Cumartesi Anneleri, gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin cezalandırılmasını talep etmek amacıyla her hafta gerçekleştirdikleri eylemlerinin 843’üncüsünü pandemi nedeniyle online gerçekleştirdi. Bu haftaki eylemde 13 Eylül 1980’de Kars’ta gözaltında kaybedilen Cemil Kırbayır’ın akıbeti sorularak, faillerin cezalandırılması talep edildi. 

KIRBAYIR: MÜCADELEYE DEVAM EDECEĞİZ

Cemil Kırbayır’ın ağabeyi Mikail Kırbayır, 843 haftadır gözaltında kayıp yakınları olarak itirazlarını ve taleplerini devletin yetkililerin duyurmaya çalıştıklarını ifade ederek, yürüttükleri adalet mücadelesi neticesinde Meclis'te kurulan İnsan Hakları Adalet Komisyonu tarafından hazırlanan rapor üzerine başlayan soruşturmanın Yargıtay kararıyla zaman aşımına uğratıldığını söyledi.

Kardeşinin dosyasının yargıya taşınmadan kapatıldığını belirten Kırbayır, “İçimdeki sesin isyanı vardır.  İşiten, duyan, bilen bütün vicdanların itirazı vardır. Devlet insanın yaşamından sorumludur. Devletin bireyin katledip oldu bittiye getirirse bunda zaman aşımı olamaz. Bu bir vahşettir. İnsanlığa karşı suçtur. Siz kapatsanız da biz davamızdan vazgeçmeyeceğiz, kardeşlerimizin, yakınlarımızın yakınların akıbetini sormaya devam edeceğiz” diye konuştu.

KESKİN: ADALET YERİNİ BULMADI

Davanın avukatlarından ve İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Eren Keskin, gözaltında kaybetme politikasının devlet politikası olduğunu ifade ederek, bu nedenle Türkiye’nin Birleşmiş Milletler’in (BM) Zorla Kaybetmelere Karşı Sözleşmeyi imzalamadığını söyledi. Zaman aşımının bu dosyalarda işletilmeye devam edildiğine dikkat çeken Keskin, Kırbayır dosyasının da bugüne kadar ilk kez Meclis İnsan Hakları Komisyonu tarafından gözaltına öldürülmüş olduğu kanısına varılan dosya olduğunu kaydetti. Keskin, buna rağmen dosyanın takipsizlik ile sonuçlandığının altını çizerek, Meclis İnsan Hakları Komisyonu’nun raporu ile dönemin Başbakanı Erdoğan’ın verdiği sözlere rağmen adaletin yerini bulmadığına işaret etti.

İŞKENCEYLE KATLEDİLDİ

Dönemin Meclis İnsan Hakları Komisyonu üyesi Çetin Soykan, çok önemli araştırmalar yaptıklarını ifade ederek, faili meçhul cinayetlerin açığa çıkarılması için raporlar hazırladıklarını söyledi. İnsanların işkencelerde muhtelif yerlerde katledildiklerini belirten Soykan, Cemil Kırbayır’ın da işkence ile katledildiğini tespit ettiklerini kaydetti. Soykan, faili meçhul cinayetleri açığa çıkarmanın Meclis’in görevi olduğunu belirterek, Kırbayır dosyasında ortaya çıkan gerçeklik ışığında araştırmaların devam etmesinin önemine dikkat çekti.

KALKAN: DOSYADA HER ŞEY MEVCUT

Dönemin Meclis İnsan Hakları Komisyonu üyesi Erdal Kalkan da, yaptıkları araştırmalar neticesinde Kırbayır ve bazı gençlerin Kars’taki askeri garnizona getirildiklerini ve Kırbayır’ın burada işkence ile katledildiğini tespit ettiklerini belirtti. Sorgunun yapıldığı odayı da incelediklerini belirten Kalkan, “Dosyada her şey detayı ile mevcuttur. Cemil Kırbayır işkence ile öldürülmüştür. Aşırı kuvvet kullanıldığı için öldürülmüştür. Kendisi güçlü kuvvetli biri olduğu için çok ciddi işkence ile öldürüldü. Kapalı rejimlerde, darbe dönemlerinde bu tür olaylar sık sık yaşanmaktadır. Hukuk yoktur, adalet yoktur, insan hakları yoktur” dedi.

