29 Temmuz 1981’de gözaltında alındıktan sonra cenazesi bulunan Süleyman Cihan’ın faillerinin yargılanmasını talep etti. 

TAKİPSİZLİK KARARI VERİLDİ

Süleyman Cihan’ın kardeşi Ahmet Cihan, ağabeyinin gözaltına alındıktan 85 gün sonra kimsesizler mezarından bulunduğunu söyledi. Ağabeyinin işkence sonucu öldürülmesine ilişkin açılan soruşturma dosyasının 12 Eylül döneminde hiçbir delil dikkate alınmadan kapatıldığını aktaran Cihan, “2012 yılında yeniden suç duyurusu üzerine yeni bir soruşturma başlatıldı. Ancak açılan soruşturma dosyası, İstanbul ve Anadolu adliyeleri arasında iki buçuk yıl boyunca gidip geldi. Dosyada 5 savcı değişti. Son savcı Süleyman’ın o dönem emniyetçiler tarafından işkence sonucu öldürüldüğünü tespit etmesine rağmen zaman aşımı nedeniyle takipsizlik kararı verdi” dedi.  İşkence suçunda zaman aşımının olmadığını sözlerine ekleyen Cihan, 801 haftadır adalet talebinde bulunduklarını ifade etti. 

Cihan Ailesi’nin avukatı Aydın Erdoğan da, “İnsanlığa karşı işlenen suçlarda zaman aşımı söz konusu olamaz. Devlet soruşturmayı kendisi engelliyorsa, zaman aşımı söz konusu olmaz. Bu şekilde işlenen faili belli olan, kaybedilmeye çalışılan Süleyman Cihan’ın failleri devletin sağladığı imkanlarla cezasızlığa kavuştu” dedi. 

GÖZALTINA ALINDIĞI REDDEDİLDİ

21 Mart 1995’gözaltında kaybedilen ve daha sonra cenazesi bulunan Hasan Ocak’ın kardeşi Aysel Ocak, bu haftaki basın metnini okudu. 31 yaşındaki 2 çocuk babası Süleyman Cihan’ın öğretmen olduğunu ve İstanbul’da yaşadığını belirten Ocak, Cihan’ın hakkında 12 Eylül Askeri Darbesi’nin ardından arama kararı çıkartıldığını söyledi. Cihan’ın 29 Temmuz 1981 tarihinde Edirne'den İstanbul'a gelmek üzere bindiği yolcu otobüsünün İstanbul'a yaklaştığı sırada sivil bir ekip tarafından durdurulduğunu ifade eden Ocak, “Otobüsten indirilerek gözaltına alınan Süleyman Cihan, İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü.  Durumdan haberdar olan ailesi ve avukatları hemen, İstanbul Emniyeti ve Askeri Savcılık nezdinde girişimlerde bulundu. Ancak tüm girişimler sonuçsuz kaldı.  Gözaltı kararını veren İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı Askeri Savcılığı ve gözaltı işlemini gerçekleştiren İstanbul Emniyet Müdürlüğü, 23 kişinin ‘Emniyette işkencede gördüm’ diye tanıklık ettiği Süleyman Cihan'ın gözaltına alındığını reddetti” dedi. 

‘İNTİHAR ETTİ’ DENİLDİ

Cihan Ailesi’nin çocuklarının cenazesini 85 gün sonra "meçhul kişi" olarak defnedildiği Zindanarkası Mezarlığı’nda ulaştığını sözlerine ekleyen Ocak, “Bu sefer de gözaltını aylarca inkar eden İstanbul Emniyeti Mehmet Ağar ve İbrahim Şahin’in de imzası bulunan gerçek dışı bir belge düzenledi. Belgede, Süleyman Cihan’ın 30 Temmuz 1981 tarihinde yer göstermeye götürüldüğü apartmanın 6’ncı katından atlayarak intihar ettiği yazıldı.  Gerçekte ise çok sayıda tanık beyanına göre Süleyman Cihan, gözaltında aylarca işkence gördü. Ayrıca cansız bedenini kapısı kırılarak girilen ve uzun zamandır kimsenin yaşamadığı bir evin penceresinden atılarak intihar görüntüsü yaratılmak istendi” diye belirtti. 

İNTİHAR ETMEDİĞİ RAPORLANDI 

Olaydan 21 yıl sonra Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın dosyadaki otopsi bulguları ve tıbbi verilerden hareketle bir rapor hazırladığını aktaran Ocak, raporda Cihan'ın ağır işkenceye maruz kaldığı ve apartmanın altıncı katından atılmadan önce öldürülmüş olduğu kayıt altına alındığı belirtildi. 2012 yılında Cihan Ailesi bu raporla birlikte dosyayı yeniden açmak için Kadıköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurduğunu söyleyen Ocak, “Başvuruda, Süleyman Cihan’ın kaybedilmesinde sorumluluğu olan kişilerin isimlerini vererek haklarında şüpheli sıfatıyla kamu davası açılmasını talep etti. Sürüncemede bırakılan dosya güvenilir kanıtlar ve tanıklar olduğu halde zamanaşımı devreye sokularak kapatıldı” ifadelerini kullandı. 

ADALET TALEBİ

Ocak, Cihan’ın kaybedilmesinin insanlığa karşı işlenmiş suç olduğunu ve zaman aşımına tabi tutulamayacağını dile getirerek, kaç yıl geçerse geçsin Cihan ve tüm kayıplar için adalet istemekten vazgeçmeyeceklerini vurguladı.