BİR DAHA HABER ALINAMADI

Konuşmaların ardından bu haftaki basın açıklamasını gözaltında kaybedilen Agit Akipa’nın kızı Suzan Akipa yaptı. Akipa, Kars Eğitim Enstitüsü öğrencisi Kırbayır’ın 13 Eylül 1980 tarihinde  Ardahan’ın Okçu Köyü’ndeki evinden devletin askerler tarafından gözaltına alındığını ifade ederek, “Ailesi 25 gün boyunca gözaltı merkezine giderek Cemil’in ihtiyaçlarını karşıladı, ondan yazılı ‘gönderdikleriniz bana ulaştı’ diyen mesajlar aldı. Ancak 8 Ekim tarihinden sonra gözaltı merkezine giden aileye ‘oğlunuz firar etti, bir daha onu sormaya gelmeyin’ denildi. Baba İsmail Kırbayır ve Türkiye Barolar Birliği’nin ilgili kurumlara yaptığı suç duyuruları sonuçsuz kaldı. Cemil’den bir daha haber alınamadı” diye anlattı.

ERDOĞAN SÖZ VERDİ AMA…

Dönemin Başbakanı Recep Tayip Erdoğan ile 5 Şubat 2011 tarihinde Dolmabahçe Sarayı’nda görüşen Cumartesi Anneleri’nden 103 yaşındaki Berfo Kırbayır’ın görüşmede Erdoğan’a yaşadıklarını anlattığını ve “ben ölmeden bana oğlumu bul” dediğini hatırlatan Akipa, “Görüşmeden çok etkilenen Erdoğan, ‘gerekli tüm imkanları sağlayacağım, Cemil Kırbayır’ı mutlaka bulun’ diyerek bir Meclis Araştırma Komisyonu kurulmasını sağladı. Daha sonra kurulan komisyon, yürüttüğü çalışma sonucunda döneme ait belgelere ulaştı. Cemil Kırbayır’ı sorguda gören çok sayıda tanıkla, sorgulamayı yapan emniyet ve MİT mensuplarıyla görüştü. Titiz bir çalışma sonucunda 350 sayfalık bir rapor hazırladı. Raporda Cemil Kırbayır’ın gözaltındayken işkence ile hayatını kaybettiği ve bedeninin ölümüne sebebiyet veren kamu görevlilerince ortadan kaldırıldığı kayıt altına alındı. Böylece Cemil’in gözaltında kaybedildiği resmiyet kazandı. Komisyon ayrıca düzenlediği raporla birlikte Kars Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu” diye konuştu.

HUKUKA UYMA ÇAĞRISI

Akipa, iktidarın bu insanlığa karşı suçla yüzleşme, hesaplaşma cesaretini gösteremediğini söyleyerek,  “On yıl sürüncemede bıraktığı dosyayı araçsallaştırdığı yargı eliyle kapatmayı tercih etti. Adalet Bakanlığı’nın talebi üzerine Yargıtay  ‘kanun yararına bozma’ kararı vererek,  dosyanın zamanaşımı gerekçesiyle kapatılmasının önünü açarak Kars Cumhuriyet Başsavcılığına gönderdi. Mayıs ayı içinde dosyayı karara bağlayacağını açıklayan Kars Cumhuriyet Başsavcılığı hukuk normları içinde hareket etmezse Kırbayır dosyası tanıklara rağmen, itiraflara rağmen, TBMM tespitlerine rağmen cezasız bırakılmış olacak. Suçun fail ve sorumluları yargı süreçlerine tabi tutulmamış, cezalandırılmamış olacak. Kars Cumhuriyet Başsavcılığı’nı, evrensel hukuk normlarına uygun davranmaya ve adalete giden yolu açmaya çağırıyoruz” ifadelerini kullandı.

MÜCADELE MİRASI

“Oğlum gelirse” diye kapısını hep açık tutan Berfo Ana’nın kendilerine mirasının, yargı kararı ne olursa olsun kayıpları aramaya devam etmek olduğunun altını çizen Akipa, kaç yıl geçerse geçsin Cemil Kırbayır ve tüm kayıplar için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan ve 144 haftadır kendilerine yasaklanan kayıplarla buluşma mekânı Galatasaray’dan vazgeçmeyeceklerini dile getirdi.